- Anasayfa
- Karakterler
- Johnny
Johnny
Canlandıranlar
Pablo Tell Schreiber (26 Nisan 1978 doğumlu) dramatik sahne çalışmaları ve The Wire'da Nick Sobotka, Law & Order: Special Victims Unit, TV'de Mad Sweeney'de William Lewis rolüyle tanınan Kanadalı-Amerikalı bir aktör.
American Gods uyarlaması ve Orange Is the New Black'deki George "Pornstache" Mendez rolüyle Drama Dizisinde En İyi Konuk Oyuncu dalında Primetime Emmy adaylığı kazandı.
Awake and Sing!'deki performansıyla Tony Ödülü'ne aday gösterildi!
Ayrıca Brett Easton Ellis'in American Psycho'sunun sesli kitap versiyonunu da anlattı ve Den of Thieves'in başrollerinden biriydi. Nisan 2019'da, yaklaşan Halo canlı aksiyon dizisinde Master Chief olarak rol aldı.
Rendan Fletcher (15 Aralık 1981 doğumlu), Kanadalı actor.Fletcher Comox Valley, British Columbia'da doğdu ve ortaokul Lake Trail de Courtenay gitti, İngiliz Columbia.His ilk oyunculuk 1996 yılında CBC televizyon filmi Little oldu Suçlular, onu Leo Ödülü kazandırdı. Onun filmleri Tideland, Freddy vs Jason, Ginger oturana Geri, Ginger snaps 2 içermektedir: Unleashed, Anatomy of a Hate Crime, Five Senses, Air Bud, Onsekiz, Paper Moon Affair ve Hukuk Kutuları ile. Ayrıca Adventures Shirley Holmes birinde, Stirling Patterson (kullanıcı adı: Stink) oynadı Eric Anderson gibi Caitlin's Way belirdi ve Max gibi Supernatural bölümde "Nightmare" ve o sezon belirdi 8 bölüm 'Adaletsizlik' Smallville of Parazit olarak ( çizgi roman).
Gabriel Macht Amerikalı bir aktördür. Bronx, New York'ta bir müze küratörü ve arşivcisi olan annesi Suzanne ve aktör babası Stephen Macht'ın çocukları olarak dünyaya geldi. Gabriel'in üç kardeşi var ve gençken ailesiyle birlikte Kaliforniya'ya taşındılar. Gabriel ekranda ilk başarısını 8 yaşındayken elde etti. 1980 yapımı “Why Would I Lie?” filmindeki performansıyla En İyi Genç Sinema Oyuncusu Ödülü'ne aday gösterildi. Çocukken kısa bir süre bu işten çekildi ve yeteneklerini daha da geliştiren uygun rollerle bir yetişkin olarak geri döndü. Macht en çok ABD dizisi "Suits"teki (2011) Harvey Spectre rolüyle tanınır.
Patrick George "Paddy" Considine, İngiliz aktör. Aynı zamanda yönetmenlik ve müzisyenlik yapmıştır. America, Dead Man's Shoes, The Cry of the Owl, Le Donk & Scor-zay-zee, The Suspicions of Mr Whicher, Hot Fuzz, ve The World's End gibi filmlerde yer almıştır.
