Kraliyet Hayatını Konu Alan 10 İlgi Çekici Film
Kraliyet hayatının perde arkasını merak ediyorsanız bu liste tam size göre!
Çoğumuzun kraliyet hayatı denilince aklına refah, lüks ve şaşaalı balolar gelir. Bu bir yere kadar doğru olsa da, siz bunu bir de kraliyet hayatını bizzat yaşayanlara sorun! Eğer bu soruya güncel bir cevap arayışındaysanız Prens Harry'nin tartışmalı kitabı "Spare"e göz atabilirsiniz! Fakat oyunuzu filmlerden yana kullanmayı tercih ediyorsanız, sizler için harika bir liste hazırladık. Kardeşinin yerine isteksiz bir şekilde kral olan "Zoraki Kral"dan VIII. Henry'nin ilgisinin kardeşler arasında bir rekabete sebep olduğu "Boleyn Kızı"na uzanan bu çeşitli listede, kraliyet hayatını pek çok farklı açıdan inceleme fırsatına erişeceksiniz.
Karşınızda kraliyet hayatını konu alan 10 ilgi çekici film!
İyi seyirler.
1. Zoraki Kral
Kardeşinin feragat etmesiyle gönülsüz bir şekilde tahta geçen Kral VI. George, kekemelik sorununu yenmek için Lionel Logue adlı bir konuşma terapisti tutar.
2. İskoçya Kraliçesi Mary
Orijinal İsmi: Mary Queen of Scots
1500'lü yıllarda geçen Mary Queen of Scots, birbirleriyle kuzen olan İngiltere ve İskoçya hükümdarlarının gerçek hikayesine dayanmaktadır. İki kraliçe de İngiliz tacını hak eden gerçek mirasçı olduğuna inanır. İngiltere tahtını ele geçirmek için düzenlediği darbe girişminden sonra İskoç Kraliçesi Mary hapishanede birkaç yıl hapis cezasına çarptırılır ve sonunda infaz edilir. Saoirse Ronan, İngiliz monarşisini devirmek için uğraşan İskoç kraliçesi Mary'i canlandırıyor. Margot Robbie ise İngiliz tahtını ve kendi yerini korumak için savaşan 1. Elizabeth'i oyunuyor.
3. Kraliçe
The Queen, son zamanların en şok edici olayının sır perdesini aralıyor. Güçlü kraliyet duvarlarının bir trajedi ile sarsılması sonucunda yaşananları, aydınlatıcı, derinden etkileyici ve dramatik bir dille anlatıyor. Gerçek olaylardan yola çıkılarak çekilen filmde, Prenses Diana’nın 1997 Ağustos’unda ani ölümüyle ne yapacağını şaşıran Kraliyet Ailesi ve İngiliz hükümetinin tutumu işleniyor. Prenses’in ölümünün ardından, İngiltere Kraliçesi (Helen Mirren) kendisini bir yandan seçimleri henüz kazanmış olan yenilikçi Başbakan Tony Blair (Michael Sheen) ile bir modernlik çalışmasının içerisinden bulurken diğer yandan da Diana’nın ölümünden sonraki tutumuna karar vermekte, gelenekleri arasında sıkışan bir haldedir. Ancak İngiliz halkı acı çekmektedir ve liderlerinin bu konuda ne yapacağını merakla beklemektedir. Kapsamlı röportajlar, derin araştırmalar, sağduyulu kaynaklar ve gerçek bir hayal gücüne dayanarak oluşturulan senaryosu ile The Queen, gücün yaşayan örneklerine bir bakış açısı oluşturuyor. Ayrıca modern dünyanın son muhteşem hükümdarını daha önce hiç görmediğiniz bir şekilde gözler önüne seriyor, hem de Diana’nın ölümüyle çılgına dönen medya, dönen entrikalar ve insani duygular arasına sıkıştırılmış bir insan olarak.
4. Marie Antoinette
Dünya tarihinin sıkça kötülenen, tutkuyla tartışılan ve en nihayetinde yanlış anlaşılan, en kötü şöhretli kadınlarından biri, bir 18. yüzyıl efsanesi Marie Antoinette, bu filmde ne tarihe mal olmuş bir kötü kişi ne de ilahi bir simge olarak canlandırılmış; aksine, felaketin eşiğindeki yoz bir dünyaya itiverilmiş, kafası karışık ve yalnızlık çeken bir yeniyetme olarak betimlenmiş. Bu taze ve renkli 21. yüzyıl yorumu, on beş yaşında 16. Louis ile evlenip on dokuz yaşında kraliçe olarak ülkeye hükmetmesine ve nihayet Versailles’ın düşüşüne kadar genç kraliçenin izini sürüyor. Filmde Marianne Faithfull da konuk oyuncu olarak İmparatoriçe Maria Teresa rolünde karşımıza çıkıyor.
