Büyük Bir Rol Almadan Önce Oyunculuğu Bırakmayı Düşünen 10 Oyuncu
Büyük bir rol almadan önce oyunculuğu bırakmayı düşünen oyuncuları sizler için derledik!
Film endüstrisine girmek oldukça zordur ve birçok oyuncu, çıkış rollerini bulmadan önce yıllarca mücadele etmek zorunda kalır. Düşünmesi şaşırtıcı olabilir, ancak sinema ve televizyon dünyasının en büyük isimlerinden bazıları, oyunculuğu bırakmayı ve yeni bir kariyer bulmayı ciddi şekilde düşünmüştür. Pek çok başarılı oyuncu en çok çıkış rolleriyle tanınsa da, bu isimler büyük projelerdeki rollerle hayatlarını sonsuza dek değiştirdikten sonra adlarını daha da duyurmuş ve ünlerini artırmışlardır.
Bu oyunculardan bazıları bir gün en ünlü rollerine geri dönebilir, çünkü uzun ömürlü büyük franchise'ların bir parçası olmuşlardır. İster bağımsız projelerde, ister büyük gişe rekorları kıran filmlerde kendilerini kanıtlamış olsunlar, bu oyuncular film endüstrisinin önemli bir parçası haline geldi ve sinema ve televizyonu onlarsız hayal etmek neredeyse imkansız.
İşte sizler için listelediğimiz oyuncular!
1. Naomi Watts - Mulholland Drive
Genç, hevesli bir aktrist büyük umutlarla Hollywood'a varır ancak gelir gelmez de kendisini bir cinayetten kılpayı kurtulmuş ve geçmişini bilmeyen gizemli bir kadının macerası içerisinde bulur. Ancak bu macerada rüya ve gerçek iç içedir.
Naomi Watts, "Mulholland Drive" filminde rol aldığında, ünlü yönetmen David Lynch ile kariyer boyu sürecek bir ilişki kurmuş ve kariyerini belirsizlikten kurtarmış oldu. Birçok oyuncu gibi, Watts da "Mulholland Drive"da Betty/Diane karakterine seçilmeden önce yalnızca birkaç küçük rol alabilmişti. Lynch'in sürrealist başyapıtlarından biri olan bu film, evrensel olarak onun en iyi filmlerinden biri olarak övülmektedir.
2. Melissa McCarthy - Gilmore Girls
Orijinal İsmi: Gilmore Girls
32 yaşındaki bekar anne Lorelai ve 16 yaşındaki kızı Rory, Stars Hollow isimli hayali bir kasabada yaşarlar. Güçlü bir anne kız bağı olan ikili; kasabanın şamatası, talepkâr ebeveyn figürleri, okul ve iş koşuşturmacası arasında hayatlarını sürdürürler.
Komedi dehası Melissa McCarthy, son on yılların en iyi komedi filmlerinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. "Bridesmaids"ten "The Heat"e kadar, McCarthy hangi projede yer alırsa alsın sahneyi çalmayı başarır. Ancak Howard Stern ile yaptığı bir röportajda, "Gilmore Girls"deki rolü kapmadan önce sektörden tamamen ayrılmanın eşiğine geldiğini açıkladı. Sevilen dizide McCarthy, bolca komik an sunan ikonik "en iyi arkadaş" karakteri Sookie'yi canlandırıyor.
3. Jacob Elordi - Euphoria
Orijinal İsmi: Euphoria
Bir grup lise öğrencisinin uyuşturucu, seks ve şiddet içeren yaşam karmaşasına derin bir bakış.
Jacob Elordi’nin "Euphoria" dizisindeki büyük rolü, Netflix'in "The Kissing Booth" filmindeki çıkışının hemen ardından geldi, ancak oyuncunun oyunculukta kalmasını sağlayan asıl yapım "Euphoria" oldu. Ne yazık ki, "The Kissing Booth" ile bir gecede kazandığı "kalp hırsızı" statüsü, Elordi üzerinde büyük bir baskı yarattı ve ona hangi tür rolleri canlandırmak istediğini ciddi şekilde düşünmesine neden oldu. "Euphoria" dizisindeki Nate Jacobs karakteri, karanlık ve karmaşık bir figür olsa da, Elordi'ye üzerinde çalışabileceği çok şey sundu.