Sir Daniel Michael Blake Day-Lewis, Oscar, Altın Küre ve BAFTA ödüllü İngiliz oyuncu. Sol Ayağım ve Kan Dökülecek filmlerindeki performansı ile En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar almıştır. 2013 yılında "Lincoln" adlı filmdeki rolüyle üçüncü kez "En İyi Erkek Oyuncu" dalında Oscar alarak bu kategoride bir ilki başarmıştır. Sadece kendi döneminin değil, tüm sinema tarihinin en başarılı oyuncularından biri olarak kabul edilmektedir. Daniel Day-Lewis, 29 Nisan 1957'de Kensington, Londra'da doğdu. Sanatçı bir aileden geliyordu. İrlanda doğumlu babası Cecil Day-Lewis (1904-1972), İngiltere hükümetince devlet törenleri için şiir yazması için atanan bir şairdi. İkinci evliliğini yaptığı aktris Jill Balcon'dan (1925-2009) dünyaya gelen Daniel Day-Lewis'in dedesi Sir Michael Balcon da İngiliz sinemasının en önemli isimlerinden biriydi ve ünlü yapım şirketi Ealing Studios'un başındaydı. Büyük ablası Tamasin Day-Lewis ise belgesel filmi yapımcısıydı. Daniel 2 yaşındayken, Day-Lewis ailesi Londra'dan, Greenwich'teki Croom's Hill'e taşındı. Çocukluk yılları bu kentte geçen Daniel, 15 yaşındayken babasını kaybetti. O doğduğunda 53 yaşında olan babası, Daniel'le sağlık sorunları yüzünden pek ilgilenememişti. Daha sonraları Daniel, babasıyla daha yakın bir ilişki kuramadığı için pişman olacaktı. Greenwich’teki çocukluk yıllarında arkadaşlarına gösterişli biri olduğunu düşündüğü için kabadayılık yapan Day-Lewis'in, bölgenin farklı aksanını ve özelliklerini benimsemesi uzun sürmedi. Daniel Day-Lewis daha sonraları bu dönemle ilgili olarak, kural, kanun tanımayan bir çocuk olduğunu, marketlerden eşya çaldığını söyleyecekti. 1968'te Day-Lewis ailesi, zapt etmekte güçlük çektikleri oğullarını, Kent şehrindeki Sevenoaks Yatılı Okulu'na gönderdiler. Okulundan nefret eden Daniel, o dönemde daha sonraları tutkusu haline gelicek 2 konuyla ilgilenmeye başladı: Ağaç işçiliği ve oyunculuk. "Cry, The Beloved Country" adlı oyunda canlandırdığı ufak rol için yüzünü siyaha boyaması gerekmişti. Dolayısıyla onun beyaz perdede göründüğü ilk rolü Cry, The Beloved Country değil, John Schlesinger'ın yönetmenliğini yaptığı Sunday Bloody Sunday (1971) oldu. Böylelikle, Daniel henüz 14 yaşındayken, ilk sinema deneyimini yaşadı. Oyunculuk yapmanın cennette olmak gibi bir his olduğunu söylüyordu. 2 yıl sonra hep okumak istediği Petersfield'daki Bedales School'a yazıldı. 1975'te mezun olduktan sonra ele avuca sığmaz karakteri değişen ve daha ciddi davranmaya başlayan Day-Lewis, profesyonel olarak National Youth Theatre'da çalışmaya başladı. Sahnede oldukça başarılı olmasına rağmen, perde arkasını rahatsız edici bulduğu için, doğramacı olmaya karar verdi. Ancak 5 yıllık çıraklık dönemi için yaptığı müracaat kabul edilmeyince Bristol Old Vic Theatre School'a kaydoldu. Eğitimine devam ettiği 3 yıl süresince de okulun tiyatrosunda oynuyordu. Day-Lewis, daha sonraları In The Name Of The Father'da başrolü paylaşacağı Pete Postlethwaite'in de yedek oyuncusuydu. 11 yıl aradan sonra ilk defa kamera karşısına geçtiği film, 1982 yapımı Gandhi oldu. Ancak filmografisinde ufak tefek rollerden sıyrıldığı ilk film, 1984 yapımı The Bounty oldu. Benim Güzel Çamaşırhanem (My Beautiful Laundrette) ve "A Room with a View" (1985) filmlerinde gösterdiği performanslarla, New Yorklu film eleştirmenleri, "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" Oscarı'nı Daniel Day Lewis'in hak ettiği yorumunda bulundular. 