Ölümü atlatamazsin.
Basarili korku serisinin dördüncü filmi olan “Final Destination 4/Son Durak 4”ta yirmili yaslarinin basindaki bir grup genç Ölüm’ü atlatirlar. Ama yazgilarindan kaçmaya ne kadar çalisirlarsa çalissinlar Ölüm tekrar tekrar gelip yakalarina yapisacaktir. “‘Final Destination/Son Durak’ filmlerinde kötü adam görevini Ölüm üstleniyor” diyor yönetmen David R. Ellis ve ekliyor: “Ölme siraniz gelmisse, öleceksiniz. Bundan ötesi yok”.
Bu kez, Ölüm 3 boyutlu.
Ve bu kez, hikayenin merkezi, sevgilisi Lori, arkadaslari Hunt ve Janet’la birlikte arabalarin heyecanli yarisini izlemek isteyen Nick’tir. Fakat, motorlar kükrer, arabalar pistte son sürat yarisirken, Nick tüyler ürperten bir öngörü yasar: Bir “pit stop”tan (arabalarin yaris sirasinda bakimlarinin yapildigi bölüm) piste düsen tornavida, feci bir zincirleme kazanin baslamasina neden olur. Ardindan, arabalar açik tribünlere savrulurlar. Bu öngörüyle çok sarsilan Nick arkadaslarinin oradan bir an önce çikmasini ister. Onlar ve bir kaç kisi daha öngörünün gerçeklesmesinden hemen önce oradan ayrilirlar ve böylece korkunç bir ölümün pençesinden saniyelerle kurtulurlar.
Önceki filmlerin açilislarinda yer alan felaketler sirasiyla bir uçak kazasi, zincirleme bir trafik kazasi ve korku treninde yasanan dehset verici bir kazaydi. Dört filmde de korku serüveninin mimarlarindan olan yapimci Craig Perry, son filmdeki seçimleri için sunlari söylüyor: “‘Final Destination/Son Durak’ filmleri açilis sekanslariyla ünlendi. Dolayisiyla, bu filmin açilisinin öncekilere denk olmasi hatta bir adim ileriye gitmesi için ugrastik”. Yapimcilar, böylece, Amerika Birlesik Devletleri’nde en çok izlenen spor dallarindan biri olan otomobil yarislarinda karar kildilar. “Yarislarda kinetik bir enerji vardir, tehlikeli seyler olabilir. Ama izleyiciler kendilerini bu tehlikenin disinda hissederler çünkü kazalar genellikle pistle sinirli kalir” diyor Perry.
Bu kez öyle olmaz. “Final Destination/Son Durak” filmlerinin, baglantisiz gibi görünen küçük seylerden muazzam çapli felaketlere dönüsüne yol açan ünlü domino etkisine deginen yönetmen Ellis, “Pistte turladiklari sirada arabalardan biri, bir tornavidaya denk geliyor ve lastigi patliyor. Bunun üzerine arabalar zincirleme olarak birbirine giriyor. Ardindan arabalar pistin üzerinde uçusuyor, bariyerlere, seyirci platformlarina çarpiyorlar. Kaputlar yerlerinden firlayip insanlari ikiye bölüyor, araba motorlari insanlarin üzerine düsüyor. Bu kocaman metal parçalar tribünleri tutan kolonlari yikiyor ve seyircilerin üzerine çökmesine neden oluyorlar. Ortaya tam bir kargasa ve yikim çikiyor, hem de 3 boyutlu olarak” diyor.
Nick’in kendini ve arkadaslarini kurtarma eylemi, Ölüm’ün planinin bir parçasi olmadigi için, kazadan kurtulanlar onlarin ruhlarini almaya kararli olan Ölüm’ü peslerinde bulurlar. Hayatta kalmamasi gereken bu insanlar kazada öngörüldügü sirayla ölmeye baslarlar.
