Édith Giovanna Gassion, sahne adıyla Édith Piaf (1915-1963) Fransız şarkıcı. 20. yüzyılın en ünlü Fransız sanatçıların başında gelmektedir. Annesi Annetta Giovanna Maillard, yarı İtalyan, yarı Kabil asıllı bir göçmen ailesinden geliyordu. Babası Louis-Alphonse Gassion (1881–1944) ise sokaklarda gösteri yapan bir cambazdı. Annesi sokakta şarkı söyleyerek yaşamaya çalışmaktaydı, daha sonra babası tarafından bir geneleve kısa süreliğine bakılması için gönderildi. Küçük yaşta, gözleri mikrop kapmış ve kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu hastalığını yaşarken, bir genelevde oranın patronu ve kadınlarıyla birlikte yaşıyordu. Aradan aylar geçtikten sonra, tedavi sonucu gözleri düzelmiştir. Babası, küçük Édith'i genelevden almıştır ve mesleği olan sokak akrobatlığı insanlara yetmeyince, kızını sokakta insanlara karşı akrobatlık veya numara yapması için zorlamıştır. Bunun üzerine Édith, en iyi bildiği şarkıyı yâni Fransa millî marşı La Marseillaise'i söylemiştir. 14 yaşındayken babasının yanında sokaklarda şarkı söylemeye başladı. Kısa bir süre sonra da babasından ayrı şekilde kenar mahallelerde şarkı söylemeye başladı. 17 yaşındayken ilk ve tek çocuğunu doğurdu. Marcelle adını verdikleri bu talihsiz kız çocuğu 2 yaşında menenjitten öldü. Gençliğinde, en yakın arkadaşı Momone ile birlikte Paris sokaklarında şarkılar söyleyip hayatını kazanmaya çalıştı. Yine Momone ile sokakta şarkı söylerken, Fransa'nın ünlü müzikhollerinden birinin sahibi olan Louis Leplee ile tanışır. Louis Leplee, sesini dinler ve hayran kalır. Piaf'ın lâkabını "Küçük Serçe" yapacaktır, ancak bu lâkap kullanıldığı için "Kaldırım Serçesi" adına karar verilir. Artık Édith Piaf'ın kariyeri başlamıştır. Kısa süre içinde tüm Fransa tarafından bir "gurur" olarak kabul edilir.. Kendisini keşfeden Louis Leplee öldürüldükten sonra, derin ve şüpheli sorgulamalara tâbî tutulur. Bir kere, yağmurlu bir günde trafik kazası geçirmiştir. O yüzden hayatı boyunca boynu kambura benzer bir şekilde yürümek zorunda kalmıştır. Alkôlü aşırı derece kullanmaktaydı. Fransız ortasiklet boks şampiyonu, evli ve üç çocuk babası Marcel Cerdan ile tanıştı ve ikisi de birbirlerine deli gibi âşık oldular. Hayatında en çok sevdiği erkek orta siklet dünya şampiyonu boksör Marcel Cerdan’dı. Cerdan başkasıyla evliydi, Fransa’da zaten tanınan bir insandı. Marcel Cerdan, Fransa dışındadır ve Édith Piaf, onu Fransa'ya gelmesi, onu çok özlediğini söylemek için arar. Ve Édith Piaf’la buluşmak üzere Ekim 1949’da Paris’ten New York’a uçarken uçağı düştü. Bu kazadan kurtulan olmamıştı. Ertesi günün sabahında, Piaf bir halisünasyon görür. Cerdan'ın onun yanına geldiğini sanır ve ona aldığı hediye saati bulmak için evde dolanır. Evdeki bütün kişiler, sessizdir. Piaf'a Cerdan'ın öldüğünü haber verirler ve Piaf yıkılır. Bu olayın üzerine, morfin bağımlısı olur. Kendisini avutmak zorunda kalır. Bu olayın ardından ömrünün sonuna dek ellerinin titremesiyle mücadele edecektir. Fransız Rivierası'ndaki Plascassier’de 10 Ekim 1963’te karaciğer kanserinden ölür. Eşi Theo Sarapo'nun aynı gece cenazesini gizlice Paris'e getirdiği, böylece hayranlarının Édith Piaf’ın kendi evinde öldüğünü düşüneceğini umduğu söylenir. 11 Ekim günü Édith Piaf’ın öldüğü açıklandıktan kısa bir süre (aynı gün içinde) çok sevgili dostu Jean Cocteau da hayata veda etti. Cocteau’nun Piaf’ın acısına dayanamadığı için kalp krizi geçirdiği söylenir. Katolik Kilisesi Paris Başpiskoposu –sürdüğü hayat nedeniyle- Édith Piaf'ın cenaze törenini yapmayı reddetti. Tabutu Père-Lachaise mezarlığına götürülürken on binlerce hayranı korteje katıldı. Mezarlıktaki törende hazır bulunanların sayısı ise 100.000’i geçti. Ünlü şarkıcı Charles Aznavour, Édith Piaf’ın cenaze törenini anlatırken “İkinci Dünya Savaşı sona ereli beri bütün Paris’in trafiğini tamamen kilitleyen başka bir olay yoktur.” demiştir. Piaf'ın hayatı birçok kez sinemaya aktarıldı. En bilinen filmlerinde başında, 2007 yapımı Kaldırım Serçesi (La mome) gelmektedir. Filmde Piaf'ı canlandıran Marion Cotillard, performansıyla müthiş beğenilmiş, o yıl En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar kazanmıştı.