En Çok Oscar Adaylığına Sahip 10 Oyuncu
Oscar Ödülü'ne en çok aday gösterilen başarılı oyuncular burada!
En prestijli film ödüllerinden biri olan Oscar Ödülü'ne aday gösterilmek, bir sanatçının kariyeri için unutulmaz bir başarı. Fakat bazı oyuncular bu büyük başarıyı gerçekleştirmenin yanında beklentilerin çok daha üzerine çıkıp farklı filmleriyle bu ödüle aday gösterildiler. Bu alanda açık ara bir farkla birinciliğini koruyan Meryl Streep, internette bir geyik konusu hâline bile geldi. Gelin en çok Oscar adaylığına sahip 10 oyuncuya birlikte bakalım!
1. Meryl Streep
3 Oscar Ödülü ve 21 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Kramer Kramer'e Karşı (1979), Sophie'nin Seçimi (1982), Demir Leydi (2011)
Mary Louise Streep, 1949 doğumlu Amerikalı oyuncu. Hem tiyatroda, hem televizyon yapımlarında hem de sinema başyapıtlarında rol alan Streep, 3 kez Oskar Ödülü'ne layık görüldü, 21 adaylıkla da Oscar’a en çok aday olan oyuncu olma ünvanını taşıyor. Ayrıca BAFTA, Altın Küre, Altın Palimye gibi ödülleri sayısız kez kazandı. Gelmiş geçmiş en yetenekli aktrislerden biri olarak görülmektedir. Meryl Streep, 22 Haziran 1949'da New Jersey, Amerika’da dünyaya geldi. Babası Harry Streep bir ilaç şirketi yöneticisi, annesi Mary Streep ise İsveç, İrlanda ve İngiliz soylarından gelen bir reklam yıldızıydı. Streep, babasının köklerinin de Hollanda’dan geldiğini, hatta ailesinin orijinal soyadı olan Messerschnitz'in Hollanda'da Streep'e çevrildiğini belirtmiştir. Oyuncu, New Jersey’de büyüdü. Vassar Koleji'nde drama okudu ve buradan mezun olduktan sonra Yale Üniversitesi'nin drama bölümünde güzel sanatlar alanında master yaptı. Rol aldığı ilk film, 1977 yapımı "Julia" oldu. Küçük ama önemli bir rol üstlenmişti. İkinci filmi 1978 yapımı Avcı (The Deer Hunter), Streep'e En İyi Yardımcı Oyuncu dalında ilk Akademi Ödülü adaylığını getirdi. Bu filmde usta aktör Robert de Niro'yla başrolleri paylaşmıştı. Bir sonraki yıl, Dustin Hoffman ile rol aldığı Kramer Kramer'e Karşı (Kramer vs. Kramer) filmiyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar'ını aldı. 1982'de ise Sophie'nin Seçimi (Sophie's Choice), oyuncuya En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazandırdı. Streep, beyazperdedeki hızlı yükselişinin yanında televizyon yapımlarıyla da parlıyordu. Mini dizi "Holocaust"taki rolüyle, 1978’de ilk Emmy Ödülü’nü aldı. 1980'lerde Streep, "The French Lieutenant’s Woman" (1981), "Silkwood" (1982), "Out of Africa" (1985), "Ironweed" (1987), "A Cry in the Dark" gibi birçok başarılı yapımda rol aldı. 1984 – 1990 yılları arasında oyuncu, favori sinema oyuncusu dalında 6 kez "People’s Choice Ödülü"nü kazandı. 1990’da ise dünyanın en çok tercih edilen oyuncusu seçildi. 1990 yılından sonra Streep, rol çeşitliliğine gitti. "Postcards from the Edge", "Death Becomes Her", "The House of the Spirits", "The Bridges of Madison County", "The River Wild", "She-Devil", "Marvin's Room", "Music of the Heart" gibi filmlerde çok çeşitli karakterleri canlandırdı. "Music of the Heart" filmi içinse keman çalmayı öğrendi. Oyunculuk dışında, Streep, "The Simpsons Movie" ve "King of the Hill" animasyonlarında ve bir Steven Spielberg – Stanley Kubrick filmi olan "A.I."da seslendirme yaptı. 2002 yılından sonra "Adaptation", "The Hours" gibi ses getiren filmlerde ve Al Pacino ile birlikte "Angels in America" adlı mini dizide rol aldı. Bu dizideki rolü, oyuncuya ikinci Emmy Ödülü’nü kazandırdı. "The Devil Wears Prada" ise, oyuncuya müzikal veya komedide en iyi kadın oyuncu dalında 2007 Altın Küre Ödülü’nü kazandırdı. 