Kitap/çizgi roman uyarlama film serilerinin belki de en merak edilenlerden biri olan Spider-Man 3 vizyona, genel seyirci kitlesinin beklentisini karşılayarak girdi.
Sam Raimi tarafından yönetilen Spider-Man serisinin üçüncüsü, çizgi romanlarındaki en ünlü hikayelerden biri olan “symbiot siyah kostüm” hikayesini temel alırken Spidey’in Green Goblin 2, Sandman ve en değer verilen düşmanı Venom ile mücadelesini esas alıyor.
Peter Parker, kendi kişiliği ve örümcek adam kimlikleri arasında gidip gelirken bir yandan da hayatını bir düzene koymaya çalışmakta. Tabi Örümcek Adam kimliğinin getirdiği şaşaalı hayat sonucu dengesi bozulan Parker, kendinden fazla emin ve kibirli tavırlarıyla M.J dahil çevresindeki dostlarını kendinden uzaklaştırmaya başlıyor. Bu bölümde, M.J’e karşı gizli bir aşk besleyen ve babasının ölümünden sorumlu tuttuğu P.Parker’la herdaim bir rekabet içinde olan –eski-en iyi arkadaşı Harry ile olan ilişki zinciri tamamlanıyor. Yanısıra Peter’ın işini elinden almaya çalışan kurnaz karakter Eddie Brook (ki sonradan en favori kötü karakter Venom’ a dönüşecektir. ), Flint Makro (kum adam) ve sınıf arkadaşı Gwen (çok irdelenmemekle birlikte) hikayeye giren diğer yan karakterler.
Çizgi roman takip edenler bilirler ki bu seri en değerli kahraman Venom’un ortaya çıkış hikayesidir. Venom/Spider mücadelesi izleyiciyi yeterince doyurmamış olacak ki filmin tek eleştiri alan noktası bu oldu. Brook’un symbiot’la patlamadan önce birleşip bir şekilde paçayı kurtardığı dedikodusu yayıladursun, eğer bir sonraki bölümde Venom karakteri ile karşılaşılmazsa çizgi roman fanatiklerinin boynu biraz bükük kalacak gibi görünüyor.
Öykü diğer örümcek adam serilerine göre daha detaylı, irili ufaklı çok öykü var, bu açıdan da çizgi romana en yakın film de bu. P.Parker ile eski dostu Harry’nin ilişkisi, Mary Jane’e evlilik teklifi etme aşaması, (Neden hüzünlü bir sahneye komedi unsuru eklendiğini anlayamasam da Fransız garson ve atmosfer çok başarılıydı.) Sınıf arkadaşı Gwen’i bir kazadan kurtarışı akabinde halk kahramanı oluşu, bunun yarattığı bireysel sarhoşluk, amcasının katilinin serbest olduğunu öğrenmesi dolayısıyla karakterine küstahlıkla birlikte güç kazandıran siyah kostümünü kabullenişi, Flint Makro ve kum adamla karşılaşma, en nihayetinde de Brook’a devrolan symbiot nam-ı diğer siyah kostüm… Raimi tüm bu hikayeler ağını iyi örmüş, her bir hikayeyi mükemmel şekilde birbirine geçiştirmiş. Animasyon ruhuna, aksiyon sahnelerine, kum adamdan, symbiot’a kadar görsel efektler tartışmasız harika.
Film üzerine okuduğum birkaç yorumda Spidey’in film boyunca görülemeyen örümcek hisleri ve siyah kostümü giydiğindeki güç potansiyeli eleştirilmiş. Bu tip uyarlamaların çizgi roman takipçileri için avantajları olduğu kadar, Örümcek Adam’la beyaz perde de tanışanlar için dezavantajları olabiliyor. Örneğin çizgi romanını okuyanların symboit’in SpiderMan’in örümcek hislerini engellediğini bilmesi gibi küçük detaylar var.
Film genel olarak güzel, aksiyondan ziyade –tıpkı çizgi serisindeki gibi- kendiyle ve hayatıyla uğraşan P.Parker ve yeni düşmanlarıyla olan mücadelesi, muhteşem görsel efektler eşliğinde izleyene sunuluyor. Aksiyon-fantastik-çizgi roman severler kaçırmasın.