Türk Dizilerindeki Unutulmaz Replikler!
Sevilen Türk dizilerindeki en efsanevi replikler!
Türk dizilerini sürükleyici hikâyeleri ve etkileyici oyunculukları ile severek takip ediyoruz. Fakat yakın dönemde klasikleşen başarılı dizilerin ortak özelliği; akılda kalan ve duygu yüklü performanslarıyla izleyiciyle buluşan replikler. Biz de bu listede bu repliklere örnek niteliğindeki birbirinden efsanevi 10 repliğe yer verdik.
İyi okumalar!
Kaynak: Onedio
1. Leyla ile Mecnun
Orijinal İsmi: Leyla ile Mecnun
'Biz ayrı ayrı cümleler içinde şiir gibiyiz de, bir araya gelince devrik bir cümleden ileri gidemiyoruz.'
Aynı gün aynı hastanade dünyaya gelen iki bebek yatak olmadıgı için aynı yataga yatırılır. Doğar doğmaz birbirlerini buldu diyen aileler birini Mecnun birinin adını Leyla koyup beşik kertmesi yaparlar. Aradan 25 yıl geçer, önce istemeseler de birbirlerini görür görmez aşık olurlar.
2. Behzat Ç.
Orijinal İsmi: Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi
"Kendine zarar vermiş bir insana 'Niye?' diye sorulmaz. Zaten anlatabilseydi zarar vermezdi kendine."
Behzat Ç (Erdal Beşikçioğlu), 1985 yılında Polis Akademisi'nden mezun olmuş, cinayet bürosunda görev yapmakta olan bir polistir. Hizmet verdiği süre içerisinde almış olduğu cezalar nedeniyle hep başkomiser olarak kalmıştır. Behzat'ın eski eşiyle yaşadığı problemler kızına karşı ilgisiz kalmasına sebep olur. Bir süre sonra kızı Berna (Hazal Kaya) intihar eder. Behzat, bu olaydan sonra yıkılır. Behzat Ç. ve ekibinde yer alan polisler Harun (Fatih Artman), Hayalet (İnanç Konukçu), Akbaba (Berkan Şal), Eda (Seda Bakan), Selim (Hakan Hatipoğlu) ve Cevdet (Berke Üzrek), sezon boyunca bir yandan Behzat'ın kızının ölümüyle ilgili olabilecek kişilerle ilişki kurarken, bir yandan da her bir bölümde yaşanan farklı cinayetlerin çözümüyle uğraşırlar.
3. 7 Numara
"Sıfır bir değer değildir. Bir sayı bile değildir. Ancak başka bir sayının yanına gelince değer yaratır. Tıpkı sevda gibi"
Üniversite eğitimi almak için çeşitli yörelerden gelmiş 4 kız 2 erkek öğrenci ve bunlara kol kanat geren çocukları olmamış sevimli bir karı kocanın hikâyesini anlatmaktadır.
4. Karadayı
Orijinal İsmi: Karadayı
"Güçlü olanı taklit edersen güçsüzlüğünü kabul etmişsin demektir."
Bazıları kahraman doğar bazıları sonradan kahraman olur. Mahir her ikisidir. 1970'lerde Beyazıt'ta mutlu bir ailenin hayatı bir nişan günü değişir. İşlemediği bir cinayet yüzünden Kara ailesinin babası, Nazif idam hükmü alır. Mahir o gün her şeyden vazgeçer. Tek yol, gerçek katili bulup, adaleti sağlamak ve babasını darağacından kurtarmaktır.
5. Çemberimde Gül Oya
Orijinal İsmi: Çemberimde Gül Oya
"Hani böyle karanlık bir gecede bir yokuş inerken bir köşeyi dönersin, deniz çıkar ya karşına. Sonra o denizde bir gemi belirir. Şıkır şıkır ışıklarla gelip geçer. Sen sevinirsin, hiç nedensiz. Seni tanıdığımdan beri hep bir gemi geçiyor içimden."
