Senaryosunu Onur Ünlü\'nün kaleminden aldığı, A. Taner Elhan\'ın yönettiği ve Timur Savcı\'nın yapımcılığını üstlendiği acayip bir aşk filmi...
Halit Ergenç, Cansu Dere, Songül Öden ve Ezgi Asaroğlu’nun başrol oynadığı “Acı Aşk” filminin önceki gün yapılan basın gösterimine katılan sinema eleştirmenlerinden geçer not aldı. Onur Ünlü’nün senaryosunu yazdığı aşk, ihanet, intikam ve entrikalarla dolu “Acı Aşk” filmiyle ilgili sinema eleştirmenlerinden alınan görüşler aşağıdaki gibidir.
Polisiye-drama türündeki film aldatılan bir adam en fazla ne yapabilir sorusunun cevaplarını hiç umulmadık bir şekilde veriyor. İnsan ruhunun karanlık yönlerine eğilen film 18 Aralık’ta vizyona girecek.
Coşkun Çokyiğit (Bizim Gazete)
Yeni Türk sinemasının en özgün örneklerinden biri olmuş “Onur Ünlü”nün sinemamıza kazandırdığı kara mizahla süslü, kara film senaryolarından birini genç yönetmen A. Taner Elhan başarıyla beyaz perdeye aktarmış. Oyuncuların performansları da iyiydi. Gişe başarısı diliyorum.
Alper Turgut (Cumhuriyet)
“Acı Aşk” kara mizahla harmanlanan ve güzel bir finalle sonlanan iyi kotarılmış bir seyirlik. Senaryosu şaşırtıcı, oyunculuklar aksamıyor ve sinemaseverlerin ilgisini sonuna dek hak ediyor.
Serdar Akbıyık (Star)
Son dönem absürt sinema için çok önemli bir örnek. Onur Ünlü’nün en iyi ve sürprizlerle dolu senaryosu diyebilirim. Halit Ergenç ile Cansu Dere filmi alıp götürüyorlar.
Elif Tunca (Siyad)
Onur Ünlü Polis’le açtığı yoldaki çizgisini başarıyla sürdürüyor. Aşk, tutku ve ihanet klişelerini parçalayan özgün bir anlatı... Onur Ünlü ve Taner Elhan el ele verip orijinal bir hikayeyi çok sağlam müziklerle beslemişler.
Sadi Çilingir (sadibey.com)
Bana çok Hollywoodvari geldi. Zevkle izleniyor.
YÖNETMEN GÖRÜŞÜ
Her insanın başına gelmesi muhtemel bir aldatılma hikayesi ile başlıyor film: Aileden zengin bir edebiyat öğretmeni evlenmeyi düşündüğü kadın tarafından aldatılır... Eğer ‘ihanet’ ile mücadele edecek gücünüz yoksa şehir değiştirmek, en uygun çözüm gibi görünür gözünüze, ayrılırsınız “ikinizin” şehirinden... Yeni bir hayat! Yeni bir aşk! Yeni bir ‘güzel’... Herşey yoluna girebilir bu durumda, ya da içinden hiç çıkılamayacak bir girdaba girebilir, eğer bunlar bir filmdeyse…
‘Acı Aşk’ bu edebiyat öğretmeninin yakasını kolay kolay bırakmıyor... Ona ‘dur! Daha yeni başlıyor!’ diyor sürekli... Sıkıştırdıkça sıkıştırıyor köşeye... Bu sıkışıklıktan kurtulmaya çalışan ‘insan’ın içine düştüğü yeni yeni tuhaflıklarla örülen hikaye bizi hem insan ruhunun kuytularına hem de bununla beraber şaşırtıcı bir sona götürüyor. Oysa değişmez son ‘ölüm’ değil midir?
Aldatılmak nasıl derin kalp yaraları açarsa insanda, filmdeki dört kişinin de ayrı ayrı kalpleri kırık, yaralı, aldatılmış... En başta Orhan kalbi kırılan... Sonra kalpleri kırılacak, kırılmış kadınlar; Oya, Ayşe ve Seda... Aldatanla aldatılanın bir süre sonra birbirine karıştığını görüyoruz olaylar gelişirken: Zalim kim, mazlum kim? Masum var mı? Kaderlerine isyan eden, mücadeleyi bırakmayan karakterlerimiz ‘damar’ şarkılar dinliyorlar filmde: Öyle ki, mevzubahis şu ‘affetmek’ meselesine yanıt verir gibi, nakaratında “Seni yakacaklar benim yerime / Seni tanrı bile affetmeyecek” diyor sözleri...
‘Acı Aşk’ın ana karakteri Orhan üzerinden meşhur ‘doğu – batı’ karşılaştırması filmin alttan ilerleyen temel izleği benim için... Hem filmin görsel düzenini bunun üzerinden çözmeyi, hem de bu çözümden hareketle filmin müziklerini seçtim... İçimize işleyen şarkılar bulup onları biraz muzipçe kullandım... Hikayemizdeki ana karakter Orhan, batı ile doğu arasında sıkışıp kalmış ve o sıkıştığı yerde sürekli patinaj yapan biri. Batının da en ucu, doğunun da en ucu olan İstanbul şehrinde cereyan ediyor filmdeki hikaye ve Orhan’ın başının derde girdiği her adımda bir köprü görüyoruz arka planda: Boğaziçi Köprüsü.
Bütün bunların hikayenin alımlanışı üzerinde etkilerini gösterdiklerini ve seyircinin damağında bırakmak istediğim değişik lezzetlerin fark edildiğini umuyorum…