Seride ikinci kez görev alan Ellis bu konuda tek degil. Perry, “Final Destination 2/Son Durak 2”nin yönetmen Ellis’i yazar Eric Bress’le tekrar birlestirmek için mükemmel bir firsat oldugunu düsündü çünkü her ikisi de neyin basarilmasi gerektigini, ve daha da önemlisi, serinin meraklilarina filmin çizgisinin öncekilerle tutarli oldugunun hissettirilmesi gerektigini anliyorlardi. Perry sakayla karisik, “Ayrica, Eric Bress oldukça hastalikli ve tuhaf bir kafa yapisina sahip. Bunu film için kullanmayi basardi” diyor. Ellis ise tüm oyuncularini tanima avantajina sahip oldugu bu projede yer almaktan büyük mutluluk duydugunu dile getiriyor: “Aramizdaki isbirligi oldukça yogundu. Ayrica, bu film müthis aksiyon sahneleri sayesinde her yönetmenin hayali olan bir projeydi”.
Bress yönetmenin coskusuna hayranlik duydugunu ifade ediyor. “David Ellis böylesine karanlik bir yapim için harika bir yönetmen çünkü, itiraf etse de etmese de, lenslere yakin bir yerde bir kan torbasi patladiginda ya da fazlaca büyüyen bir ates topu meydana geldiginde sevinçten havaya uçan hasari bir çocuk var onun içinde” diyor Bress gülümseyerek ve ekliyor: “Bu filmleri yaparken müthis egleniyor ve bunu sete de yansitiyor”. Bress, Ellis’in mizahini bir örnekle aktariyor: “Bir kaç karakterin dev bir sey tarafindan ezildigi tehlikeli bir sahnenin ardindan, birinin megafondan söyle dedigini duyarsiniz: ‘Düstüm ve kalkamiyorum’. Sette büyük bir kahkaha tufani kopar. Bence bu yüzden oyuncular ona daha çok güvenip, daha fazlasini yapmak istiyorlar. Sette yasanan sey en basit anlatimiyla bir cinayet ve kesmekes partisidir”.
Ellis’le daha önce de çalismis olan Bress setteki eglencenin perdeye yansidigini ve bunun sinema seyircisinin takdirini kazandigini belirtiyor: “Bu filmler belli bir kana susamisliga ve mizah beklentisine cevap veriyor” diyen Bress, sözlerini söyle sürdürüyor: “Isin püf noktasi izleyicilere istediklerini verdiginizden emin olmak. Benim için, bir ‘Final Destination/Son Durak’ filmi yazmak bu meslekte en keyif aldigim ¬islerden biri; özellikle bu film öyleydi çünkü amaç önceki üç filmdeki siddetin dozunu arttirmanin yollarini ararken, serinin kurallarina da uymakti. Bu kurallarin birincisi, Ölüm’ün güç kullanma biçimine degil, insanlarin öldügü ortamlarin özdeslesilebilir olmasina odaklanmakti”.
“Bu baska türlü bir sey. Yazgi gibi, hatta Ölüm gibi. Ve o sey her neyse bizim ölmemizi istiyor”
Karakterleri nerede ve ne zaman öleceklerini düsünmeye zorlamak dogal olarak hikayedeki aksiyonlari da etkiler. Perry bu konda sunlari söylüyor: “Karakterlerin her biri, ölümle karsi karsiya geldiklerinde, bir parça degisiyorlar. Bazilari hayatlarini daha korkusuzca yasamaya baslarken, digerleri kabuklarina çekilip daha temkinli oluyorlar. Esas karakterimiz Nick, arkadaslarinin basina gelecekler konusunda daha çok korku duyuyor çünkü neyin ne olacagini görebiliyor. Bu yüzden, onlari kurtarmayi görev ediniyor. Tabi kiz arkadasinin da Ölüm’ün listesinde yer aldigini bildigi için, listenin üst siralarindaki baska herkesin de hayatta kalmasini saglamak öncelikli amaçlarindan birine dönüsüyor”.
Arkadaslarinin ve kendisinin vahsice ölümlerini önceden görebilme yetenegi, bakis açisina bagli olarak, sans ya da lanet gibi görülebilecek olan Nick O’Bannon’i canlandiran Bobby Campo, “Nick bir an Lori, Janet ve Hunt’la birlikte güzelce vakit geçirirken, bir dakika sonra farkli bir gerçeklige kayiyor ve neler olacagini görüyor. Bir anligina medyum oluyor” diyor.