2009 yapımı Julie & Julia filminde rolüyle bir kez daha En İyi Kadın Oyuncu Oscarı'na aday oldu. 2012 Akademi Ödülleri'ndeyse Demir Leydi (The Iron Lady) filminde eski İngiltere başbakanı Margaret Thatcher performansıyla kariyerinde üçüncü kez Oscar ödülünü kucakladı. 2016'da Florence Foster Jenkins filminde opera şarkıcısı olmaya çalışan başrol karakterini başarıyla canlandıran sanatçı, 2017'de Spierlberg'ün The Post filmiyle bir kez daha Altın Küre ve Oscar adayı oldu. Streep, beyazperde ve televizyon dışında birçok Broadway yapımında da rol aldı. 1976’da "27 Wagons Full of Cotton" adlı yapımla başladığı Broadway kariyerine Anton Chekhov’un "The Cherry Orchard" oyunuyla, "Happy End" gibi müzikallerle devam etti. Tiyatroda gösterdiği başarı da oyuncuya birçok prestijli ödül ve adaylık kazandırdı ancak beyaz perdedeki hızlı yükselişi sonucu sahnelere ara veren Streep, 2001’de tiyatroya dönüş yaptı. Anton Chekhov’un "The Seagull" oyununda, Philip Seymour Hoffman, Natalie Portman ve Sophie’s Choice’daki rol arkadaşı Kevin Kline, oyuncuya sahnede eşlik etti. Eylül 2006’da ise, bir Bertolt Brecht ürünü olan "Mother Courage and Her Children"da yine Kevine Kline'la rol aldı. Oyun öyle büyük bir başarı yakaladı ki, seyirciler yağmur altında saatlerce kuyrukta bekliyordu. Streep 3.5 saatlik oyunda şarkı da söylüyordu. Streep, gelmiş geçmiş en yetenekli ve tercih edilen oyunculardan biri olduğunu aldığı ödüllerle de kanıtladı. Sinema, tiyatro ve televizyon dallarında aday olduğu 100'ün üstünde ödülün 50’ye yakınını kazandı. Bunlardan 3 tanesi Oscar Ödülü oldu ve oyuncu Oscar'a en çok aday olan sanatçı ünvanını 21 adaylıkla elinde bulunduruyor (en yakın rakibi Katherine Hepburn'ün 12 adaylığı var). Bunlardan 4 tanesi en iyi yardımcı kadın oyuncu, 17 tanesi ise en iyi kadın oyuncu dallarındadır. Aynı zamanda 31 adaylık ve 8 ödülle Altın Küre Ödülleri'ne en çok aday olan ve en çok kazanan oyuncudur. 1998 yılında Hollywood'un ünlüler kaldırımında (Walk of Fame) verilen yıldızla onurlandırıldı. 2001 yılında Norveç’teki Nobel Barış Ödülü’nün sunuculuğunu üstlendi. 2004 yılında Manhattan'da 27 Mayıs günü, 'Meryl Streep Günü' olarak kutlanmaya başladı. 2016'da Altın Küre'nin Onur Ödülü olan Cecil B. DeMille ödülüne layık görüldü. Streep, Avcı filmindeki rol arkadaşı John Cazale ile nişanlandı ancak Cazale, 1978 yılında kanserden yaşamını yitirdi. Aynı yıl Streep, aktör Don Gummer ile evlendi. 4 çocukları oldu: 1979 doğumlu Henry, 1983 doğumlu Mamie, 1986 doğumlu Grace ve 1991 doğumlu Louisa. Mamie Gummer da, tıpkı annesi gibi bir oyuncu olmaya karar verdi ve ilk oyunculuk deneyimini 2005 yılında bir Broadway oyununda yaşadı. Ayrıca Henry ve Grace Gummer'ın da oyunculuk geçmişleri bulunmaktadır.
2. Katharine Hepburn
4 Oscar Ödülü ve 12 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Morning Glory (1933), Guess Who's Coming To Dinner (1967), The Lion in Winter (1968), On Golden Pond (1981)
Katharine Hepburn (1907-2003) Amerikalı aktris. Sinema tarihinin en başarılı oyuncuları arasında kabul edilmektedir. İlk filmlerinde genellikle güçlü kadın rollerinde göründü. Kariyeri boyunca 12 kez aday gösterildiği Oscar'ı 4 kez kazanarak bir rekora imza attı. Adaylık rekoru ancak 1990'ların sonunda Meryl Streep tarafından kırılabildi. Üçüncü filmi Morning Glory ile ilk kez Oscar heykelini kucakladığında 26 yaşındaydı. Aktör Spencer Tracy'yle 27 yıl büyük aşk yaşadı. Birlikte dokuz film çevirdiler. 1999'da Amerikan Film Enstitüsü'nün "bütün zamanların en büyük kadın oyuncusu" ilan ettiği Katharine Hepburn, 29 Haziran 2003'te 96 yaşında yaşama veda etti.