1987'de yönetmen Phillip Kaufman tarafından Milan Kundera'nın aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'nde (The Unbearable Lightness of Being) Juliette Binoche ve Lena Olin'le başrolleri paylaştı. 1989'da yönetmenliğini Jim Sheridan'ın yaptığı ve sadece sol ayağını kullanarak dünyayla iletişim kurabilen Christy Brown'ı canlandırdığı My Left Food, Daniel Day Lewis'e En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar ve BAFTA kazandırdı. Bu zor rolün üstesinden başarıyla gelen aktör, artık Hollywood'da daha çok rol bulmaya başladı. 1992 yapımı Son Mohikan (The Last of the Mohicans), kendisinin en bilinen rollerinden biri oldu. Masumiyet Yaşı (The Age of Innocence) ve In the Name of the Father filmlerindeki birbirinden başarılı oyunculuğuyla dünyanın en iyi aktörlerinden biri haline geldi. Ona sık sık İngiltere'nin Robert De Niro'su deniyordu, ancak konuyla ilgili olarak bir röportajında, De Niro'nun onun şampiyonu olduğunu belirtmiştir. Day-Lewis, 1997'de The Boxer filminin çekimleri bittikten sonra eski tutkusu olan ağaç işlemeciliği yapmak için İtalya'nın Floransa kentine taşındı. Artık oyunculuk yapmayı pek istemediğini açıklayan aktör, ayakkabı tamirciliğiyle ilgileniyordu. Uzun yıllar süren sessizliğini Martin Scorsese için bozdu. 2002'de, çekimlerinin İtalya'da gerçekleşmesi koşuluyla, Scorsese onu yeni filminde başrolü oynaması ikna etti. Gangs of New York filminde canlandırdığı Bill 'The Butcher' Cutting rolü, birçok dergi tarafından tüm zamanların en iyi performanslarından biri olarak nitelendirildi. Film 10 dalda oskara aday olarak gösterildi ve Day-Lewis, En İyi Erkek Oyuncu dalında BAFTA aldı. Daniel Day Lewis, 2008'de There Will Be Blood filmindeki Daniel Plainview rolüyle En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar aldı. 2013'te Lincoln filmindeki Abraham Lincoln rolüyle bir kez daha En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar aldı ve bu kategoride 3 kez ödül kazanan ilk aktör olmayı başardı. 1993'te İrlanda vatandaşlığı da alan Day-Lewis, 1997'den itibaren bu ülkede yaşamaya başladı. 2014 yılında şovalyelik unvanına layık görüldükten sonra Sir olarak anılmaya başlandı. 2017'nin Haziran ayında yaptığı açıklamayla, Paul Thomas Anderson'ın yönettiği Phantom Thread'in son filmi olacağını, tekrar oyunculuk yapmayacağını açıkladı. Phantom Thread'de ünlü terzi Reynolds Woodcock'u canlandıran sanatçı, bu performansıyla da büyük başarıya imza atarak En İyi Erkek Oyuncu (Dram) dalında Altın Küre'ye aday gösterildi. En İyi Erkek Oyuncu dalında BAFTA adayı oldu. 1989'dan 1995'e dek Fransız aktris Isabelle Adjani ile birliktelik yaşayan sanatçının oğlu Gabriel-Kane Day-Lewis, ilişkilerinin bitiminden kısa bir süre sonra doğdu. 1996'da Amerikalı oyun yazarı Arthur Miller'ın kızı oyuncu-yönetmen Rebecca Miller ile evlenen Day-Lewis'in Ronan Cal Day-Lewis (d. 1998) ve Cashel Blake Day-Lewis (d. 2002) adlarında 2 oğlu daha dünyaya geldi. Daniel Day-Lewis, özel hayatı ve ailesiyle ilgili konularda son derece dikkatli bir tutuma sahip olmasıyla da bilinmektedir.
Alfredo James, bilinen adıyla Al Pacino, 1940 doğumlu ABD'li oyuncu. Hollywood'un gelmiş geçmiş en değerli aktörlerinden biri olarak görülen Pacino, Baba serisindeki Michael Corleone, Scarface'teki Tony Montana, Kadın Kokusu'ndaki Albay Frank Slade gibi unutulmayan karakterleri başarıyla canlandırdı. Al Pacino, 25 Nisan 1940'ta New York, Doğu Harlem'de dünyaya geldi. Oyunculuk dersleri alan Pacino, zaman zaman çıktığı gösterilerde oyunculuğunu geliştirdi. 