Peyami Safa

8,5/10 (21 oy)
18 kullanıcının favorisi
Peyami Safa Biyografisi
Servet-i Fünun dönemi şairlerinden İsmail Safa 'nın oğlu olan Peyami Safa , 2 Nisan 1899 'da İstanbul 'da doğdu. Sivas 'a sürgüne gönderilen babasını iki yaşında kaybeden Safa, dokuz yaşında tutulduğu kemik hastalığı ve maddi sıkınıtlar yüzünden düzenli bir eğitim göremedi.
Vefa Lisesi'ni yarıda bırakmak zorunda kalan yazar, önce Keaton Matbaası 'nda, daha sonra da açılan sınavı kazanarak Posta ve Telgraf Nezareti 'nde 1914 yılına kadar memur olarak çalıştı. 1914 - 1918 yılları arasında Boğaziçi 'ndeki Rehber-i İttihat Mektebi 'nde öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik yaptığı yıllarda kendi çabalarıyla Fransızca öğrendi.
1918 yılında öğretmenlikten ayrılarak ağabeyi İlhami Safa ile çıkardıkları Yirminci Asır Gazetesi 'nde Asrın Hikayeleri adlı öyküleriyle kırküç yıl sürecek olan gazetecilik ve yazı hayatına ilk adımını atmış oldu. 1921 yılında Son Telgraf Gazetesi 'nde daha sonra da Tasvir-i Efkâr 'da yazdı.
Tasvir-i Efkâr' dan sonra 1940 yılına kadar Cumhuriyet Gazetesi 'nde yazan Peyami Safa ayrıca Milliyet , Tercüman , Son Havadis gazetelerinde de yazdı. Kültür Haftası (21 sayı, 15 Ocak - 3 Haziran 1936) ve Türk Düşüncesi (63 sayı, 1953 - 1960) adlarında iki dergi çıkaran Peyami Safa, 1961 yılında oğlu Merve 'nin ölümü üzerine İstanbul'a döndü.
Peyami Safa'nın edebî değeri olmayan,
Hata Bildir
Yorumlar (7)
"Peyami Bey Cumhuriyet döneminde yetişen parlak zekâlardan biridir. Düşünce ve edebiyat dünyamızdaki seçkin yerini, sadece kendi emeği ile kazanan ikinci bir isim göremiyoruz. Yaşıtlarının okula devam ettiği yıllarda, O, ya Posta-Telgraf Nezaretinde çalışıyordu yahut bir okulda öğretmenlik yapıyordu.
Sonraki yıllarda yazıları ve konuşmalarında, sağlam bir iradenin, yoksulluğu, kamçılayan bir imkân olarak kullanabileceğini gençlere anlatır ve kesinlikle ümitsiz olmamalarını öğütler. Arkadaşı Yusuf Ziya Ortaç, O’nun parasız, hatta ekmeksiz kaldığını ama, asla ümitsiz kalmadığını yazar. Üstelik büyük bir hastalık geçiren bu çocuk, bütün ömrünü kalemine dayanarak, yani yazarak geçiren ender basın mensuplarındandır.
Kendi kendini yetiştirerek fikir ve sanat hayatımızın en parlak yıldızlarından olan bu insanın hayatı, her okuyucu için ilgi çekicidir. Türk İnkılabına Bakışlar, bugün de ibretle okunmayı ve değerlendirilmeyi hak etmektedir. Birçok kavram ve bakış açısının oradan günümüze kadar geldiği görülecektir. Objektif başlığı altındaki fıkralarının ise, hala günümüze hitap eden içerikleri ve üstün üslupları ile ne yazık ki taklit edilemez bir düzeyde kalışları düşündürücüdür.
9. Hariciye Koğuşu, Yalnızız ve Matmazel Noralya’nan Koltuğu gibi romanları ise, daima edebiyatımızın köşe taşları olarak anılacaklardır.
Hayatı sürekli ve inançlı bir mücadele içinde geçen Peyami Bey’in, yüzlerle ifade edilen eserlerinden ancak iki yüz küsur kadarı tespit edilebilmiştir."
(Nevzat Kösoğlu, Peyami Bey, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2011)
Alıntıdır.