Tüm Zamanların En Çok Tartışılan 10 Filmi
1. Günaha Son Çağrı (1988)
Roma'lıların zulmünden korkan İsa, onlar için çarmıh yapmaktadır. Onun yaptığı bu çarmıhlarda birçok masum Yahudi can vermiştir. Günahlarından bunalan İsa, Tanrı'nın kendisiyle konuştuğunu ve ona seçilmiş kişi olduğunu söylediğini hissetmeye başlar. Fakat kurtuluş için, çarmıhta can vermesi gerekmektedir. Romalıların kendisini yakalamasını isteyen İsa, Judas'tan kendisine ihanet etmesini ister. Fakat, Tanrı'nın oğlu'nun çarmıhta bir sürpriz beklemektedir.
2. İradenin Zaferi (1935)
Ünlü Alman aktirist, Leni Riefenstahl tarafından Hitler'in siparişi ile çekilen, çağın belki de en iddialı propaganda denemesi.
NSDAP'ın 6.kuruluş yıldönümünde gerçekleştirilen kutlamaları belgelemek amacıyla kaydedilen 65 saatlik görsel materyal eserin temelidir. Daha sonra bu görüntüler, faşizan estetik kaygılarla derlenerek, dönemin festivallerinde; Almanya İmparatorluğu'nu temsil edecek olan "İradenin Zaferi" isimli belgesel oluşturulur.
3. Salo Ya Da Sodom'un 120 Günü (1975)
Salo ya da Sodom'un 120 Günü 1975 İtalya Fransa ortak yapımı dramatik filmdir. Özgün adı Salò o le 120 giornate di Sodoma dır. Fransız yazar Marquis de Sade'nin 1785 yılında yazdığı en sıra dışı eseri olan Les 120 journées de Sodome ou l'école du libertinage adlı kitabının 1940'lı yıllara uyarlamasıdır. Filmin yönetmeni Pier Paolo Pasolini'dir. Passolini aynı zamanda Sergio Citti ile birlikte filmin senaryosunu da yazmıştır. Önemli rollerinde Paolo Bonacelli, Giorgio Cataldi, Umberto Paolo Quintavalle ve Aldo Valletti oynamışlardır. Görüntüleri Tonino Delli Colli'ye ait olan filmin müziğini Ennio Morricone yapmıştır. Film gösterime girdiği tarihten bu yana içerdiği görsel şiddet ve sadizmin dozu nedeni ile hep tartışma yaratmış ve bugüne kadar yapılmış en rahatsız edici film olarak nitelendirilmiştir.
4. Bir Ulusun Doğuşu (1915)
Amerikan İç Savaşı tüm şiddetiyle ülkeyi kasıp kavurur. İnsanlar yakınlarını kaybeder. Aileler dağılır. Savaş biter. Birlikten ayrılmak isteyen Güney eyaletlerinin kurduğu Konfederasyon yenilmiştir. Yeniden Yapılanma Dönemi başlar. Kölelik yasaklanır. Başkan Lincoln'ün suikastiyle, yeni oluşan güven ortamı yerini kaos ve anarşiye bırakır. Özellikle güney eyaletlerinde çeteciler beyaz çiftlik sahiplerine saldırır ve ailelerine göz açtırmazlar. Polis gücüne katılan siyahlar ve melezler beyazları taciz eder. Bunun üzerine asayişi sağlamak üzere "Klan" kurulur. Haçlı şövalyelerini andıran giysileriyle Ku-Klux-Klan üyeleri gecelerin hakimidir artık. Devletin sağlayamadığı adaleti onlar getirir.
5. Otomatik Portakal (1971)
Geleceğin Britanya'sında gençlerden oluşan bir çete her gece savunmasız insanlara saldırmakta, dövmekte ve tecavüz etmektedirler. Gençlerden biri çeteyle zıtlaşınca onu gruptan atıp polisin yakalamasını sağlarlar. Cezasını azaltmak için kendisine bir tür beyin yıkama sayılacak bir terapi yapılmasını kabul eden Alex, dışarı çıktığında artık şiddetten nefret etmektedir ama geçmişi onu rahat bırakmaz... Büyük usta Stanley Kubrick'in bu filmi, 1972 yılında en iyi film, yönetim, kurgu ve senaryo uyarlaması dallarında Oscar'a aday olmuş ancak altın heykele ulaşamamıştı. Ölümsüz ve benzersiz bir kült yapım.