3. Jack Nicholson
3 Oscar Ödülü ve 12 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Guguk Kuşu (1975), Sevgi Sözcükleri (1983), Benden Bu Kadar (1997)
John Joseph Nicholson, kısaca Jack Nicholson, Oscar ödüllü Amerikalı aktör. Canlandırdığı sorunlu ama karizmatik karakterlerle sinema tarihinin efsaneleri arasına girmiştir. Nicholson 1937'de Neptune City, New Jersey'de doğdu. Nicholson doğduğunda annesi June Frances Nicholson New York'ta dansçı olarak çalışmaktaydı. Evlilik dışı ilişki sonucu doğan Nicholson’ın biyolojik babası kesin olarak bilinmemektedir. Küçüklüğünde annesini ablası, büyükannesini ve büyükbabasını gerçek annesi ve babası sanıyordu. Ancak ablası sandığı kişinin aslında annesi olduğunu ancak 37 yaşındayken öğrenebildi. Hollywood’a ünlü animasyon sanatçıları William Hanna ve Joseph Barbera’nın yanında ofis yardımcısı olarak çalışarak girdi. Bu dönemde yeteneği farkedildikten sonra düşük bütçeli filmlerde 1958’den itibaren oynamaya başladı. Oyunculuk kariyerinde büyük bir çıkış yapamadığı için senaristliği denedi. Ancak 1967’de kült film Easy Rider’da aldığı başrolden sonra talihi döndü. En İyi Yardımcı Oyuncu dalında ilk Oscar adaylığını elde etti. 1970’de Five Easy Pieces ile yeniden Oscar adayı oldu. 1974’te Roman Polanski’nin Chinatown filminde rol aldı. 1975’te ise ilk Oscar ödülünü Guguk Kuşu’ndaki McMurphy rolüyle kazandı. Sinema tarihinin en iyi performanslarından birini sergileyen Nicholson artık Hollywood’un en önde gelen birkaç aktörü arasındaydı. 1977 yılında ise adı büyük bir skandala karıştı. Arkadaşı Roman Polanski’nin kendi evinde reşit olmayan bir kızla birlikte olmasının ardından Polanski tutuklandı, ancak mahkeme sonuçlanmadan önce Fransa’ya iltica etti. 1980’de Stanley Kubrick’in gerilim filmi The Shining’deki yazar Jack Torrance rolü kariyerinin zirve noktalarından biridir. 1983’te Terms of Endearment filmindeki rolü, ona En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar getirdi. 1989’da Tim Burton’ın Batman filminde, acımasız Joker karakterini yine müthiş bir performansla canlandırdı. 1992’de ise Birkaç İyi Adam filmindeki Albay Nathan Jessup rolüyle yine gündeme geldi. 1997’de obsesif kompülsif bozukluğa sahip yazar Melvin Udall’ı canlandırdığı Benden Bu Kadar filmindeki performansı, ona 3. ve son Oscar ödülünü getirdi. 2000’li yıllarla birlikte daha az projede gözükmeye başladı. Bunların en önemlileri Schmidt Hakkında (2002), Köstebek (2006) ve Şimdi ya da Asla (2007) filmleridir. 2010'da Nereden Biliyorsun? adlı romantik komedide rol aldı. Jack Nicholson aktif olarak oyunculuğa devam etmemektedir. Jack Nicholson’ın tek resmi evliliği, 1962-68 yıllarında Sandra Knight ile gerçekleşmiştir. Bu evlilikten 1963 doğumlu Jennifer adında bir kızı vardır. 1970’te Susan Anspach’tan doğan Caleb James Goddard’ın Nicholson’ın oğlu olduğu iddia edilse bu kesin değildir. 1970’li yılların başından itibaren Anjelica Huston ile 20 yıla yakın bir süre, aralıklarla beraber olmuştur. 1981’de Danimarkalı manken Winnie Hollman’dan Honey Hollmann adlı bir kızı olmuştur. 1989-94 arası birlikte olduğu Rebecca Broussard’dan 1990 doğumlu Lorraine ve 1992 doğumlu Raymond adlı 2 çocuğu daha olmuştur. Aday gösterildiği 12 Oskar ödülünün 3'ünü kazanmıştır. Erkeklerde 3 Oscar almış olan üç kişiden biridir (Walter Brennan ve Daniel Day-Lewis ile birlikte). Ayrıca 17 kez aday gösterildiği Altın Küre ödülünün 6'sını kazanmıştır. Ayrıca 1999’da Cecil B. DeMille adına verilen Onursal Altın Küre’nin de sahibi olmuştur. Bunun yanında 1994 yılında Amerika Film Enstitüsü’nden Ömür Boyu Başarı Ödülü’nü alarak, bu ödülü alan en genç oyuncu ünvanını kazanmıştır. Sıkı bir Los Angeles Lakers taraftarı olan Nicholson, 1970'ten beri Lakers'ın sezonluk bilet sahibidir. En ön sırada oturduğu için zaman zaman rakip oyuncularla ve hakemlerle yaşadığı diyaloglarla gündeme gelmektedir. Yakın arkadaşı Roman Polanski’nin eşi Sharon Tate’in 1969'da Manson Ailesi tarafından öldürülmesinin ardından yastığının altında bir çekiçle uyumaya başlamıştır.
