“Gecenin Kanatları” yönetmenliğini daha önceden “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, Gemide, Barda” gibi filmlerden hatırlayacağımız Serdar Akar’ın yeni filmi. Ancak film sanki senaryoda adı geçen Mahsun Kırmızıgül’ün üçüncü yönetmenlik denemesi gibi algılandı. Bundan kaçmak için filmin fragmanlarında “Senaryo: Mahsun Kırmızıgül” demek yerine “Beyaz Melek ve Güneşi Gördüm Yapımcısından” denmiş. Filmde Beren Saat, Erkan Petekkaya, Murat Ünalmış ve Yavuz Bingöl gibi isimler bir araya gelmiş. Yani izleyiciyi filme çekmek için fena bir kadro değil. Ancak film, kadro kadar parlak değil ne yazık ki.
“Gecenin Kanatları”, 12 Eylül döneminde ailesi öldürülen bir küçük kızın büyüyünce bir şekilde onların intikamını almak istemesi üzerine kurulu. Bunu da bir canlı bomba olarak kendini de yok ederek ve yapmayı kafasına koymuştur. Bu görev için hazırlanırken karşısına aynı apartmanda kalan ve hayali 400 metre koşucusu olmak olan Yusuf çıkar. Ve ölümü göze alan Gece için şartlar değişmeye başlar. Filmin konusu aslında iyi işlense enteresan olabilirmiş. Ancak durumlar o kadar havada kalmış ki inanmak çok zor oluyor mevcut hale. Beren Saat’in donuk oyunculuğu ne yazık ki Gece karakteriyle uyuşamıyor ve hala “Aşk-ı Memnu”daki Bihter’i izler gibi oldum roller tamamen farklı olduğu halde. Artı diyaloglar o kadar sıradan kalmış ki. Devrimci kimlikler birer karikatür tip olmaktan öteye gidememiş. Hele Yavuz Bingöl’ün “bu uğurda ölebilmek ne büyüklük” gibi lafları sadece bir gülümseme sebebi olabiliyor. Sözde yaşanan gerginliği hissetmek çok zor bir hale geliyor. Bu arada Erkan Petekkaya ve Alper Kul’un rollerine yakıştıklarını söylemeliyim. Ancak otopark görevlilerinin o komik olmaya çalışan halleri bir zaman sonra “eyvah yine mi” dedirtiyor. Sözde filmin gülümseten karakterleri olarak girmişler devreye ama o kadar yapay kalıyor ki.
Filmin izleyici kitlesinin de kim olduğunu net olarak algılayamıyorsunuz. Rating ölçümlerinde “A-B” olarak görülen sosyoekonomik durumları daha yüksek olan kitle gibi görünüyor ama sonra da “C-D” denen daha düşük bir kitle seviyesinde anlatıma giriliyor. Bir alt metin anlatılıyor mu anlamak biraz güç. Filmin kime, ne söylediği pek belli değil. Birilerini öldürme güdüsüyle yaşamanın anlamsızlığı mı, bir aşk için her şeye değebileceği mi, yoksa ikisi arasında olmanın güçlüğü mü?
Bazı filmler fragmanda çok şey vaat eder ama kendisi fragman yanında sönük kalır. “Gecenin Kanatları”nda da benzer bir durum söz konusu. Çok daha hareketli ve iyi bir film izleyeceğinizi düşündürten fragman filme yansıyamıyor. Beklentiniz yüksek giderseniz üzülerek çıkabilirsiniz. Ancak yeni bir hikaye beklemiyorsanız ve imkansız görünen bir aşkı derinlik aramadan izlemek hoşunuza giderse tam size göre bir seyirlik.