1966 yılında Actors Studio'da eğitim için hak kazandı. Daha sonra James Earl Jones ile çalıştığı The Place Creep'de rol aldı. 1967-68 tiyatro sezonunda zalim bir sokak serserisini oynadığı The Indian Wants the Bronx ile Obie Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Al Pacino'nun Broadway'de sahneye çıktığı ilk oyun Does the Tiger Wear a Necktie?'dır. Her ne kadar oyun kırk gösterimden sonra kaldırıldı ise de Pacino, topluma uyum sağlayamayan bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı rolüyle Tony Ödülü'nün sahibi oldu. Al Pacino'nun kariyerindeki ilk filmi, 1969 yılında çevirdiği Me, Natalie' dir. Buradaki başarısıyla, yapımcılığını Paramount'un üstlendiği, Francis Ford Coppola'nın The Godfather (Baba) filminde Michael Corleone rolünü oynamaya hak kazanacaktır. Bu filmdeki performansı ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ına aday gösterildi. Daha sonra Broadway oyunlarına döndü ve başrolünü oynadığı The Basic Training of Pavlo Hummel ile ikinci kez Tony ödülünün sahibi oldu. Pacino 1974'te ikincisi çevrilen Baba serisinde yine Michael Corleone rolüyle bu kez En İyi Erkek Oyuncu Oscarı'na aday gösterildi. 1975'te Dog Day Afternoon filminde bir banka soyguncusu rolünde bir Oscar adaylığı daha elde etti. Pacino'nun daha sonra rol aldığı filmleri, homoseksüel bir seri katilin peşinde olan bir polis memurunu canlandırdığı Cruising, ve Author Author adlı komedi iş yapmadı. 1983 yılında Brian De Palma'nın yönettigi, şiddeti bol Scarface (Yaralı Yüz) ise ilk gösterildiğinde sinemanın kült filmleri arasındaki yerini aldı. Sinema tarihinin en unutulmaz karakterlerinden olan Küba göçmeni Tony Montana performansıyla Pacino bir Altın Küre adaylığı elde etti. Fakat başarının arkasından tekrar başarısızlık geldi ve Pacino tarihsel epik Revolution (Devrim)'dan sonra gözlerden uzaklaştı. Bu arada The Local Stigmatic filmiyle yönetmenliği denedi. Bu filmi piyasaya sürmeme kararı almıştır. Al Pacino'nun dönüşü, 1989'da çekilen Sea of Love (Aşk Denizi) filmi ile oldu. Film büyük sükse yaptı. Pacino yeniden bir stardı! 1990'da gösterişli bir gangsteri oynadığı Dick Tracy ile altıncı kez Oscar'a aday olan Pacino, aynı yıl çevrilen, üçlemenin üçüncü ayağı "The Godfather Part III" (Baba 3)'de yer aldı Ertesi yıl çevirdiği romantik komedi Frankie and Johnny ve ardından gelen Glengarry Glen Ross, sevilen filmleriydi. Uzun süren sessizliğin ardından Scent of a Woman (Kadın Kokusu)'ndaki oyunculuğu ile nihayet Oscar ödülüne kavuşmayı başardı. Yıldız aktör, yaptığı konuşmaya "Kaybetme serimi sonlandırdınız" sözleri ile başlamıştı. 1993'te Brian De Palma ile tekrar çalıştığı Carlito'nun Yolu (Carlito's Way) ve 1995'te Michael Mann'in yazıp yönettigi, ve Robert De Niro'nun canlandırdığı bir hırsızın peşindeki polisi oynadığı Büyük Hesaplaşma (Heat) ile kariyerine devam eden Pacino, 1996'da politik bir dram olan City Hall'da rol aldı. Fakat o sene dikkatleri daha çok yazıp yönettiği ve rol aldığı Looking for Richard ile çekti. 1997 senesinde genç Hollywood starları ile çevirdiği filmler gündemdeydi. Önce Johnny Depp ile Donnie Brasco ve sonra Keanu Reeves ile The Devil's Advocate (Şeytanın Avukatı)... Al Pacino, 1999 yapımı The Insider (Köstebek) ile sinemaseverlerin karşısında. Başrolü Russell Crowe ile paylaşan Pacino, sigara şirketlerinin halktan gizlediği sırların anlatıldığı ve yayın aşamasında kıyametin koptuğu "60 Dakika" adlı programın yapımcısı Lowell Bergman'ı canlandırdı. 2000 yılında yönetmenliğini Oliver Stone'un üstlendiği ve başrollerinde Cameron Diaz, James Woods ve Dennis Quaid gibi deneyimli oyuncuların yer aldığı Any Given Sunday (Kazanma Hırsı) adlı filmde oynayan aktör, Tony D'Amato adında Amerikan futbolu aşığı bir koçu canlandırdı. 