4. Bette Davis
2 Oscar Ödülü ve 10 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Dangerous (1935), Jezebel (1938)
Bette Davis, iki kez Oscar Ödülü almış; ABD'li sinema, televizyon ve tiyatro aktris idi. Asıl adı Ruth Elizabeth Davis olup; Lowell, Massachusetts'de doğmuş; Fransa'nın Neuilly şehrinde ölmüştür. Çok ödüllü başarılı bir aktristtir. Broadway'de tiyatro oyunlarında oynadıktan sonra; 1930'da Hollywood'a taşınır ve Universal Studios ile çektiği ilk filmleri başarısız olur. 1932'de Warner Brothers'a geçen Davis, burada büyük başarılara imza atmış, 1935'de Dangerous'da oynadığı rol ile oskar kazanmıştır . 1937'de kontratından özgür olmak için açtığı dava oldukça ilgi çekmiş; kariyeri de bu dönemde yükselişe geçmiştir. 1938'de Jezebel'de oynadığı rol ile oskar kazanan Davis; 1940ların sonuna kadar Amerikan sinemasının en başarılı aktrislerinden biri olarak gösteriliyordu. Amerikan Film Institute tarafından verilen Lifetime Achievement Award (Ömürboyu başarı ödülü) kazanan ilk kadın olmuştur. Dört kez evlenen Davis, 1989'da kanser'den ölmüştür. 1935, 1938, 1939, 1940, 1941, 1942, 1944, 1950, 1952, 1962 yıllarında 10 kez oskara aday gösterilmiştir. Katherine Hepburn ve Meryl Streep ile beraber; 10'dan fazla oskara aday gösterilmiş 3 kadından biridir.
5. Laurence Olivier
1 Oscar Ödülü ve 10 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Hamlet (1948)
Laurence Kerr Olivier, Baron Olivier, Oscar, Altın Küre, BAFTA ve dört Emmy ödüllü İngiliz tiyatro ve sinema yönetmeni, oyuncusu ve yapımcısı. Birçok kişi tarafından Anglofon dünyada, 20. yüzyılın en büyük oyuncusu olarak kabul edilmektedir. Olivier'in kariyeri hem tiyatroda hem de sinemada oldukça üretken onlarca yıla yayılmıştır. İki alanda da Shakespeare'in Othello'sundan Vahşi Koşu'daki Nazi dişçisine ve Onikinci Gece'deki Sir Toby Belch'e kadar birçok farklı rol oynamıştır. Kilisede görevli bir babanın oğlu olan ve şöhreti Londra West End'deki profesyonel tiyatro sahnelerinde bulan Olivier, Shakespeare uzmanı olmayı kafasına koydu ve ozanın 20. yüzyılda başı çeken yorumcularından biri oldu. Daha sonraki yıllarda, Olivier ikinci karısı Vivien Leigh'ı terk etmenin suçluluğu altında ezilerek kendini işine adadı.[2] Olivier 120'den fazla tiyatro oyununda rol aldı. Bunlardan bazıları: Macbeth, Romeo ve Juliet, Hamlet, Othello ve Vanya Dayı. Yaklaşık 60 filmde rol aldı: William Wyler'ın Uğultulu Tepeler, Alfred Hitchcock'un Rebecca, Stanley Kubrick'in Spartaküs, Otto Preminger'in Bunny Lake is Missing, Richard Attenborough'nın Oh! What a Lovely War, Joseph L. Mankiewicz'in Sleuth, John Schlesinger'in Vahşi Koşu ve kendisinin Hamlet filmleri gibi. 1999'da, Amerikan Film Enstitüsü Olivier'i 100 Yıl 100 Yıldız - En İyi Erkek Yıldızlar listesinde 14. sıraya koydu.
6. Robert De Niro
2 Oscar Ödülü ve 9 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Baba 2 (1974), Kızgın Boğa (1980)
Robert De Niro, Oscar ödüllü Amerikalı aktör. Sinema tarihinin en büyük aktörlerinden biri olarak kabul edilen De Niro, özellikle Martin Scorsese filmlerindeki performansıyla akıllara kazınmış, birbirinden çok farklı karakterleri başarıyla canlandırmayı başarmıştır. De Niro 1943'te New York'da doğdu. Sanatçı bir ailenin çocuğu olan De Niro'nun aynı ismi taşıyan babası Robert De Niro Sr. (1922-1993) ressam ve heykeltraş, annesi Virginia Admiral ise (1915-2000) ressam ve şairdi. Bu büyük aktörün ilk önemli rolü, 1973 yapımı "Bang the Drum Slowly"dir. Ancak önemli çıkış yaptığı film olarak Martin Scorsese'nin yönettiği 1973 yapımlı "Mean Streets" filmdir. The Godfather filmleriyle de o bildiğimiz karizmatik, etkileyici Robert De Niro hafızalarımızla yerleşmiştir. 1976 yapımı Taksi Şoförü (Taxi Driver) filmi ve orada canlandırdığı Travis Bickle karakteri sayesinde sinema tarihinin en önemli karakterlerinden birine can veren De Niro, "Are You Talkin' To Me?" repliğiyle akıllara kazındı. Oscar'a aday gösterilen, ancak ödülü Peter Finch'e kaptıran usta aktör, 1979'da Meryl Streep, John Cazale ve Christopher Walken'lı kadrosuyla dikkat çeken The Deer Hunter filminde Rus kökenli Amerikalı bir Vietnam Savaşı gazisini canlandırdı. 