Aktör, karakterin yasadigi bu baskidan kaynaklanan duygusal gelgitleri hayata geçirmenin kendisini heyecanlandirdigini söylüyor. “Nick üniversiteden yeni mezun oldugu için bir yol ayriminda: Sorumlu biri gibi davranip kariyer yapmaya mi baslamali, yoksa yollara düsüp hayat deneyimi mi edinmeli karar veremiyor” diyen Campo, sözlerini söyle sürdürüyor: “Bu öngörüleri yasayip, gördügü korkunç seylerden bir anlam çikarmaya ugrasirken, hayatinin daha büyük bir amaci olabilecegini düsünmeye basliyor. Arkadaslarini ve hatta tanimadigi insanlari kurtarma misyonu kendini kesfettigi bir serüvene dönüsüyor. Elbette bu bir korku filmi; o yüzden de asla fazla ciddilesmiyor”.
Perry ise aktör için sunlari söylüyor: “Bobby Campo erkeklerin kaninin isinacagi, kizlarin ise çikmak isteyecegi türde, kendini sevdiren bir insan. Onu Shantel’le eslestirdigimizde, aralarinda harika bir kimya olustu; uzun süredir birlikte olan bir çift gibi göründüler. Bu uyum filmin hikaye akisi için çok önemliydi. Istedik ki izleyiciler, onlarin, içinde bulunduklari ölüm ve kiyamet çemberinden kurtulmalarini yürekten desteklesinler”.
Nick’in kurtarilmaya muhtaç durumdaki kiz arkadasi Lori Milligan’i Shantel VanSanten canlandirdi. Aktris canlandirdigi karakter için sunlari söylüyor: “Lori güçlü bir kiz. Yasadigi korkunç öngörüler sirasinda Nick’e destek oluyor ve hem digerlerini hem kendilerini kurtarabilmek için Nick’in olayin sirrini çözmesine yardimci olmaya çalisiyor”.
Aktris rolü kabul etmeden önce hiçbir “Final Destination/Son Durak” filmini izlememisti. “Ben oldukça ödlegimdir. Korku filmi izlerken genellikle gözlerimi kapatir ve parmak aralarimdan izlerim” diyen VanSanten, yine de bu özel serinin kendine özgü cazibesini takdir ettigini sözlerine ekliyor: “Burada bir gizem var: Ölüm belli kisilerin pesinde. Bunun nedenini, ya da insanlarin nasil ve hangi sirayla öleceklerini tam olarak bilmiyorsunuz. Dolayisiyla, sürekli olarak diken üstünde oturmaniza neden olan bir sürpriz ögesi var. ‘Simdi bu kisi mi ölecek? Sira onda mi?’ diye kendinize soruyorsunuz”.
Siranin kendisinde olmadigini uman kisilerden bir digeri de Lori’nin en yakin arkadasi Janet Cunningham. Haley Webb, canlandirdigi bu karakter için sunlari söylüyor: “Filmin basinda Janet oldukça tutucu bir kiz. Çok düzgün, tertipli ve saf olmaya, ve her seyin yerli yerinde olmasina odaklanmis durumda. Ama film ilerledikçe bir dönüsüm yasiyor. Ölme ihtimaliyle yüz yüze gelince, hayatini yasama biçiminin biraz fazla muhafazakar oldugunu fark ediyor. Ama hayattan vazgeçmek yerine basi dik durmaya karar veriyor. Yani bir bakima Ölüm onu özgürlestiriyor”.
Yapimcilar, inanilmaz komik ve sevimli ama bir o kadar da göze batmayan bir görünüme sahip olan Webb’i bulmanin gerçek bir talih oldugunu düsünüyorlar. Yapimcilar, Janet karakterinin pesindeki Romeo özentisi Hunt Wynorski rolü için de karakterin gerektirdigi özgüven ve pratik zekaya sahip bir aktöre ihtiyaç duydular. Aradiklari özellikleri Nick Zano’da buldular.
