Oyunculukların İyi Olduğu Ama Sevilmeyen 10 Film
Oyunculukların iyi olduğu ama sevilmeyen filmleri sizler için derledik!
Filmler her zaman beklediğimiz gibi mükemmel olmayabilir. Bir film setinde her an pek çok insan harıl harıl çalışır ve herkes projeye kalbini koyar, ama bu her zaman ortaya çıkan sonucun harika olacağı anlamına gelmez.
Ama işin güzel yanı şu ki, film baştan sona müthiş olmasa da, bazı detaylar izleyicinin aklında yer edebilir. Mesela, vasat filmler arasında öyle oyunculuklar vardır ki, o performanslar filmi kurtarır ve akılda kalıcı hale getirir. Bu tür filmler, belki de unutulup gideceklerdi ama iyi oyuncu seçiminin ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatmaya devam ediyorlar.
İşte sizler için seçtiğimiz oyunculuklarıyla akılda kalan görece kötü filmler!
1. Taş Devri
Mevcut bir animasyon yapımını canlı aksiyon filme uyarlamak zordur ve genellikle orijinalin büyüsünü yakalayamazlar. "Temel Reis", "Alvin ve Sincaplar", "Garfield" ve modern Disney uyarlamaları buna örnek. 1994 yapımı "Taş Devri" de aynı zorlukları yaşasa da, oyuncu seçimi açısından öne çıkıyor. John Goodman, Fred Çakmaktaş rolü için mükemmel bir seçim olmuş; karakterin sesini ve hareketlerini harika bir şekilde yansıtıyor. Rick Moranis de Barney Moloztaş rolünde benzer bir başarı sergiliyor. Film mükemmel olmasa da, bu iki oyuncu sayesinde izlemeye değer.
2. Mors Dişi
"Mors Dişi" filmi, Wallace Bryton adlı bir podcast sunucusunun, insanları sevmeyen ama morslara karşı takıntılı olan Howard Howe tarafından kaçırılmasını ve bir insan-morsa dönüştürülme sürecini anlatıyor. Film, görsel açıdan rahatsız edici unsurlarıyla dikkat çeken bir korku filmi olarak öne çıkıyor. Ancak, filmin asıl gücü, başroldeki oyuncuların performansında yatıyor. Michael Parks, tuhaf bir hedefe sahip olmasına rağmen son derece inandırıcı bir kötü karakter sunuyor. Justin Long ise karakterinin yaşadığı korku ve dehşeti etkileyici bir şekilde yansıtıyor, bu da filmi izleyicinin zihninde kalıcı kılıyor.
3. Scooby-Doo
Canlı aksiyon "Scooby-Doo" filmleri, çizgi dizinin ruhunu tam olarak yakalayamayan tuhaf bir tona ve garip karakter yazımlarına sahip olmasına rağmen, Matthew Lillard'ın Shaggy performansı öne çıkıyor. Lillard, Shaggy karakterini mükemmel bir şekilde canlandırarak, hem görünüş hem de ses olarak Casey Kasem’in orijinal seslendirmesine sadık kalıyor. Filmler eleştirilse de, Lillard’ın performansı o kadar başarılı ki Kasem’den sonra uzun süreli Shaggy seslendirme görevini üstleniyor. 2020’deki "Scoob!" filminde Will Forte Shaggy’yi seslendirse de, Lillard diğer projelerde hala bu karakteri seslendirmeye devam ediyor.
4. Suicide Squad: Gerçek Kötüler
DC Genişletilmiş Evreni birçok hayal kırıklığı yaşadı. "Justice League"in gişede başarısız olmasından "Black Adam"ın mali hüsranına kadar, çoğu film izleyicilerde kalıcı bir etki bırakmadı. Ancak en az bir istisna vardı: Margot Robbie'nin Harley Quinn rolü.
"Suicide Squad: Gerçek Kötüler", zayıf bir senaryo, sevilmeyen karakterler ve düzensiz bir kurguya sahip olsa da, Robbie'nin beyaz perdedeki ilk Harley Quinn olarak sergilediği performans o kadar olumlu bir izlenim bıraktı ki, iki filmde daha başrol oynama şansı buldu; "Birds of Prey" ve "Suicide Squad: Gerçek Kötüler". Robbie, karaktere kaosu sevdirirken, aynı zamanda ona öyle bir karizma katıyor ki, ona karşı durmak zorlaşıyor. Bu dengeyi sağlamak zordur ve Robbie'nin bunu, iyi bir senaryoya sahip olmamasına rağmen bu kadar başarılı bir şekilde başarması etkileyici.