1980 yapımı Kızgın Boğa (Raging Bull) ile ise kariyerinin zirvesine ulaştı. Özel hayatında sorunlu bir karakter olan boksör Jake LaMotta performansıyla adeta devleşen De Niro, En İyi Oyuncu dalında hem Oscar, hem de Altın Küre'nin sahibi oldu. 1984'te İtalyan yönetmen Sergio Leone'nin son filmi olan Bir Zamanlar Amerika'da (Once Upon a Time in America) filminde bir diğer muazzam performansa imza attı. 20. yy'ın başlarında New York'un Yahudi mahallelerinden çıkarak mafya devine dönüşen gangster Noodles rolüyle bir kez daha izleyenlerin gönlünde taht kurdu. 1990'da ise bir başka mafya filmi, Scorsese'nin Sıkı Dostlar (Goodfellas) filminde Jimmy Conway rolünde yine ustalığını konuşturdu. 1990'lı yılların sonundan itibaren daha fazla filmde oynamaya başlayan De Niro'nun üretkenliği hiç azalmadı. 1999 yapımı Anlat Bakalım ve 2002'de Anlatamadım mı? filmlerinde mafya babası Paul Vitti rolünü canlandırdı. 2012 yapımı Umut Işığım (Silver Linings Playbook) filminde ise Pat Solotano Sr. rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterildi. 1976'da evlendiği Diahnne Abbott ile evliliğinden aynı yıl doğan Raphael adlı bir oğlu olmuştur. Raphael De Niro, New York'ta emlakçılık yapmaktadır. Ayrıca Abbott'un bir önceki evliliğinden olan kızı Drena'yı da evlat edinmiştir. 1988'de Abbott'tan boşandıktan sonra manken Toukie Smith ile birlikte olan De Niro'nun 1995'te taşıyıcı anne yöntemiyle Julian Henry and Aaron Kendrick adlı ikiz erkek çocukları dünyaya geldi. 1997'de ise aktris Grace Hightower ile evlendi. Bu evlilikten de 1998'de Elliot ve 2012'de taşıyıcı anne yardımıyla Helen Grace adlı çocukları olmuştur. 6 defa Oscar'a aday gösterilen Robert De Niro, iki defa bu ödülü kazanmıştır. 8 kez aday gösterildiği Altın Küre ödüllerini ise bir kez evine götürmeyi başarmıştır. Ayrıca 2011 yılında Onursal Altın Küre'ye layık görülmüştür. Şu anda "Tribeca Yapım Şirketi" ve "Tribeca Film Festivali"nin sahibidir.
7. Spencer Tracy
2 Oscar Ödülü ve 9 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Captains Courageous (1937), Boys Town (1938)
Spencer "Bonaventure" Tracy; ABD'li sinema ve tiyatro oyuncusu. Sinema sektörünün en iyi aktörlerinden biri kabul edilen oyuncu, AFI'nın "100 yılın 100 starı" listesinde 9. sırada yer almıştır. En iyi aktör dalında 9 kez Oscar ödülüne aday gösterilen Tracy, iki kez ödülü kazanmıştır. Tracy 1930-1967 arasında 74 filmde rol almıştır. Hayatı ve Çalışmaları 1920'li Yıllar Aktör, Milwaukee Wisconsin'de John Edward Tracy'nin ikinci oğlu olarak doğdu. Babası İrlandalı Amerikan Katolik bir kamyon satıcısıydı. Annesi Caroline Brown ise önce Protestan iken Christian Science kilisesine bağlandı. Tracy, bir çok okul değiştirdikten sonra, okulu bırakarak 1917 yılında orduya katıldı. Sonrasında 1921 yılında Milwauke Sanat Okulu'nu bitirdi. Ripon Koleji'ne devam etti. Bu arada tiyatroda The Truth adlı ilk oyununu oynadı. 1922 yılında ilk Broadway oyunu olan Karel Čapek'in R.U.R. adlı oyununda bir robotu canlandırdı. Bunu diğer beş Broadway oyunu izledi. 1923 yılında aktris Louise Treadwell ile evlendi. John ve Louise adlarında iki çocuğu oldu. 1920'li yıllar boyunca Michigan, Kanada ve Ohio'da tiyatrolarda oynadı. 1920'li Yıllar Sonrası Tracy, 1930 yılında tutulan Broadway oyunu The Last Mile'da oynadı. Bu oyunda onu izleyen ve beğenen Fox Stüdyoları'ndan yönetmen John Ford oyuncuyu ilk filmi olan Up the River'da oynattı. Ailesiyle birlikte Hollywood'a taşınan Tracy, 1935 yılına kadar 25 filmde oynadı. 1935 yılında Metro Goldwyn Mayer Stüdyoları ile anlaşan Tracy, Captains Courageous (1937) ve Boys Town (1938) ile iki kez Oscar kazandı. San Francisco (1936), Father of the Bride (1950), Bad Day at Black Rock (1955), The Old Man and the Sea (1958), Inherit the Wind (1960), Judgment at Nuremberg (1961) ve Guess Who's Coming to Dinner (1967) adlı filmleriyle Oscar'a aday oldu. 1941 yılında ünlü aktris Katherine Hepburn ile ilişkisi başladı. Birlikte 9 film çevirdiler. Katolik Tracy karısından hiç boşanmadı ama ölene kadar Katherine Hepburn ile birlikte oldu. Aktör son filmi Guess Who's Coming to Dinner'ın bitmesinden 17 gün sonra kalp krizi geçirerek öldü. Hollywood'un gerçekçi aktörlerinden olan Spencer Tracy ölümünden yıllar sonra bile en iyi aktörler arasında gösterildi ve sanatı yeni oyunculara örnek oldu. 1988 yılından bu yana Los Angeles'taki Kaliforniya Üniversitesi başarı gösteren oyunculara Spencer Tracy Ödülü vermektedir. William Hurt, James Stewart, Michael Douglas, Denzel Washington, Tom Hanks, Anthony Hopkins, Jodie Foster, Harrison Ford, Anjelica Houston, Nicolas Cage, Kirk Douglas, Jack Lemmon ve Morgan Freeman bu ödülü almıştır.