Zano zaten serinin hayranlarindandi. “Aslinda ‘Final Destination/Son Durak’ filmlerinin hiçbirini korku filmi olarak görmüyorum. Bana göre, daha çok Ölüm’le oynanan bir kedi fare oyunu. Kaçamayacaginiz bir seyden kaçmaya çalisiyorsunuz” diyen aktörün canlandirdigi Hunt karakteri pek de sevimli bir genç degil. Ellis karakter için, “Biraz görgüsüz ve kaba ama kendini affettirebilmesini saglayan bir yani da var. Hayatta herkesin Hunt gibi bir arkadasi vardir. Film için genç ve taze yüzler aradik. Islerine gerçekten önem veren ve karakterlerine çok sey katan dört oyuncu buldugumuz için gerçekten sansliyiz” diyor.
Genç oyuncu kadrosuna deneyimli aktör Mykelti Williamson da katildi. Yapimci Perry aktör için, “Mykelti’nin durusuna sahip bir aktör bulabildigimiz için çok sansliydik çünkü canlandirdigi karakter pek çok açidan filmin duygusal merkezinde yer aliyordu” diyor. Williamson’in canlandirdigi güvenlik görevlisi George, Nick’in ilk öngörüsü sayesinde hayati kurtulmus kisilerden biridir. “Senaryo çok hosuma gitti” diyen aktör, sözlerini söyle sürdürüyor: “Kalbi ve ruhu vardi ve ben de bunlarin bir kismini karakterime yansitmayi basarabildim”. Ellis ise, “George’un arka hikayesinde filmin konu aldigi temalara baglanan bir çok öge var” diyor.
Williamson da bunu dogruluyor: “George iyilesmeye çalisan bir alkolik. Basa çikmaya çalistigi pek çok sey var. Insanlik için olabildigince çok sey yapmaya çabaliyor çünkü geçmisteki hatalarinin vicdan azabindan kurtulamiyor. Bu çocuklarla hayati bir sekilde kesisince, girdaba o da sürükleniyor ve insanlari kurtarma serüveninde Nick’e yardimci oluyor”.
Perry “Final Destination 4/Son Durak 4”teki serüvenin önceki filmlerden bir bakima farkli olduguna dikkat çekiyor: “Yeni bir sey ekledik: Nick’in öngörülerindeki ögeler gerçekte karsilastiklariyla dogrudan ilintili degil. Bu yüzden, öngörüden sonra, hem gördüklerinin gerçek olaylara nasil baglanacagini hem de elde ettigi ipuçlarinin gerek kendini gerek digerlerini nasil kurtarabilecegini anlamasi için adeta bir bulmaca çözmesi gerekiyor”.
Kaderin gidisatini bozmak kolay bir is degildir. “Nick kendisine neler oldugunu tam olarak anlamadigi halde etrafta kosup korkunç felaketleri önlemeye çalisirken, çok kisa sürede bir çok duyguyu yasiyor” diyen Campo’ya, VanSanten sunlari ekliyor: “Bir bulmaca çözmek gibi. Bir yandan Ölüm’ün planindaki mantigi çözmeye, diger yandan listesindeki insanlari Ölüm’ün peslerinde olduguna ikna etmeye çalisiyoruz. Ama düzene göre siranin kimde oldugunu anlamak ve o kisiye Ölüm’den önce ulasmak zamana karsi yarismayi gerektiriyor”.
“Harika degil mi? Dünyanin en hizli ve tehlikeli sporu”
Nick ve Lori’nin yarisi pistte islerin korkunç derecede yanlis gitmesiyle basliyor. Filmin teknik ve lojistik açidan zorlu ama muazzam açilis sahnesini görüntülemek tüm departmanlarin uzmanligini ve ortaklasa çabasini gerektirdi. Iki ayri eyalette çekilen sekansin seyirci platformunu ve tribünleri içeren bölümü Luisiana’da, New Orleans’in disindaki Industrial Canal Bridge’de bir otopark alaninda çekildi. Fakat buranin yakinlarinda gerçek bir yaris pisti bulunmadigi için, ikinci birim ekibi arabalarin yaristigi bölümleri Alabama’daki Mobile International Speedway’de çekti. Perry bu konuda, “New Orleans’ta insa ettigimiz 42 metrelik platform Mobile yaris pistindekiyle ayni ölçülerdeydi. Iki ayri yerdeki çekimi sonradan birlestirdik. Esas olarak, sahnelerin bir bakis açisini Louisiana’da, digerini de Alabama’da kaydettik” diyor.