2002 yılında cover Andrew Niccol'ün yönettiği, Rachel Roberts'in S1M0NE karakterini canlandırdığı S1M0NE adlı eserde Al Pacino Hollywood yıldızlarının kaprislerine karşı tesadüfen eline geçen bir fırsatla tepki göstermeyi amaçlayan bir yönetmen olan Viktor Taransky'yi canlandırdı. 2003 yılında genç yıldızlardan olan Colin Farrell ile Çaylak isimli filmde oynadı. 2003 yılında rol aldığı Angels in America adlı mini dizi 12 dalda emmy ödülü aldı, Al Pacino da bu dizi ile ilk emmy ödülünü almış oldu. Aynı yıl Venedik Taciri ismli filminde yahudi tefeci Shylokcu oynadı. 2005 yılında Kirli Para adlı pek beğenilmeyen filimde rol aldı. 2007 yılında ise Jon Avnet'in yönetmenliğini yaptığı 88 Minutes isimli filmde başrolü oynadı. Bu filmde geçmişte kendisinin tespitleri sonucu yakalanan ve idama mahkûm edilen bir cinayet zanlısının suçunu kaldırmak isteyenler tarafından tehdit edilen bir cinayet psikiyatristi ve üniversite hocasını canlandırdı. Diğer taraftan en son 1995 yılında Michael Mann tarfından yönetilen "Heat" filminde usta oyuncu Robert De Niro ile bir araya gelen Al Pacino, 2008'de Jon Avnet'in yönetmenliğini üstlendiği Orijinal Cinayetler (Righteous Kill) filminde yeniden başrolü paylaştı. Türkiye'de 3 Mayıs 2013'te gösterime giren Eski Dostlar (Stand Up Guys) filminde kendi gibi usta oyuncular Christopher Walken ve Alan Arkin'le bir araya geldi. Oscar Ödülü Al Pacino 1992 yılında Scent of a Woman filminde sergilediği performansla En İyi Drama Erkek Oyuncu Oscarını kazandı. Bu ödül, Pacino'nun görkemli kariyerinin tek Akademi ödülüdür. Toplamda 8 kez OScar adayı olmuştur. Ayrıca 15 kez aday olduğu Altın Küre Ödülü'nü de 4 kez kazanmayı başarmıştır. Özel Hayatı Hiç evlenmeyen Al Pacino'nun oyuncu eğitmeni Jan Tarrant ile birlikteliğinden Julie Marie (d. 1989) adlı bir kızı, aktris Beverly D'Angelo ile birlikteliğinden Olivia Rose ve Anton James (d. 2001) adında ikiz çocukları bulunmaktadır. Geçmiş yıllarda Diane Keaton başta olmak üzere birçok oyuncuyla ilişkileri olmuştur. Al Pacino'nun en iyi filmleri listesine buradan ulaşabilirsiniz.
David Thewlis, İngiliz aktör. Harry Potter film serisindeki Remus Lupin rolüyle hatırlanmaktadır. Maureen Thewlis) ve Alec Raymond Wheeler çiftinin çocuğu olarak Blackpool'da doğdu. Gençlik yıllarında oyunculuk kadar müzikle de ilgilendi, çeşitli rock gruplarında gitar çaldı. Highfield Lisesi'nden, sonra Guildhall School of Music and Drama'da mezun oldu. 1980'lerin 2. yarısıyla birlikte sinema ve televizyon sahnesinde kendini göstermeye başladı. 1993 yapımı Mike Leigh filmi Naked'daki Johnny rolüyle büyük sükse yaptı. Dragonheart, Tibet'te Yedi Yıl, The Big Lebowski gibi filmlerdeki yardımcı rolleriyle beğeni toplamaya devam etti. Harry Potter film serisinde, Harry'nin babasının en iyi arkadaşlarından biri olan kurtadam Remus Lupin rolüyle şöhreti tüm dünyaya yayıldı. Bu karakteri Zümrüdüanka Yoldaşlığı'ndan sonraki filmlerde bu karakteri canlandırdı. Harry Potter sonrasında da RED 2, The Fifthy Estate, The Zero Theorem, The Theory of Everything, Macbeth gibi yapımlarda kalitesini göstermeyi sürdürdü. 2017 yapımı Wonder Woman ve Justice League filmlerindeki Ares rolüyle DC film evrenine dahil oldu. 1992'de yönetmen Sara Sugarman ile evlendi, ancak 2 yıl sonunda evliliği sona erdi. 2001'de oyuncu Anna Friel'le birlikte olmaya başladı ve ilişkisi 2010'a dek sürdü. Bu ilişkiden 2005'te Gracie Ellen Mary adlı bir kızı oldu.
İlgili Filmler






