8. Denzel Washington
2 Oscar Ödülü ve 9 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Zafer (1989), İlk Gün (2001)
Denzel Hayes Washington Jr, Amerikalı aktör. 1954'te rahip bir babanın ve güzellik uzmanı bir annenin ortanca çocuğu olarak New York'ta dünyaya geldi. Liseyi bitirdikten sonra Fordham Üniversitesi'nin Gazetecilik Bölümü'ne devam etti. İlk aktörlük deneyimlerini okul sıralarında rol aldığı öğrenci dramlarında edindi. Mezun olduktan sonra San Francisco'ya taşındı. Amerikan Tiyatro Konservatuarı'na kaydını yaptırdı. Fakat bir yıl sonra aktör olarak iş aramak amacıyla konservatuar öğrenimini yarıda bıraktı. Oyunculuk yeteneği sayesinde televizyon dizilerinde küçük roller kapmayı başardı. Kariyerine TV dizilerinde oynayarak devam eden Washington, NBC'nin ünlü TV dizisi St. Elsewhere'de Dr. Philip Chandler karakterini tam altı yıl boyunca canlandırdı. İlk sinema deneyimi olan 1981 yapımı Carbon Copy adlı komedi filminde başrolü George Segal ile paylaştı ve ününü artırdı. 1989 yılında Glory kaçak köle Tripp'i canlandırdı ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar kazandı. 1990'larda Hollywood'un elit aktörleri arasına adını yazdırdı. Julia Roberts'ın da yer aldığı Pelikan Dosyası (1993), Tom Hanks'e Oscar kazandıran Philadelphia (1993), gerilim filmi Crimson Tide (1995), Whitney Houston ile birlikte oynadığı romantik komedi The Peacher's Wife (1996) Courage Under Fire (1996), ünlü basketbolcu Ray Allen ile birlikte rol aldığı He Got Game gibi önemli filmlerde oynadı. 2001'de Training Day filmiyle bu kez En İyi Erkek Oyuncu dalında 2. Oscar ödülünü kazandı. İlk yönetmenlik denemesinde 2002'de Antwone Fisher filmini çekti. 2004'te Mançuryalı Aday, 2006'da Inside Man, 2007'de American Gangster filmlerinde yer aldı. 2016'da Muhteşem Yedili'nin yeniden çevriminde yine başroldeydi. 2016'da yönetip aynı zamanda Viola Davis ile birlikte başrolde oynadığı Fences filmindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu (Dram) dalında Altın Küre ve Oscar'a aday gösterildi. 2017 yapımı Roman J. Israel, Esq. ile bir kez daha Altın Küre adayı oldu. 1983'te Pauletta Pearson ile evlenen Washington'ın 4 çocuğu bulunmaktadır. 1984 doğumlu en büyük çocuğu John David Washington Amerikan futbolcusu olmuş, aktif sporculuk kariyerinin ardından oyunculuğa ağırlık vermiştir. 1986 doğumlu ikinci çocuğu Katia Washington Fences filminin yapımcılarından bir tanesidir. 1991 doğumlu ikiz çocuklarından Olivia Washington oyunculuğa adım atmıştır. Malcolm Washington ise yönetmenlik eğitimi almıştır.