5. Düşes
Orijinal İsmi: The Duchess
On sekizinci yüzyıl sonlarında geçen filmde, dönemin en güzel ve karizmatik kadınlarından olan Düşes Georgiana Cavendish (Keira Knightley) yaşadığı aşk, müsrifliği ve politikaya el atması sonucunda itibarını kaybeder. Devonshire Dükü ile evli olmasına rağmen Earl Grey ile yasak aşk yaşaması, en iyi arkadaşı Leydi Bess Foster, kocası ve kendisi arasında karmaşık bir ilişkiye dönüşür.
6. Sarayın Gözdesi
Orijinal İsmi: The Favourite
İngiltere ve Fransa'nın savaş halinde olduğu 18. yüzyılın başlarında Kraliçe Anne'in yakın arkadaşı Lady Sarah, bir yandan narin kraliçe ve onun değişken ruh hali ile ilgileniken diğer yandan onun yerine ülkeyi yönetmektedir. Saraya yeni gelen Abigail, Lady Sarah'nın yanında yükselerek kraliçenin gözdesi olma yolunda Lady Sarah'ya meydan okuyacaktır.
7. Genç Victoria
Üç dalda aday gösterildiği Oscar ’ı en iyi kostüm dalında kazanan Young Victoria – Genç Victoria , Britanya tarihinin en uzun tahtta kalan kraliçesi Kraliçe Victoria’nın genç yaşında iktidara yürüyüşünün öyküsü anlatılıyor. Genç Victoria’da, Kraliçe Victoria’nın kraliyet ailesi içindeki iktidar kavgalarının nesnesi olmaktan, Prens Albert (Rupert Friend) ile yaşadığı romantik yakınlaşmaya ve dillere destan evliliğine kadar değiniliyor. Genç Victoria’nın (Emily Blunt) drama, romans, siyasi entrikalar ve nefes kesici bir sinematografiyle örülü öyküsü, İngiliz oyunculardan oluşan kadrosuyla daha da güçleniyor.
8. Acemi Prenses
Avrupa'da Genovia adlı küçük bir ülke olduğunu biliyor muydunuz? Aslına bakarsanız, 15 yaşındaki San Franciscolu bir kız olan Mia dahil, pek çok kişi bu ülkenin varlığından habersiz. Ancak Mia'nın habersiz oluşu, özel bir durum yaratıyor: Çünkü, babasının yokluğunda annesi tarafından büyütülmüş bu genç hanım, gerçekte Genovia'nın prensesi. Babasının beklenmedik ölümünü haber alan Mia, San Francisco'daki yaşamında tam bir çirkin ördek yavrusu: Paspal bir görünüşü var, çekici olmayı beceremiyor, buna karşın, pırıl pırıl bir zekası var. Yeni tanışacağı büyükannesine düşen, Mia'nın dışını da içi kadar güzel yapmak - çünkü prensesler herşeyleriyle zarif ve alımlı görünmeli. Yani postallara veda, topuklu ayakkabılara merhaba...
9. Boleyn Kızı
Mary Boleyn (Scarlett Johansson), on dört yaşında, masum bir kız olarak kraliyet sarayına geldiğinde Kral VIII. Henry’nin (Eric Bana) gözlerini kamaştırır. Kralın sonsuz ilgisi karşısında tüm varlığı alt üst olan Mary’nin krala olan aşkı her geçen gün artarken, apaçık yaşanan bu aşkın beraberinde sarayın taçsız kraliçesi olarak görülmeye başlanır. Zamanla kralın ilgisini kaybetmeye başlayan Mary, karşısında rakip olur kardeşi Anne (Natalie Portman)’i bulacaktır. Tüm bunlar karşısında, ailesinin hırslı oyunlarında bir piyon haline gelmiş olduğunu ve saray hayatının tehlikeli entrikalarını fark eden Mary, ailesinin isteği üzerine kardeşinin krala yakınlaşmasına yardım eder ve olanları soğukkanlılıkla izlemeye devam eder; Anne’i kraliçeliğe götürecek yolda bile sesini çıkarmayacaktır. Mary’nin krala karşı tutkulu aşkı ve Anne’in içten sevgisi arasında rekabet artarken, İngiltere de bu ikircikli aşkın ortasında ikiye bölünme yolundadır. Dramatik bu ilişkiler ağına rağmen sadakat ve gücü yine de birbirlerinde bulan Boleyn kızlarının birbirine olan bağı, geride bıraktıkları dağılmış bir ülke, tatminsiz bir aile ve tükenmeyen aşklarına rağmen artar. Onları nasıl tehlikelerin beklediği ise kralın insafına kalacaktır.
10. The King
'The King” babasının ölümü sonrası, genç yaşta İngiltere Krallığı ünvanını üstlenen V. Henry’nin hikayesine odaklanıyor. V. Henry İngiltere Kralı olduğunda, hem Fransa ile süren savaşı kazanmaya çalışıp, hem de saray entirikaları arasında sağ kalmaya çalışmıştır.