Ellis ise gururla sunu belirtiyor: “Çekimlerin yüzde doksan besi gerçek. Çok az bir kismini yesil perde önünde çektik. Sahnelerin büyük çogunlugu görsel efekt destekli gerçek çekimler. Mümkün olan her yerde seyirciye hakiki bir seyler sunmak istedik”. Yapim tasarimcisi Jaymes Hinkle konuyu biraz daha açiyor: “Yanginimiz var, patlamalarimiz var, çarpisan arabalarimiz ve insanlarin üzerine çöken yapilarimiz var; her türlü çilginca seyi kullandik. Filmde bizim en çok zamanimizi alan sey muhtemelen konseptleri seçmekti. Bir çok maket hazirladim ki görsel olarak neyin ise yarayip neyin yaramayacagini görsellestirebileyim”.
Hinkle tribünleri insa etmek için en uygun malzemenin köpük oldugunu su sözlerle açikliyor: “Bir yapinin çevresindeki her seyi kesip yapistirdik ki köpükler içlerine oturabilsin. Ekibimizde görevli Larry Spurlock da köpügün üstüne sikildiginda beton gibi görünmesini saglayan bir sprey yaratti. Sonra elde ettigimiz bu malzemeyi eskittik ve tribünlerimizi diger ögeleri de ekleyerek insa ettik. Dört hafta boyunca 70 kisi araliksiz bu isle ugrasti. 42 metrelik bir tribün ve önüne de bir serit yol insa ettik. Sonra görsel efekt amirimiz Erik Henry bunu 14.000 kisi kapasiteli, iki kademeli, 150 metrelik bir tribün hâline getirdi. Tüm sekansi kusursuz bir sekilde birlestirmek çok heyecanliydi çünkü sonuç olarak bir izleyicinin dikkatinin yerine oturmayan ya da senkrona uymayan bir seye kaymasini istemezsiniz”.
Ikinci birim yönetmeni ve dublör koordinatörü Jeff Dashnaw yaris çekimleri için birinci sinif dublör sürücülerin yani sira gerçek sürücüler de getirdi. “Saatte 130 kilometreyle yukari dogru egimli bir pistte yol alirken yaris arabasi çekimi yapmak oldukça hassas bir is” diyor Dashnaw ve ekliyor: “Bu yaris arabalarini sürmeleri için Buddy Joe Hooker ve Mic Rodgers gibi isimlerle çalisabilmek büyük sansti. Direksiyonun arkasinda onlarin oldugunu bilmek stresimizi oldukça azaltti”.
Hollywood Dublörleri Söhret Bulvari’nda adi bulunan Hooker sinema sektörünün efsanevi isimlerinden biri. Yasami ve çalismalari 1978 yapimi, dublörleri konu alan “Hooper” adli filmeki kurgu karaktere ilham kaynagi oldu. Filmde bu rolü Burt Reynolds üstlendi.
Sinemaya Hollywood’un en aranan dublörlerinden biri olarak baslayan Ellis için ise, araba yarisi sahnelerinin çekimini sadece seyretmek, “yedek kulübesi”nde oturmak gibiydi. “Mobile’deki çekimler benim için zordu çünkü tüm o adamlarla birlikte pistte araba yarisi yapiyor olmak istedim. Dublör olarak en güzel zamanlarimdan bazilarini Daytona’da yaris arabasi kullandigim ‘Days of Thunder’da geçirmistim. Bu yüzden, direksiyonun arkasinda olmayi yürekten istedim. Ama oyuna katilamadim” diyor yönetmen iç çekerek ve ekliyor: “Ama beni sinemaya sokan Buddy Joe’nun orada olmasi çok güzeldi. O bu sektörün devlerindendir. Altmis alti yasinda olmasina ragmen bu iste hâlâ en iyidir”.
