KISKANMAK: Güzele ve Güzelliğe Yön Veren Çirkin!

16.11.2009 12:06

Filmin adını ilk olarak işittiğimizde ve filmi perdeye taşıyacak olan ismin Zeki Demirkubuz olduğunu öğrendiğimizde oldukça heyecanlanmıştık. Yönetmenin (Yazgı beride tutulacak olursa) ilk uyarlama senaryosu olması ile birlikte ilk dönem filmi olarak ellerinde hayat bulacak olması, izleyici olarak bizlerin de farklı bir deneyim yaşayacağımızın müjdecisiydi adeta!


Gelgelelim her zaman olduğu gibi yine filmin içeriğinden ziyade; edebi metin ile ne kadar uyuştuğu -ya da uyuşmadığı- tartışma konusu oluverdi. On yıllardan beri süregelen bu kısıtlayıcı tutumu ben hem sıkı bir okur hem de izleyici olarak anlamlandıramıyorum. Temeli görselliğe dayalı olan bir sanat dalının, kelimeler arasına israrla sıkıştırılmaya ya da örtüştürülmeye çalışılmasının sebebi nedir? Kaldı ki her okuyucunun kafasında oluşan iyi kötü bir şablonun varlığı bilinen bir gerçek ve bir yönetm enin de herhangi bir okuyucu gibi kendi şablonunu oluşturduğu hatta belli başlı noktalara müdahale etmek zorunda kaldığı için eleştirilmesi kadar saçma bir durum olamaz! Benzer pek çok örnekte olduğu gibi bu durum ne yazık ki yer yer filmin taşlanmasına sebep oldu!


Biz içeriğe geçecek olursak...Kıskanmak Nahid Sırrı Örik’in aynı adlı romanından uyarlanan filmi, romanı okumamış biri olarak (ekseriyette üzerimde "kıyaslama" anlayışının yükü bulunmadan) oldukça başarılı bir dönem filmi olarak gördüğümü söylemeliyim. Savaştan henüz çıkmış ve belini doğrultabilmek adına uğraşan bir ülkenin üst sınıf modelinin mensup olduğu bir Türkiye\'nin fon olarak kullanıldığı bir hikaye var önümüzde. Hikayenin aynı zamanda hem en kritik hem de en trajik karakteri olan Seniha\'nın kıskançlık duygusu, bir noktadan sonra onu zeki ama pasif (gözüken) bir kişiden, bütün olan bitene yön veren biri haline gelmesini konu alıyor. Bu sebepledir ki alenen ortalıkta gezinen bir kıs kançlık duygusundan ziyade içten içe hareket eden bir bastırılmışlık da beraberinde geliyor.


Zeki Demirkubuz\'un Dostoyevski, özellikle "Suç ve Ceza" kavramına yaklaşımı bu filmde de hem görsel hem de psikolojik anlamda kendisini gösteriyor. İlk etapta Seniha\'nın bizzat suç kavramı ile dans ettiğine tanık olmuyoruz belki fakat bu her adımda kendisini ahlaksal anlamda hissettiren bir "tercihler" silsilesine dönüşüyor. Sonuçta biz bunu "intikam" kavramı ile bağdaşlaştırmaya çalışsak da, salt intikam duygusuna dayanıp dayanmadığı konusunda muğlak kalan noktalar da oluyor.


Kıskanmak, kadrosunda popüler fakat başarılı oyuncuları barındırıyor ki kendisine Barda filminden aşina olduğumuz Nergis Öztürk\'ün performansı oldukça etkileyici. Bunun dışında kadrodaki diğer isimler de oyunculuk anlamında son derece tatmin edici sonuçlar çıkartmışlar. Bu anlamda "farklı bir Demirkubuz filmi" iddiasında bulunanları pek inandırıcı bulmuyorum zira elle tut ulur bir dönem filmi ortaya çıkarırken, onun sinemasından aşina olduğumuz pek çok şeyin yerli yerinde durduğunu da görebiliyoruz. Bu film teknik anlamda zaten bildiğimiz bir Demirkubuz filmi, onu farklı yapan ise, yönetmenin daha önce çalışmamış olduğu bir fonu arka plana alması...


Sözün özü, en iyi filmi olmasa da Kıskanmak, Demirkubuz sinemasının -belki de- daha da farklı alanlara yönelebileceğinin işaretini veriyor bizlere...Salt sinema deneyimi açısından da ele alacak olursak oldukça başarılı bir dönem filmi olduğunu -ki hala kabızlık çekilen bir alandır- söylememiz gerekir...Şimdiden iyi seyirler...