Adı Soyadı
Joan Sutherland
Ülke
1926 – 2010
Maria Callas, Renata Tebaldi, Leyla Gencer, Joan Sutherland... Bu isimler, opera yorumculuğunun, hepsi de 1920’li yıllarda doğan dört büyük diva’sıydı... ‘20. yüzyıl operasının dört yapraklı yoncası’ mı demeli yoksa? İşte o yoncanın dördüncü ve son yaprağı da pazartesi gecesi toprağa karıştı. ‘Opera sahnelerinin bülbülü’, Avustralyalı soprano Joan Sutherland, 83 yaşında Cenevre yakınlarındaki evinde yaşama veda etti. İki yıl önce evinde düşmesinin ardından sağlığına bir türlü kavuşamadığı biliniyordu. Tanınmış orkestra şefi kocası Richard Bonynge ile paylaştığı evinde ‘huzur içinde dünyamızdan ayrıldığı’ bilgisi, ailesi tarafından kamuoyuna açıklandı.Bel canto operalarıyla ünlüJoan Sutherland, 40 yılı aşan kariyeri boyunca, dünyanın en önemli opera sahnelerinde söyledi; Decca firması için, şimdi pek çoğu mihenk taşı kabul edilen kayıtlar yaptı. Hayli geniş bir dramatik koloratur soprano repertuvarına sahipti Sutherland ama tutkunlarının ona ‘La Stupenda’ (Muazzam) lakabını takmasına sebep olan eserler, İtalya’da bel canto döneminde bestelenmiş Donizetti, Bellini, Rossini operaları oldu. Yıllardır kapalı kalmaktan pas tutmuş ‘bel canto kapısı’nı ardına kadar açan Callas’ın ardından bu ‘vokal akrobasi cenneti’ne Leyla Gencer’le birlikte ilk girenler arasındaydı Sutherland. Bu dönem operaları için biçilmiş kaftandı sesi. Pes sol’den tiz do’ya ve kimi zaman daha da ötesine tırmanabilen geniş ses aralığı, bel canto operalarının talep ettiği, insana hiç bitmeyecekmiş gibi gelen vokal akrobatiklerin üstesinden gelebilecek ajilite (kıvraklık), ‘melek sesi olmalı’ dedirten saf, duru bir tını, mükemmel entonasyon, bir koloraturdan beklenmeyecek çelik gibi orta tonlar, yağ gibi akan legato’lar, adrese teslim staccato’lar... Repertuvarlarının örtüşmesinden dolayı sık sık kıyaslandığı Callas’a, ses güzelliği bakımından üstün geldiği genellikle kabul edilir Sutherland’in. Ama iş sahne elektriği/karizması, dramatik dışavurum gibi noktalara geldiğinde La Stupenda’nın ne La Divina’nın (Callas) ne de La Diva Turca’nın (Gencer) eline su dökebildiği de bir gerçektir. Diva deyip geçiyoruz ama aslında Sutherland yaşamı boyunca ‘anti diva’ olarak adlandırılacak kadar sahici, cana yakın bir kişilikti. Soprano Joan Sutherland artık, önemli bir kısmını, kariyerinin baharındaki Luciano Pavarotti ile birlikte yaptığı o muhteşem Decca kayıtlarıyla, gönüllerimizde yaşamayı sürdürecek.Klasik müzik Oscar’larıKlasik müzik dünyasının önemli ödüllerinden ‘Gramophone’lar 2010 yılındaki sahiplerini buldu. İngiliz klasik müzik dergisi Gramophone tarafından verilen ödüllerde, yılın kaydı ödülü bu yıl görece az bilinen bir repertuvara ve doğal olarak onun dar bir kitleye hitap eden yorumcularına gitti. İngiliz erken dönem bestecilerinden Byrd’ün vokal eserlerini bir süredir kaydeden The Cardinall’s Musick adlı grubun Hyperion’dan çıkan ve projeyi bitiren kaydı bu yılki en büyük ödüle layık görüldü. Purcell kadar tanınmayan bir İngiliz besteci için yaptıklarından dolayı İngiliz’in İngiliz’e teşekkürü olarak algıladım bu ödülü.Yılın sanatçısı, ‘Operanın Texas’lı Kızı’ diye bilinen mezzosoprano Joyce DiDonato’ya gitti. Donato ayrıca Rossini aryaları albümüyle resital dalında ödül kazandı. Donato, geçen sezon ‘Sevilya Berberi’ operasında Rosina söylerken sahnede ayağını kırmış ve temsili, ayağı alçıya alınmış halde tekerlekli arabada tamamlayıp büyük sükse yapmıştı. Gelecek yıl İş Sanat’ta izleyeceğimiz, günümüzün kült piyanistlerinden Arcadi Volodos’un Viyana resitali solo enstrüman, çok kaliteli bir Verdi yorumcusu olan Antonio Pappano’nun yönettiği Verdi Requiem kaydı koral müzik, kemancı Thomas Zehetmair’in Elgar’ın Keman Konçertosu’nu icra ettiği kaydı konçerto dallarında ödüllerin sahibi oldu.
Devamını Oku