“Bu adamlarin dikkatleri saniyenin binde biri için bile dagilsa, onlari duvardan spatulayla kaziman gerekir. Iste eglence buna denir!”
“Final Destination 4/Son Durak 4”ün çekimindeki en büyük zorluk elbette 3 boyutlu olusundan kaynaklaniyordu. Bu teknik onlarca yildir vardi ama günümüzde kaydedilen ilerlemelerle tamamen yeni bir noktaya ulasti. Ölüm hiç bu kadar canli olmamisti! Günümüzün PACE Fusion System tarafindan yaratilan, bir isik yili ilerideki yüksek gözünürlüklü 3 boyut teknolojisi sinemaseverlere yepyeni bir bakis açisi ve alan derinligi sunarak onlari bambaska bir boyuta tasiyacak. Perry “Final Destination 4/Son Durak 4”te Fusion System’in devrim niteligindeki teknolojisini kullanmanin büyük bir degisim oldugunu kaydediyor: “Serinin konsepti ve yapisi 3 boyutlu için mükemmel ögeler içeriyor. Insanlar bu filmi izlediklerinde olaylar gözlerinin önünde cereyan ediyor gibi olmayacak, kendilerini perdenin içinde hissedecekler. Karenin ve içerdigi dünyanin bir parçasi olacaklar”.
“Final Destination 2/Son Durak 2”yi de yönetmis olan Ellis için seriye geri dönmenin cazip yönlerinden biri izleyicilere daha interaktif bir deneyim sunacak olmakti. Bu konuda sunlari söylüyor: “3 boyut gerçek bir cazibe unsuruydu. Filmin bu teknolojiyi kullanmak için mükemmel olacagini biliyordum ve bu yeni teknolojiyi kullanmayi gerçekten çok istedim. 3 boyutlu teknik hakkinda bol bol arastirma yaptim. Fusion’in 3 boyutlu sisteminin arkasinda Vince Pace ile James Cameron’in oldugunu duydugumda aradigim seyi buldugumu anladim”.
Cameron’la uzun süredir birlikte çalisan Vince Pace, vizyonuna tutkuyla bagli biri. Kendisi Fusion’in 3 boyutlu sisteminin bir ürün ya da teknik uzmanlik sunmaktan öte bir sey oldugunu söylüyor: Sirketinin bir film projesine dahil olmasini yaratici bir isbirligi olarak görüyor ve yapimcilar ile PACE’in yapimin her asamasinda birlikte çalismasi gerektigine inaniyor.
Görüntü yönetmeni Glen MacPherson 3 boyutlunun ardindaki temel konsepti sade bir dille açikliyor: “3 boyutlu görüntü elde etmek için iki kameraya ihtiyaciniz vardir: Biri sag gözünüzü biri de sol gözünüzü temsil eder. Iki kamerayi da ayni özneye odaklamalisiniz. Buna dönüstürme denir. Açi olarak çok az farkla kaydedilmis bu iki görüntü özel 3 boyut gözlükleriyle tek görüntü hâline dönüserek, insanin normal görme sürecinde oldugu gibi, derinlik algisini yaratir”.
MacPherson birlikte çalistigi kamera ekibinin islerinin ehli olduklarini söylüyor: “Bu, 2 boyutlu bir film çekmekten hakikaten farkli. Bir çekimin 3 boyutluda basarili olmasi yogun bir düsünme süreci gerektiriyor”.
3 boyutlu film çekmek için ilk kullanilan kameralar olan Sony F23’lere ve onlari tasimak için özel olarak yapilmis bes adet vinç prototipine sahip olan yapimcilarin bir diger büyük avantaji da çekim alaninda PACE Fusion Mobil Post-Prodüksiyon ekibinin de hazir bulunmasiydi. Bu siradisi teknik destek sayesinde yönetmen ve yapim ekibi kayitlari düzenleyip 3 boyutlu hâlini mükemmel bir sekilde izleyebildiler. Aninda gerçeklestirilebilen bu islem Ellis ve MacPherson’in yeni bir çekime geçmeden önce gerekli düzeltmeleri yapabilmelerine olanak tanidi.
