Kanal-i-Zasyon: Kanal Tedavisi Gerektiren Film

23.10.2009 11:54

Son yıllarda Türk filmlerinin gördüğü rağbet, yapımcıları da heyecanlandırdı ve sinema sezonunun başlamasıyla birlikte pek çok yerli yapım sinema salonlarına uğramaya başladı. Bazı filmler iddiasız girip sürpriz bir şekilde ilgi görürken bazıları ise çok iddialı girip hayal kırıklığı yaratıyor. “Kanal-i-zasyon” kesinlikle iddialı bir giriş yapanlardan olacak. Bir kere Okan Bayülgen gibi bir ismin kanatları altında görücüye çıkıyor. İkincisi avantajı da komedi filmi olması. Yani Türk izleyicisinin kolay kolay karşı koyamayacağı bir tür var karşımızda.

 

“Kanal-i-zasyon” cam silicisi olarak çalışan İmdat’ın enteresan ve komik hikayesini izleyiciyle paylaşıyor. İçinde bir televizyon kanalının da bulunduğu bir gökdelende cam silen İmdat, bir televizyon tutkunu olduğundan sürekli kanalın olduğu katta takılır ve odadaki televizyonu izler. Kanalın yöneticisi bunu fark eder ve İmdat’ı dışlar. Ancak bir şeyi daha fark eder ki İmdat hangi programı izlese o program ratinglerde ilk 10’a giriyor. Bunun üzerine İmdat’ı başka bir pozisyonda kullanır fakat sonra işler değişir ve İmdat televizyonun genel yayın yönetmeni olur. Görmek istediği programları yeni formatlarla kanalda yayınlar. Bu programların seviyesi çok düşüktür ama ölçümlerde kanal hep birinci gelir. İşte filmin mesaj kaygılı hikayesi de burada başlıyor.

 

Filmin genelinde, “kalitesiz programlara taviz vermeyin, siz izlemezseniz kimse bunları yayınlamaz” deniyor. Bu fikir normal gibi gelse de filmin tavrı bu düşünceyle ters düşüyor. Bir kere, sinemasal anlamda hiçbir şey ifade etmeyen bir film var karşımızda. Elbette sadece eğlence amaçlı bir film yapılabilir ve sinema adına bir derdi olmayabilir. Ancak böyle filmler sinemanın gelişimine ne kadar katkılı olur ya da genç izleyiciye sinemayı nasıl tanıtır belli değil. Üstelik de derdi” televizyondaki kirlenme”nin ne hale geldiğini gösteren bir filmde.

 

Okan Bayülgen’in camcı tiplemesini zaten eski programlarından hatırlıyoruz. Yani tanıdık bir karakter. Saf, işini doğru yapan, kimsenin hakkını yemeyen bir tip İmdat. Bayülgen’e eşlik eden isimler de önemli ancak herkesi kendisiymiş gibi izliyoruz. Yani bir nevi televizyonun perdeye taşınmış hali gibi. Zaten film için de “bir popüler kültür” filmi diyebiliriz. Yani sadece bugünün televizyon programlarının parodilerini yaparak bugünkü insanların net olarak anlayacağı bir şey sunuyorlar. Ancak 20 yıl sonra bu filmi izleyen bir genç, muhtemelen neyle nasıl dalga geçildiğini anlamayacaktır. Yani “Hababam sınıfı” da komedi filmi ama zamansız bir film.”Kanal-i-zasyon” ise bu dönemde izlendi izlendi yoksa son kullanma tarihi geçecek. “Hayvanım Olur musun, Kim 500 Tokat İster, Yüzüne Tükürülecek Adam, Tuvaletteyiz, Dolu Musun Boş Musun” gibi programları olan Kanal İ’nin sunucu kadrosu da bugünün popüler isimleri. Ahmet Çakar, Esra Erol, Vatan Şaşmaz, Zerrin Özer, Yasemin Bozkurt, Melih Gümüşbıçak ve daha pek çok isim.. Bir ara “Televizyon Makinası”nın geniş bir versiyonunu izliyor hissine kapılabilirsiniz. (Şarkıcı “Salim”in filmde üç kez şarkısıyla yer alması da bunun bir ispatı.)

 

Derdiniz sadece Okan Bayülgen’i izlemekse yüzünüz gülebilir. Ancak espri kalitesinin vasat olduğunu söyleyebiliriz. Hele ki “Tuvaletteyiz “bölümünde sınır aşılmış ve tuvalet mizahı yapılarak film iyice dibe çekiliyor. “Kanal-i-zasyon”un hedef izleyici de anlaşılan, filmde İmdat’ın temsil ettiği kesim olacak. Ve özellikle bu kitle sayesinde gişede yüzü gülecektir.