5. Karayip Korsanları: Dünyanın Sonu
"Karayip Korsanları" serisi güçlü bir başlangıç yapmasına rağmen, özellikle üçüncü filmi "Karayip Korsanları: Dünyanın Sonu"ndaki karmaşık hikaye ve fazla sayıda karakter nedeniyle zayıfladı. Ancak, üçüncü filmdeki bazı performanslar, filmi izlenebilir kılmayı başarıyor. Geoffrey Rush’ın Barbossa rolündeki performansı, serinin en unutulmaz karakterlerinden birini yaratıyor. Johnny Depp, Jack Sparrow rolüyle bu filmde hala enerjik ve eğlenceli anlar sunuyor. Ayrıca, Bill Nighy’nin Davy Jones olarak sergilediği motion capture performansı, sinema tarihinin en iyilerinden biri olarak öne çıkıyor. Filmin kusurlarına rağmen, bu oyunculuklar kesinlikle izleyiciyi ekrana bağlıyor.
6. Han Solo: Bir Star Wars Hikayesi
Orijinal İsmi: Solo: A Star Wars Story
"Han Solo: Bir Star Wars Hikayesi", "Star Wars" serisinin en başarısız filmlerinden biri olarak anılıyor ve gişede beklenen başarıyı elde edemedi. "The Last Jedi"dan sonra hayranların beklediği olumlu dönüşü sağlayamasa da, Alden Ehrenreich ve Donald Glover’ın performansları filmi önemli ölçüde yükseltiyor. Ehrenreich, genç Han Solo’nun tavırlarını ve görünümünü başarılı bir şekilde yansıtırken, Glover da Lando karakterine Billy Dee Williams’ın kattığı o kendine özgü havayı başarıyla taşıyor. Filmin sorunları, daha çok hikaye yapısından kaynaklanıyor ve bu da oyuncuların performanslarının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
7. Indiana Jones ve Kader Kadranı
İlk üç "Indiana Jones" filmi, sinema tarihinin en iyileri arasında sayılır. Ancak, 1989'daki "Indiana Jones: Son Macera"dan sonra karakter iki kez daha geri getirildi ve sonuçlar karışıktı. 2023 yapımı "Indiana Jones ve Kader Kadranı", 2008'deki "Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı"dan daha iyi olsa da, aşırı CGI kullanımı ve zayıf aksiyon sahneleri nedeniyle eleştirildi. Ayrıca, serinin gişede zarar eden tek filmi oldu. Buna rağmen, "Indiana Jones ve Kader Kadranı", Indiana Jones'a daha fazla derinlik kazandırarak Harrison Ford'un oyunculuğunu sergileme şansı veriyor. Özellikle, Indy'nin oğlu Mutt hakkında konuştuğu sahne, filmin en duygusal anlarından biri olarak öne çıkıyor.
8. Glass
"Glass", neredeyse yirmi yıllık bir süre içinde yayımlanan bir üçlemenin son filmi olarak, "Ölümsüz" ve "Parçalanmış"ın devamı niteliğinde. Bruce Willis'in David Dunn'ı ve James McAvoy'un Kevin Wendell Crumb'ı karşı karşıya getirmeyi amaçlayan film, selefleri kadar beğenilmedi ve hayal kırıklığı yarattı. Ancak, filmin sorunları daha çok senaryosundan kaynaklanıyor. Film, James McAvoy ve Mr. Glass olarak geri dönen Samuel L. Jackson'ın güçlü performanslarıyla ayakta kalıyor. Özellikle, McAvoy'un karakter geçişleriyle dikkat çektiği sahneler ve Jackson'ın derinlikli kötü karakter yorumu, filmi izlenebilir kılıyor.
9. Bohemian Rhapsody
"Bohemian Rhapsody", 2019'da En İyi Film Oscar'ına aday gösterildi, ancak ödülü kazanamadı. Yine de, Rami Malek, Freddie Mercury rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscarı'nı aldı. Malek'in performansı, Mercury'yi tam anlamıyla yansıtarak büyük övgü topladı. Şarkıları seslendirmese de, sahnedeki fiziksel duruşu ve hareketleriyle Mercury'yi mükemmel bir şekilde temsil etti. Ancak, film genel olarak bir biyografi olarak zayıf kaldı ve Mercury'nin hayatının birçok yönünü göz ardı etti. Yine de, Malek'in performansı filmi izlenmeye değer kılıyor, özellikle Live Aid canlandırması çok etkileyici.
10. W.E.
Her oyuncu zayıf yazılmış diyalogları başarılı bir şekilde sunamaz. "W.E." filmi, Edward VIII ve Wallis Simpson'ın gerçek aşkını konu alan bir romantik drama olarak, tanınmış oyunculara rağmen senaryosunun eksiklikleriyle dikkat çekiyor. Ancak Andrea Riseborough, Simpson rolünde her sahnede izleyiciyi etkisi altına alıyor. David Harbour ve Oscar Isaac gibi yetenekli oyuncular senaryonun zayıflığını gizleyemezken, Riseborough'nun performansı diyalogları doğal kılmayı başarıyor. Gerçek Simpson'a olan fiziksel benzerliği de bu etkiyi güçlendiriyor. Riseborough, daha sonra "To Leslie" gibi filmlerle Oscar adaylığı kazanarak yeteneğini kanıtlamış olsa da, "W.E."deki performansı zayıf senaryoya rağmen etkileyici.