4. Lily Gladstone - Killers Of The Flower Moon
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Osage kabilesinin üyeleri, 1920'lerde gizemli koşullar altında öldürülür ve J. Edgar Hoover'ı içeren büyük bir F.B.I. soruşturmasının fitilini yakar.
Lily Gladstone, "Killers of the Flower Moon" filmindeki rolü sayesinde kısa sürede öne çıkmasının ardından, yer aldığı her projeyi bir üst seviyeye taşıyan bir oyuncu olarak kendini kanıtladı. Oyuncu, özellikle kendilerini ifade edebilecekleri projelerde, Yerli Amerikalı oyuncuların Hollywood’da iş bulmasının ne kadar zor olduğuna dair açık sözlü davranıyor. Bağımsız film "Certain Women" ve popüler TV dizisi "Reservation Dogs" gibi yapımlardaki önceki çalışmaları yeteneklerini sergilese de, bu tür roller "Killers of the Flower Moon" öncesinde yeterince sık karşısına çıkmıyordu.
5. Robert Pattinson - Alacakaranlık
On yedi yaşındaki Isabella Swan, babası Charlie ile birlikte yaşamak üzere Washington’da küçük bir kasaba olan Forks'a taşınır. Burada yüz sekiz yaşında bir vampir olup on yedi yaşında görünen gizemli sınıf arkadaşı Edward Cullen ile tanışır. Edward, ilk başlarda romantizmden uzak durmaya çalışsa da ikili birbirlerine aşık olur. Üç göçebe vampir James, Victoria ve Laurent geldiğinde Bella’nın hayatı tehlikeye girer. Edward ve ailesi, çok geç olmadan Bella'nın hayatını kurtarabilecek midir?
Robert Pattinson’ın "Harry Potter ve Ateş Kadehi" filmindeki rolünün ardından oyunculuk kariyerini bitirmeyi düşünmesi, erken çıkış rollerinin her şeyi çözmediğini gösteriyor. Pattinson, yıllar içinde "Alacakaranlık" serisinden uzaklaşmaya çalışmış olsa da, Edward Cullen rolündeki performansının kariyerini ilerletmede önemli bir rol oynadığı inkar edilemez. Harry Potter sonrası birçok kez reddedilen Pattinson, oyunculuğun artık kendisi için doğru bir yol olmadığı hissine kapılmaya başlamıştı.
6. Laverne Cox - Orange Is The New Black
Orijinal İsmi: Orange Is the New Black
Nişanlı bir kadın olan Piper Chapman, 10 yıl önce üniversitedeyken tanıdığı bir uyuşturucu satıcısı olan Alex (Laura Prepon) yüzünden tutuklanır ve birkaç yıllığına hapse düşer. Piper’ın New York’taki nişanlısı Larry ile yaşadığı konforlu hayattan vazgeçip, topluma olan borcunu ödemesi gerekmektedir. Dizi de kahramanımızın turuncu hapishane giysilerine bürünüp, hapishane kültürünü öğrenmeye ve hayatında inandığı her şeyi sorgulamaya giriştiği, hapisteki ilginç ve lafını esirgemeyen tiplerle beklenmedik dostluklar kurduğu bir döneme, mizahi bir dille bizleri tanık eder.
Karmaşık roller bulmak ve iyi temsil edilmek, trans oyuncular için her zaman bir mücadele olmuştur ve Laverne Cox, "Orange Is The New Black"te Sophia rolüne seçilmeden önce sektördeki umudunu kaybetmeye başlamıştı. Cox’un, "Orange Is The New Black" ile Emmy'ye aday gösterilen ilk açık trans oyuncu olması, oyunculukta kalmasının izleyiciler için ne kadar büyük bir şans olduğunu gösteriyor. Cox’un dizideki performansı, oyuncu kadrosunun uyumunun önemli bir parçasıydı.
7. Max Greenfield - New Girl
Orijinal İsmi: New Girl
Jessica Day, sevgilisinin onu aldattığını öğrendikten sonra yeni bir ev arayışına girer. Sonunda kendine uygun bir ev bulduğunda ilandaki 3 ev arkadaşının erkek olduğunu fark eder.
