Marion Loxley

Avustralya | 14 Mayıs 1969
9,3/10
Catherine Elise Blanchett, bilinen adıyla Cate Blanchett, Oscar ödüllü Avustralyalı aktris. Döneminin en başarılı ve sevilen oyuncularının başında gelmektedir. Blanchett, 1969 yılında Melbourne'da June ve Amerikalı Robert Blanchett çiftinin 2. çocuğu olarak doğdu. Blanchett henüz 10 yaşında iken babası Robert kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Kardeşi Bob bilgisayar mühendisi, kız kardeşi Genevieve Blanchett ise sahne ve kostüm tasarımcısıdır. Eğitiminin ilk yıllarında doğup büyüdüğü Ivanhoe'da olan Blanchett, Melbourne Üniversitesi'nde İktisat ve Güzel Sanatlar okurken 1. yılının sonunda dünyayı gezme amacıyla okulu bıraktı ve çok sayıda ülke gördü. Mısır'da bulunduğu sırada Kaboria adında bir filmde Amerikalı bir ponpon kız rolünü, paraya ihtiyacı olduğu için kabul etti. Sonra ülkesine dönerek Sydney'deki National Institute of Dramatic Art'a kaydoldu ve burayı 1992'de bitirdi. 1993'de ilk önemli tiyatro deneyimini Geoffrey Rush'la birlikte yer aldığı David Mamet'in Oleanna oyununda Carol karakterini canlandırarak yaşadı. 1994-1995 yılları arasında ise Rush ve Richard Roxburgh ile başrolde olduğu, Neil Armfield'ın yönettiği Company B yapımı Hamlet oyununda Ophelia'yı canlandırdı. Blanchett'in sinemada ilk önemli rolü Bruce Beresford'un yönettiği başrollerinde Glenn Close ve Frances McDormand'ın yer aldığı 1997 yapımı Paradise Road filmidir. 1997'de Avustralya Film Enstitüsü'nün (Australian Film Institute) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü Thank God He Met Lizzie filmiyle kazandı. 1998'de Ralph Fiennes ile başrolleri paylaştığı Oscar and Lucinda filminde Lucinda Leplastrier rolüyle Avustralya Film Enstitüsü'nün En İyi Kadın Oyuncu ödülüne aday gösterildi. Uluslararası sinema dünyasında tanınması, 1998 yılında Elizabeth filminde canlandırdığı I. Elizabeth rolüyle oldu. Bu rol ona ilk Oscar adaylığını getirse de o sene ödülü Shakespeare in Love filmiyle Gwyneth Paltrow aldı. Blanchett En İyi Kadın Oyuncu dalında BAFTA ve Altın Küre ödüllerine de aday gösterildi. 2001'de başrolü Bruce Willis ve Billy Bob Thornton'la paylaştığı Bandits filminde, sıradan evlilik hayatından bıkmış bir ev kadınını oynadı. 2000'lerin başlarından itibaren Hollywood'un yıldız oyuncuları arasında gösterilmeye başlayan sanatçı, Yüzüklerin Efendisi üçlemesindeki Galadriel rolüyle de çok beğenildi. 2005'te Martin Scorsese'nin yönettiği ve Leonardo DiCaprio'nun Howard Hughes'u canlandırdığı The Aviator'daki Katherine Hepburn rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar kazandı. 2006'da Babel, Skandal ve The Good German gibi filmlerde oynadı. 2007'de Elizabeth: Altın Çağ filminde Kraliçe I. Elizabeth'i yeniden canlandırdı. Ayrıca I'm Not There filmindeki Bob Dylan performansıyla farklı rolleri canlandırmadaki başarısını bir kez daha gösterdi. 2008'de Babel'den sonra bir kez daha Brad Pitt'le çalıştığı Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi filminde Benjamin'in hayatının farklı dönemlerinde hayatına giren Daisy rolünde oynadı. 2012'de başlayan Hobbit üçlemesinde bir kez daha Galadriel rolüyle izleyici karşısına çıkan Blanchett, 2013 yapımı Woody Allen filmi Mavi Yasemin (Blue Jasmine) ile En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar, Altın Küre ve BAFTA'nın da olduğu çok sayıda ödül kazandı. 2015'te Gizli Dosya (Truth) filminde gazeteci Mary Mapes, Sindirella uyarlamasında kötü kalpli üvey anne, Carol'da da orta yaşlı evli ve çocuklu mutsuz bir kadını canlandırdı. Aynı yıl tamamlanan, 2017'de Türkiye'de gösterime giren Julian Rosefeldt'in projesi Manifesto'da ise tam 13 farklı karakteri canlandırarak ustalığnı tekrar ortaya koydu. 2017'de gösterime giren Thor: Ragnarok filminde kötü karakter Hela rolünde oynadı. Blanchett 1997 yılında senaryo yazarı Andrew Upton ile evlendi. Dashiell John (d. 2001), Roman Robert (d. 2004) ve Ignatius Martin (d. 2008) adlarında 3 erkek çocuk dünyaya getiren Blanchett, ayrıca 2015 yılında Edith Vivian Patricia adında bir kız çocuğunu evlat edinmiştir.
Devamını Oku

Marion Loxley Biyografi

kocası savaşta öldürülen Marion eşinin babasıyla bir çiftlikte yaşamaktadır ve eşinin öldüğünden habersizdir. birgün bir yabancı gelir ve koocasını öldüğünü söyler ve üstelik kocasını yerine geçer. başlarda hoşlanmadığı bu adama  zamanla aşık olur ve  robinle beraber çok olandan alıp az olana verme felsefesiyle yaşam sürdürüler