9. Paul Newman
1 Oscar Ödülü ve 9 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Paranın Rengi (1986)
Paul Leonard Newman (1925-2008) Amerikalı sinema oyuncusu. Akademi ödülü, Altın Küre ödülü, Cannes'da Altın Palmiye ve Emmy ödülü kazanmış sanatçı, kendi kurduğu 'Newman's Own' adlı gıda şirketinin 200 milyon doları aşan gelirlerini binlerce hayır kuruluşlarına bağışlamış, siyasi konularda da son derece aktif bir şekilde fikrini belirtmiş, sinema tarihinin en iyi aktörlerinden bir tanesidir. 26 Ocak 1925'te Cleveland, Ohio'da doğdu. Slovak kökenli Theresa Garth ve Yahudi Arthur Sigmund Newman çiftinin çocuğuydu. Arthur Jr. adlı bir de ağabeyi bulunuyordu. Çocuk yaşlarda oyunculuğa heves gösterdi ve çeşitli tiyatro oyunlarında oynadı. II. Dünya Savaşı sırasında ABD donanmasında görev yaptı. Askerlik öncesi Ohio Üniversitesi'ne devam etti, savaş sonrasında ise Yale Üniversitesi'nde oyunculuk dersleri aldı. New York'ta, Broadway'de sahneye çıktı. 1954'te ilk sinema filmi olan The Silver Chalice'te oynadı. 1958 yapımı Cat on a Hot Tin Roof filminde başrolü Elizabeth Taylor'la paylaştı ve Cannes Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu seçildi. Aynı zamanda ilk Oscar adaylığını kazandı. 1960'lar boyunca Hollywood'un en popüler aktörleri arasında bulunan Newman, The Hustler (1961) ve Hud (1963) filmleriyle iki Oscar adaylığı daha kazandı. 1967 yapımı Cool Hand Luke filmiyle ününe ün kattı. 1968 yapımı Rachel, Rachel ile ilk yönetmenlik deneyimini yaşadı ve En İyi Yönetmen dalında Altın Küre kazandı. 1969 yapımı Winning filmindeki rolünün ardından motor sporlarına da merak sardı. Çeşitli yarışlarda galibiyetler de elde etti. Bu dönemde tüm dünyada geniş bir hayran kitlesi edindi. 1970'ler ve 80'lerde filmlerde oynayıp zaman zaman kamera arkasına geçmeye devam etti. 1986 yapımı Martin Scorsese filmi The Color of Money'deki Eddie Felson rolüyle kariyerinin ilk Oscar ödülünü En İyi Erkek Oyuncu dalında kazandı. 1990'da Joanne Woodward'la birlikte oynadığı Bay ve Bayan Bridges filminin ardından sinemadan biraz uzak kaldı. 1994'te Nobody's Fool filmiyle beyazperdeye döndü ve bir Oscar adaylığı daha kazandı. Kariyerinin son Oscar adaylığını ise 2002 yapımı Azap Yolu filmiyle, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında elde etti. Paul Newman, 26 Eylül 2008'de Westport, Connecticut'ta hayatını kaybetti. İlk evliliğini 1949'da Jackie Witte ile yapan Newman'ın Scott (1950-1978), Stephanie (d. 1951) ve Susan (d. 1953) adlı 3 çocuğu oldu. 1958'de eşinden ayrılıp aktris Joanne Woodward'la evlenen Newman'ın Elinor "Nell" Teresa (d. 1959), Melissa "Lissy" Stewart (d. 1961) ve Claire "Clea" Olivia (d. 1965) 3 çocuğu daha oldu. Woodward'la ölümüne dek evli kaldı.
10. Al Pacino
1 Oscar Ödülü ve 9 Adaylık
Oscar Ödülü Kazandıran Filmleri: Kadın Kokusu (1992)
Alfredo James, bilinen adıyla Al Pacino, 1940 doğumlu ABD'li oyuncu. Hollywood'un gelmiş geçmiş en değerli aktörlerinden biri olarak görülen Pacino, Baba serisindeki Michael Corleone, Scarface'teki Tony Montana, Kadın Kokusu'ndaki Albay Frank Slade gibi unutulmayan karakterleri başarıyla canlandırdı. Al Pacino, 25 Nisan 1940'ta New York, Doğu Harlem'de dünyaya geldi. Oyunculuk dersleri alan Pacino, zaman zaman çıktığı gösterilerde oyunculuğunu geliştirdi. 1966 yılında Actors Studio'da eğitim için hak kazandı. Daha sonra James Earl Jones ile çalıştığı The Place Creep'de rol aldı. 1967-68 tiyatro sezonunda zalim bir sokak serserisini oynadığı The Indian Wants the Bronx ile Obie Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Al Pacino'nun Broadway'de sahneye çıktığı ilk oyun Does the Tiger Wear a Necktie?'dır. Her ne kadar oyun kırk gösterimden sonra kaldırıldı ise de Pacino, topluma uyum sağlayamayan bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı rolüyle Tony Ödülü'nün sahibi oldu. Al Pacino'nun kariyerindeki ilk filmi, 1969 yılında çevirdiği Me, Natalie' dir. Buradaki başarısıyla, yapımcılığını Paramount'un üstlendiği, Francis Ford Coppola'nın The Godfather (Baba) filminde Michael Corleone rolünü oynamaya hak kazanacaktır. Bu filmdeki performansı ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ına aday gösterildi. Daha sonra Broadway oyunlarına döndü ve başrolünü oynadığı The Basic Training of Pavlo Hummel ile ikinci kez Tony ödülünün sahibi oldu. Pacino 1974'te ikincisi çevrilen Baba serisinde yine Michael Corleone rolüyle bu kez En İyi Erkek Oyuncu Oscarı'na aday gösterildi. 