6. Ucubeler (1932)
Hilkat garibeleriyle dolu bir sirk artistleri arasında bulunan güzel trapez sanatçısı, cüce Hans’la evlenmek ister. Fakat hilkat garibeleri, bu evliliği Hans’ın parası için olduğunu öğrenirler.
Onlarla dalga geçen trapezcinin onlardan bir olan kocasını öldürme planları yaptığı açığa çıktığındaysa, hilkat garibeleri öç alma yoluna giderler.
Yönetmenin yıllarca sirklerle yaptığı yolculuklardan edindiği deneyimlerini yansıttığı Ucubeler , dış güzellikten çok iç güzelliğin önemli olduğu vurgusu yapılmış kült etiketine sahip bir filmdir.
7. Paris'te Son Tango (1972)
Jeanne, evlilik hazırlıklarını sürdürürken bir yandan da evlenince oturmak için bir ev aramaktadır. Bir gün çok beğendiği bir evi gezerken çok ilginç ve garip bir adamla tanışır. Paul, kendinden yaşça büyük ve tanıdığı bütün erkeklerden farklı bir adamdır. Aralarındaki çekime karşı koyamaz ve birlikte olurlar. Uzunca bir süre sadece birlikte olabilmek için bu evin çatısı altında buluşacak ama birbirlerinin dışarıdaki hayatlarına dair hiçbir soru sormayacak ve hiçbir şey bilmeyeceklerdir. Bu, Paul'ün ilişkilerinin devam edebilmesi için koymuş olduğu bir şarttır. Paul'ün karamsar ruhuna karşılık Jeanne'in capcanlı gençliği, koydukları bu sert kurallara dayanamayacaktır. İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci'nin kült film statüsüne yükselmiş ve Marlon Brando'nun inanılmaz bir performans sergilediği Paris'te Son Tango, gösterildiği dönemde oldukça ses getirmiş ve pek çok ödül almış bir film.
8. Bonnie ve Clyde (1967)
30'lu yılların haydut çifti Clyde Barrow ve Bonnie Parker'ın yaşamöyküsünden biraz fazla serbest uyarlanmış olan film, ABD'nin ekonomik buhran yıllarında geçiyor. Bonnie isimli genç kadının, annesinin arabasını çalan Clyde'ın cazibesine kapılıp onunla kaçmasıyla birlikte tarihin en popüler haydutları doğar. Birlikte o eyalet senin bu eyalet benim sayısız suç işleyen ikili, kısa sürede ülke çapında meşhur olur ve adeta Robin Hood muamelesi görür.
Ekonomik krizin hayatlarını kararttığı insanlar, adeta genç aşıklar tarafından soyulmaktan mutludurlar. Oysa güvenlik güçleri aynı fikirde değildir. Şöhretle birlikte Bonnie ve Clyde'ın cesareti de artar ve akıllı bir insanın kolay kolay girişmeyeceği işlere girişmeye başlarlar...
Warren Beatty and Faye Dunaway'in canlandırdığı iki suçluyu kahraman olarak sunarken, aşırı şiddet içeren sahneleri sergilemekten de çekinmeyen film, 1960'ların Hollywood'u için biraz fazla cesur bir yapımdı.
9. Köpekler (1971)
İngiltere'ye Amerikan şiddetinden kaçmak için taşınmalarının ardından, astrofizikçi David Sumner ve karısı bölgedeki inşaat işçisi olan kabadayılar tarafından taciz edilirler. David karşılık verme fırsatı bulduğunda ise olay anında kanlı bir savaşa dönüşür.
10. Devriye (1980)
1980’lerin en orjinal gerilim filmlerinden biri. Sizi kendi dünyasına sokan ve tamamıyla içine alan çarpıcı ve şaşırtıcı bir film.”Mick LaSalle, San Francisco ChronicleAl Pacino; Heat, Serpico ve Sea of Love fanatiklerinin de çok iyi bildiği gibi sert ve azimli polis rollerine yabancı değildir. Ama Cruising’de, eşcinsel erkekleri avlamaya çalışan bir seri katili tuzağa düşürmek için, bir New York polisi olarak, daha da fırtınalı bir denize dalıyor ve sadomazoşist bir altkültürün içine süzülüyor.William Friedkin (The Exorsist, The French Connection), Gerald Walker’ın romanını bizzat kendisi senaryolaştırarak, bu hala tartışılan, izleyenleri içine çeken, tehlikeli olduğu kadar da büyüleyici de olan bu dünyayı filme alıyor. Ve Al Pacino’nun görevi yüzünden her şeyin ortasında yer alan bir adamı ve ilişkilerini canlandırdığı bu performansıyla sizi avucunun içine alıyor.