"New Girl" dizisindeki her oyuncu, dizinin dinamiğinin önemli bir parçasıdır, ancak Max Greenfield genellikle dizinin en komik oyuncularından biri olarak gösterilir. Schmidt karakterini canlandırırken, Greenfield komediyi bir üst seviyeye taşımaktan ve izleyicileri eğlendirmek için kendini şakanın hedefi haline getirmekten hiç çekinmedi. Onun katkısı olmadan, "New Girl"ün nasıl bir dizi olacağını ve bu kadar uzun süre devam edip edemeyeceğini hayal etmek zor.
8. Hong Chau - Downsizing
Orijinal İsmi: Downsizing
Dünya nüfusunun kontrol edilemez boyutlarda artışı, bilim insanlarını bir çözüm arayışına itmiştir. Sonunda Norveçli bilim insanları, dahiyane bir fikri başarıyla uygulamaya sokmuştur: Buna göre insanların bedenlerini çok küçük boyutlara indirgeyerek dünyadaki yer ve kaynak tüketimini minimuma indirmek mümkün olmuştur. Aynı zamanda 'küçültülmüş' insanların dünyasında para çok daha değerli, yaşam çok daha rahat ve kolay gözükmektedir. Böyle bir hayatın çekiciliğine kapılan Paul (Matt Damon) ve Audrey (Kristen Wiig) çifti de 'küçültülmeye' karar verir.
"Downsizing", Hong Chau’nun eleştirmenlerce en beğenilen filmi olmasa da, onun film ve televizyonda ilginç roller üstlenmesini sağlayan yapım oldu. İzleyicilerin çoğu, Chau’yu Netflix’in büyük beğeni toplayan dizisi "The Night Agent"da Diane Farr rolüyle tanıyor olabilir. Daha yakın zamanda ise, Yorgos Lanthimos’un üçlemesi "Kinds of Kindness" ve 2022 yapımı "The Whale" filmlerinde yer aldı. Chau, The Whale filmiyle Akademi Ödülü’ne aday gösterildi.
9. Daniel Kaluuya - Get Out
Orijinal İsmi: Get Out
Genç bir siyahi adam olan Chris, beyaz kız arkadaşı Rose'la birlikte, kızın ailesinin yanına, onlarla tanışmaya gider. Ancak bu kasabada tuhaf birşeyler vardır, burada yaşayan siyahlar, gizemli bir şekilde ortadan kaybolmaktadır. Burada yaşayan bir başka siyahi, Chris'ten bir an önce oradan kaçmasını ister, ancak bu basit bir iş olmayacaktır.
Jordan Peele’ın sık sık iş birliği yaptığı isimlerden biri olan Daniel Kaluuya, Peele’ın unutulmaz yönetmenlik çıkışı "Get Out" filminde Chris rolüne seçilmeden önce sektörde pek ilerleme kaydedemiyordu. Oyuncu ve yönetmen, Peele’ın son filmi "Nope" için yeniden bir araya geldi. "Get Out"ta başrol oynamasından bu yana, Kaluuya birçok ödül kazandı ve "Judas and the Black Messiah" filmiyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülü’ne layık görüldü. "Black Mirror"daki dikkat çekici rolüne rağmen, sınırlı roller ve karşılaştığı sayısız reddedilme, Kaluuya’yı oyunculuk konusunda hayal kırıklığına uğratmıştı.
10. Henry Cavill - The Tudors
Orijinal İsmi: The Tudors
Oscar ödüllü Elizabeth’in yazarı Michael Hirst’ten genç Kral VIII. Henry’nin çalkantılı yaşamı ve olaylı aşklarını konu edinen çarpıcı bir yapım. 1500’lerin büyülü atmosferinde bir yolculuğa çıkarken İngiliz tarihinin en ünlü krallarından biri olan Henry, izleyicilere her saniyesi dolu geçen bir dram sunacak. Sırf metresiyle birlikte olabilmek için yeni bir din yaratıp karısından boşanan bu adama kim karşı gelebilir ki?
Henry Cavill, "Man of Steel", "The Witcher" ve "The Man From U.N.C.L.E." gibi başrolleriyle klasik bir başrol oyuncusu olduğunu uzun zamandır kanıtladı. Ancak, büyük bir aksiyon ve fantastik yıldız olmadan önce Cavill, oyunculukta kalma konusunda şüpheler yaşıyordu ve hatta yedek planının Silahlı Kuvvetlere katılmak olduğunu dile getiriyordu. Neyse ki, 2007 yılında Cavill, dönem draması "The Tudors"da Charles Brandon rolüyle çıkışını yaptı.