Gordon Matthew Thomas Sumner, sahne adıyla Sting, İngiliz şarkıcı.
1951 yılında İngiltere'de sütçü bir baba ile kuaför bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Kuaförlüğünün yanısıra aldığı klasik piyano eğitimi ile Sting'in müzikkal kariyerinde önemli isimlerden biri olan annesi aynı zamanda onun ilk öğretmeni. Müziğe ilgisini farkeden annesinden aldığı klasik piyano eğitimi sayesinde kazandığı müzik bursuyla aynı alanda eğitimine okullu olarak devam etti.. Ama gözü hep gitardaydı. Yine de piyano eğitiminin üretkenliğinde ve yarattığı müzikal çeşitlilikteki etkisi yadsınamaz. Eğitimini tamamladıktan sonra Londra yollarına düşen Sting burada tanıştığı baterist Stewart Copleand ve gitarist Andy Summers ile birlikte ünlü The Police grubunu kurdu. 1977 yılında kurdukları Police'i 1983 yılına kadar sürdüren grup yaptıkları birçok parçayla müzik listelerini altüst etti. Keskin duruşları ve şarkılarının içerdiği sözler nedeniyle dönem dönem BBC tarafından çalınması yasaklanan parçalara imza attılar. Tüm bu sürece ve Police grubunun gördüğü ilgiye rağmen Sting'in solo kariyerinde aldığı başarılar bu yıllardaki popülaritesiyle dahi ölçülemez. Grup müziğinden solo albümlere geçen birçok müzisyenin eski başarısını yakalayamadığı müzik piyasasında Sting adeta yeniden doğdu.
The Police'le yollarını ayırdıktan sonra engellenemez bir yükselişe geçen sanatçı daha sonra yaptığı albümlerle müzik listelerinde her zaman istikrarlı bir duruş sergiledi ve ciddi bir hayran kitlesi edindi. Müzik dünyasının COOL starlarından olan Sting bu dönemde yaptığı 'Eglishman In New York, Shape of my heart, Mad About You' gibi artık klasikleşmiş bir çok parça ile müzik dünyasında hatırı sayılır bir yer edindi. Çok yönlü kişiliği rock'çı çevreci, politik eylemci, tantrik yogacı gibi bir çok sıfatın üzerine yapışmasına neden olsa da Sting'in özellikle son yıllarda meditasyon ile olan içli dışlı ilişkisi müziğini de derinden etkiliyor. Özellikle Brand New Day albümünde New Age'ın rock'la bağlantısını yakınlaştıran, hip hop'la caz, country'le dub gibi türlerin akrabalıklarını sorgulayan Sting farklı sesinin yarattığı buğulu atmosfer ve zengin içeriğiyle bizi kendine hayran bırakmıştı.
The Phoenix Jazmenn grubunda çalarken giydiği sarı-siyah çizgili kostümü nedeniyle tromboncu arkadaşı Gordon Salomon'un kendisini arıya benzetmesi Stinger lakabını almasına neden oldu. Ünlü şarkıcı daha sonra bu lakabı biraz daha kısaltarak kullanmaya başladı. O gün bugündür Sting adını kullanıyor. Gün geçtikçe duyma yetisini kaybeden kulaklarının müzik yapmasına engel olmadığını söyleyen şarkıcının piyano, saksafon, flüt, mandolin ve armonika gibi birçok entrümanı çalıyor olması sanıyorum albümlerindeki müzikal çeşitliliği nasıl yakaladığını merak edenlere iyi bir cevap olur. The Police 'e solist olmadan önce bir süre ingilizce ve futbol öğretmenliği de yapan şarkıcının iki de fahri doktorluk ünvanı var. 1982 yılında Pinochet sonrası isyanlarını dünyaya duyurmaya çalışan Şili halkının sesine kulak veren Sting şimdi gelecekten, hayallerden ve yağmurdan bahsediyor. Ve hala 50'sini deviren bir müzisyen olarak kendisine yakışan şarkılar yapıyor.
1976'da Kuzey İrlandalı aktris Frances Tomelty ile evlenen Sting'in Joseph (d. 1976) ve Fuschia (d. 1982) adlı iki çocuğu oldu. İkinci çocuğunun doğumundan kısa bir süre sonra eşiyle yollarını ayırıp aktris Trudie Styler ile birlikte olmaya başladı. 1992'de resmen evlenen çiftin Mickey (d. 1984), Jake (d. 1985), Eliot Pauline (d. 1990) ve Giacomo Luke (d. 1995) adlarında 4 çocuğu oldu.
Devamını Oku