Dizi, 1970'lerdeki üniversite öğrenci olaylarıyla başlar. Sağ ve sol görüşlere uzak bir arkadaş çevresinden gelen Yurdanur, olaylar sırasında bir kaza kurşunuyla en yakın arkadaşına veda eder. Çıkan büyük kargaşada uzanan tek yardım elini örgüt üyesi solcu bir genç olan Mehmet Eroğlu uzatır. Bu iki genç, dönemin siyasi olayları fonunda karşı konulmaz bir aşkla birbirlerine aşık olurlar. Ancak, Yurdanur'un sağ görüşlü babası Dinçer Bey ve annesi Sema bu ilişkilerine bir engel olmaya çalışırlar.
6. Poyraz Karayel
Orijinal İsmi: Poyraz Karayel
"Dünyadaki herkesin parmak izinin farklı olması kimsenin sana benim gibi dokunamayacağının kanıtıdır."
Görevinden uzaklaştırılan bir polis memuru (İlker Kaleli), özel bir görevle mafya içine sızdırılır ve mafya babasının kızına aşık olur.
7. Suskunlar
"Her şeyin bir bedeli var bu hayatta. Büyük hırsların bedeli, büyük kayıplar. Büyük sevdaların bedeli, büyük yangınlar. Küçük hesaplarınki, büyük yanılgılar. Ama en çok mutluluğun bedeli var. İster önceden öde, ister sonradan."
Birbirlerinden başka tutunacak şeyi olmayan dört küçük çocuğun hikayesi. Dört arkadaş, basit ve masum bir hata sonucu çocukluklarına veda ederler. O günden sonra birbirlerine söz verip susarlar. Fakat içlerinden biri sözünü tutmaz ve yıllar sonra başladığı işi bitirmeleri için hepsini bir araya toplar.
8. Kardeş Payı
"Gidene ne diyeceksin? Gidiyorlar işte. Sen arada bir uğradıkları durak oluyorsun."
Metin(Ahmet Kural) ve Ali (Murat Cemcir) tesisatçıdır. Fakat onlar sıradan tesisatçılar değil, dünyayı kurtaracaklarına inanan mucitlerdir.Buluş merakları başlarına türlü işler açar.
9. Kuzey Güney
Orijinal İsmi: Kuzey Güney
"İnsan duygularını saklayınca karşısındakine dürüst olmuyor gibi geliyor bana. Bir yerde kendini saklamak, hoşlandığını söyleyememek, her şeyi kendi içinde yaşamak. Bu bir yük."
Kuzey (Kıvanç Tatlıtuğ) deli dolu, isyankar, küçüklüğünden beri başı bir türlü dertten kurtulmayan bir genç. Güney (Buğra Gülsoy) ise kardeşi Kuzey’in tam tersine; sakin, sabırlı, düşünmeden adımını atmayan, çalışkan bir genç. Zıt karaktere sahip bu iki erkek kardeşin en önemli ortak noktasıysa; ölesiye aşık oldukları Cemre (Öykü Karayel).
10. Aşk-ı Memnu
"Biraz önce ateşe uzattım elimi. Alevin tam ortasına. Bu bir yangın.. Yanıyorum ama acıyı hissetmiyorum..."
Adnan, on bir yıl önce eşini kaybedince, sosyal hayattan uzaklaşıp köşküne çekilmiş, bütün ilgisini kızı Nihal ve oğlu Bülent’e vermiştir. Aile yadigâri emektarları, çocukların yarı Fransız dadısı ve hamiliğini yaptığı uzak akraba çocuğu Behlül ile İstanbul’un en önemli yalılarından birinde yaşayan Adnan Bey, yine İstanbul’un tanınmış ailelerinden Melih Bey takımından Firdevs Hanım’ın kızı Bihter’le yıllar sonra tekrar karşılaştıktan sonra, unuttuğu duyguları yeniden hatırlamaya, kış ortasında baharı filizlendirmeye başlar. Bihter, Adnan Bey’in köşkünde huzuru, güveni, mutluluğu ararken, tutkuyla tanışır. Behlül ve Bihter birbirlerine doğru sürüklenirler. Yasak aşkları bu ailedeki herkesi ayrı ayrı etkileyecektir.