En İyi Helen Mirren Filmleri

The Queen, son zamanların en şok edici olayının sır perdesini aralıyor. Güçlü kraliyet duvarlarının bir trajedi ile sarsılması sonucunda yaşananları, aydınlatıcı, derinden etkileyici ve dramatik bir dille anlatıyor. Gerçek olaylardan yola çıkılarak çekilen filmde, Prenses Diana’nın 1997 Ağustos’unda ani ölümüyle ne yapacağını şaşıran Kraliyet Ailesi ve İngiliz hükümetinin tutumu işleniyor. Prenses’in ölümünün ardından, İngiltere Kraliçesi (Helen Mirren) kendisini bir yandan seçimleri henüz kazanmış olan yenilikçi Başbakan Tony Blair (Michael Sheen) ile bir modernlik çalışmasının içerisinden bulurken diğer yandan da Diana’nın ölümünden sonraki tutumuna karar vermekte, gelenekleri arasında sıkışan bir haldedir. Ancak İngiliz halkı acı çekmektedir ve liderlerinin bu konuda ne yapacağını merakla beklemektedir. Kapsamlı röportajlar, derin araştırmalar, sağduyulu kaynaklar ve gerçek bir hayal gücüne dayanarak oluşturulan senaryosu ile The Queen, gücün yaşayan örneklerine bir bakış açısı oluşturuyor. Ayrıca modern dünyanın son muhteşem hükümdarını daha önce hiç görmediğiniz bir şekilde gözler önüne seriyor, hemde Diana’nın ölümüyle çılgına dönen medya, dönen entrikalar ve insani duygular arasına sıkıştırılmış bir insan olarak.

Sir William McCordle ve karısı Lady Sylvia dostlarını Gosford Park isimli malikanelerine davet ederler. Bir anda davetliler arasında bir çatışma başlar.

Rus yazar Lev Tolstoy'un hayatının anlatıldığı The Last Station'da Tolstoy'un şöhret ve maddiyata değer vermediği hayatı arasında denge kurmaya çalışması anlatılıyor. Tolstoy'un karısını canlandıran Oscar ödüllü Helen Mirren, Roma Film Festivali'nde filmdeki performansı ile En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.

1788 yılında İngiltere Kralı 3. George iktidarının otuzuncu yılına yaklaşmaktadır. İlerleyen yaşıyla birlikte bunama belirtileri göstermeye başlayan kralın akli dengesi gittikçe bozulur; unutkanlığı had safhaya varır, konuşurken uygunsuz kelimeler kullanır, saldırganlaşır. Bu fırsattan istifade etmek isteyen Galler Prensi, popülerliğini gittikçe yitirmekte olan George'u tahtından indirmeye niyetlidir. Fakat Başbakan William Pitt ve kraliçe Charlotte George'un tahtını korumaya kararlıdır...Pitt ve Kraliçe Charlotte, George'un iyileşmesi için ellerinden geleni yaparlar. Getirdikleri hekimlerin müdahaleleri işe yaramayınca son çare olarak alışılmadık, kaba yöntemleriyle tanınan Dr. Willis'e başvururlar. Willis George'a daha önce hiç tecrübe etmediği bir şiddet ve öfke içeren üslubuyla yaklaşır.

Film tarihinin en etkileyici isimlerinden Alfred Hitchcock ile karısı ve ortağı olan Alma Reville’in aşklarını anlatıyor. Film, Hitchcock’un çığır açan filmi Sapık'ın yapım sürecini konu alıyor.

Filmde, Hollywood'da başarılı bir senarist olan Dalton Trumbo'nun 1940'ların soğuk savaş ABD'sinde Komünist damgası yiyerek kariyerinin düşüşe geçmesi anlatılıyor.

Kral Arthur'un bildik hikayesini alabildiğine "farklı" bir anlatımla beyazperdeye taşıyan yapım, görüntüleriyle Oscar adaylığına kadar yükselmişti.

Chris ile Annie arasında çok farklı ama çok yakın düzeyde süregelen iyi bir arkadaşlık vardır. Yorkshire Dales'a bağlı küçük bir köyde huzur içinde sürüp giden yaşamları, Annie'nin kocasının amansız hastalık kan kanserine yakalanması ve ölümüyle bir anda allak bullak olur. Bu arada bölgedeki Kadınlar Enstitüsü'nün aktif üyesi olan Chris, yerel hastaneye fon sağlayacak bir girişim başlatır. Chris'in oldukça geleneksel görünen fikrine göre, her sayfasında farklı bir kadın fotoğrafı olan bir takvim basılacaktır. Kadınların reçel yaparken, örgü örerken ve çiçek baskı yaparken görüntüleneceği bu fotoğraflar için arkadaşlarının desteğini ister. Oldukça geleneksel görünen bu fikrin radikal bir açılımı da vardır: Kadınlar bu işleri yaparken çıplak olacaktır. Çok geçmeden bu haber ülke ve dünya medyasının manşetlerine taşınır. Hollywood'a düzenlenen tanıtım turnesi sırasında talk show programlarına konuk olurlar ve dergilerin fotoğraf çekimlerine katılırlar. Beklenmedik anda gelen bu aldatıcı ve geçici şöhret ortamında Chris ile Annie arasındaki dostluğun ciddi bir sınavdan geçmesi kaçınılmaz olacaktır.

Emekli CIA ajanı Frank Moses artık sakin bir emekli hayatı yaşıyordur. Fakat bir gün karşısına, kendisini tehdit eden ve yüksek teknoloji silahlarla donanmış bir suikastçı çıkar. Artık hayatı tehlikede olan Frank eski takım arkadaşlarını toplar.

Sarhoş bir playboy ailesinin hoşlanmadığı bir kadına aşık olunca büyük bir serveti kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.