1975'te Dog Day Afternoon filminde bir banka soyguncusu rolünde bir Oscar adaylığı daha elde etti. Pacino'nun daha sonra rol aldığı filmleri, homoseksüel bir seri katilin peşinde olan bir polis memurunu canlandırdığı Cruising, ve Author Author adlı komedi iş yapmadı. 1983 yılında Brian De Palma'nın yönettigi, şiddeti bol Scarface (Yaralı Yüz) ise ilk gösterildiğinde sinemanın kült filmleri arasındaki yerini aldı. Sinema tarihinin en unutulmaz karakterlerinden olan Küba göçmeni Tony Montana performansıyla Pacino bir Altın Küre adaylığı elde etti. Fakat başarının arkasından tekrar başarısızlık geldi ve Pacino tarihsel epik Revolution (Devrim)'dan sonra gözlerden uzaklaştı. Bu arada The Local Stigmatic filmiyle yönetmenliği denedi. Bu filmi piyasaya sürmeme kararı almıştır. Al Pacino'nun dönüşü, 1989'da çekilen Sea of Love (Aşk Denizi) filmi ile oldu. Film büyük sükse yaptı. Pacino yeniden bir stardı! 1990'da gösterişli bir gangsteri oynadığı Dick Tracy ile altıncı kez Oscar'a aday olan Pacino, aynı yıl çevrilen, üçlemenin üçüncü ayağı "The Godfather Part III" (Baba 3)'de yer aldı Ertesi yıl çevirdiği romantik komedi Frankie and Johnny ve ardından gelen Glengarry Glen Ross, sevilen filmleriydi. Uzun süren sessizliğin ardından Scent of a Woman (Kadın Kokusu)'ndaki oyunculuğu ile nihayet Oscar ödülüne kavuşmayı başardı. Yıldız aktör, yaptığı konuşmaya "Kaybetme serimi sonlandırdınız" sözleri ile başlamıştı. 1993'te Brian De Palma ile tekrar çalıştığı Carlito'nun Yolu (Carlito's Way) ve 1995'te Michael Mann'in yazıp yönettigi, ve Robert De Niro'nun canlandırdığı bir hırsızın peşindeki polisi oynadığı Büyük Hesaplaşma (Heat) ile kariyerine devam eden Pacino, 1996'da politik bir dram olan City Hall'da rol aldı. Fakat o sene dikkatleri daha çok yazıp yönettiği ve rol aldığı Looking for Richard ile çekti. 1997 senesinde genç Hollywood starları ile çevirdiği filmler gündemdeydi. Önce Johnny Depp ile Donnie Brasco ve sonra Keanu Reeves ile The Devil's Advocate (Şeytanın Avukatı)... Al Pacino, 1999 yapımı The Insider (Köstebek) ile sinemaseverlerin karşısında. Başrolü Russell Crowe ile paylaşan Pacino, sigara şirketlerinin halktan gizlediği sırların anlatıldığı ve yayın aşamasında kıyametin koptuğu "60 Dakika" adlı programın yapımcısı Lowell Bergman'ı canlandırdı. 2000 yılında yönetmenliğini Oliver Stone'un üstlendiği ve başrollerinde Cameron Diaz, James Woods ve Dennis Quaid gibi deneyimli oyuncuların yer aldığı Any Given Sunday (Kazanma Hırsı) adlı filmde oynayan aktör, Tony D'Amato adında Amerikan futbolu aşığı bir koçu canlandırdı. 2002 yılında cover Andrew Niccol'ün yönettiği, Rachel Roberts'in S1M0NE karakterini canlandırdığı S1M0NE adlı eserde Al Pacino Hollywood yıldızlarının kaprislerine karşı tesadüfen eline geçen bir fırsatla tepki göstermeyi amaçlayan bir yönetmen olan Viktor Taransky'yi canlandırdı. 2003 yılında genç yıldızlardan olan Colin Farrell ile Çaylak isimli filmde oynadı. 2003 yılında rol aldığı Angels in America adlı mini dizi 12 dalda emmy ödülü aldı, Al Pacino da bu dizi ile ilk emmy ödülünü almış oldu. Aynı yıl Venedik Taciri ismli filminde yahudi tefeci Shylokcu oynadı. 2005 yılında Kirli Para adlı pek beğenilmeyen filimde rol aldı. 2007 yılında ise Jon Avnet'in yönetmenliğini yaptığı 88 Minutes isimli filmde başrolü oynadı. Bu filmde geçmişte kendisinin tespitleri sonucu yakalanan ve idama mahkûm edilen bir cinayet zanlısının suçunu kaldırmak isteyenler tarafından tehdit edilen bir cinayet psikiyatristi ve üniversite hocasını canlandırdı. Diğer taraftan en son 1995 yılında Michael Mann tarfından yönetilen "Heat" filminde usta oyuncu Robert De Niro ile bir araya gelen Al Pacino, 2008'de Jon Avnet'in yönetmenliğini üstlendiği Orijinal Cinayetler (Righteous Kill) filminde yeniden başrolü paylaştı. Türkiye'de 3 Mayıs 2013'te gösterime giren Eski Dostlar (Stand Up Guys) filminde kendi gibi usta oyuncular Christopher Walken ve Alan Arkin'le bir araya geldi. Oscar Ödülü Al Pacino 1992 yılında Scent of a Woman filminde sergilediği performansla En İyi Drama Erkek Oyuncu Oscarını kazandı. Bu ödül, Pacino'nun görkemli kariyerinin tek Akademi ödülüdür. Toplamda 8 kez OScar adayı olmuştur. Ayrıca 15 kez aday olduğu Altın Küre Ödülü'nü de 4 kez kazanmayı başarmıştır. Özel Hayatı Hiç evlenmeyen Al Pacino'nun oyuncu eğitmeni Jan Tarrant ile birlikteliğinden Julie Marie (d. 1989) adlı bir kızı, aktris Beverly D'Angelo ile birlikteliğinden Olivia Rose ve Anton James (d. 2001) adında ikiz çocukları bulunmaktadır. Geçmiş yıllarda Diane Keaton başta olmak üzere birçok oyuncuyla ilişkileri olmuştur.