MacPherson, Mobil teknek desteginin ne kadar degerli oldugunu su sözlerle anlatiyor: “Mobil karavaninda 3 boyutlu bir projeksiyon sistemi vardi. Deneme çekimi yapip karavana kosuyor ve çabucak izleyip hedefledigimiz etkiyi yakalayip yakalamadigimiza bakiyorduk. 3 boyutlu çekimlerde her zaman kusurlar olur. Bu yüzden, eger görüntü biraz yana yatiksa ya da zumlama kadraj disina tasiyorsa bunlari hemencecik düzeltebiliyorduk. Bu sistem sayesinde daha hizli ve özgüvenli bir sekilde kayit yapabildik çünkü biliyorduk ki günün sonunda tüm bu aksakliklari giderebilecektik”. Oyuncular da karavanda kayitlari izlemenin tadina vardiktan sonra onlari karavandan uzak tutmak zor oldu; ama Mykelti Williamson’in dedigi gibi, bu sistem sadece “süper havali” degildi, ayni zamanda oyunculuk sürecine de fayda sagliyordu.
Williamson’in bu konudaki açiklamalari söyle: “Karavana gitme isini abartmamaya çalistim ama orada olmak o 3 boyutlu dünyada kalmama gerçekten yardimci oldu. Alginizin ne kadar degistigini gördügünüzde, bu yeni dünya karsisinda o kadar büyük bir heyecan duyuyorsunuz ki kosa kosa isinizin basina dönmek istiyorsunuz çünkü daha fazlasini izleyebilmek için daha fazla sahne çekme arzusuna kapiliyorsunuz. Bu teknolojiyle ve gözlüklerdeki gelismelerle gözünüzdeki gözlügü unutuyor ve orada oldugunuzu bilmeyen gerçek birinin hayatini izliyormus gibi hissediyorsunuz. Hakikaten çok etkilendim”.
Kariyerinin basinda büyük bütçeli ve çapli aksiyon filmlerinde ikinci birim yönetmeni olarak sektörde ünlenen Ellis, “Final Destination 4/Son Durak 4”te açilistaki yaris sahnesi de dahil olmak üzere dehset verici aksiyon sekanslari yaratmak için 3 boyut teknolojisini kullandi. MacPherson bu konuda, “David 3 boyut teknolojisi yüzünden sinirlanmadan gerçekten eglenceli ve keyifli bir film yapmak istedi. Aksiyon sahnelerinin basarili olmasi için çesitli yöntemler bulmamiz gerekti ki bu kolay bir is degildi. Koca koca 3 boyutlu kamera düzeneklerini çok küçük ve dar alanlara kurmak zorunda kaldik. Onlari sabit kamera üzerlerine yerlestirdik; bazen de elle kullandik. Bu kameralari bazen bir havuzun dibine indirdik bazen de asansör düzenegiyle binalardan asagi sarkittik; alevlerin ve patlamalarin yakinina götürdük; ve yaris sahneleri için de, ayni kameralari pistte saatte 150 km. hizla giden çekim arabasina monte ettik. Bu kameralari, özellikle de bu yeni modelleri daha önce kimsenin koymadigi yerlere koydugumuza inaniyorum” diyor.
Ellis ise memnuniyetini su sözlerle dile getiriyor: “Açilis sahnesi bir yaris pistinde geçtigi için, daha çekimlere bile baslamadan, Magic Mountain’daki otoparkta arabalarin üzerine bu kameralardan monte ettik ki nasil bir sonuç alacagimizi kestirebilelim. Arabalardaki sarsintinin bu hassas kameralarin odagini saptirdigini gözlemledik. O zaman anladik ki bu kameralari yaris arabalarina monte edemeyecegiz. Sabit durabilmeleri için onlari çogunlukla baska bir arabada bulundurduk ama su da var ki bu donanim sayesinde gerçek zaman etkisini asla yitirmedik. Bence bu, ekibimiz ve Vince’den aldigimiz destegin önemini anlatmaya yeter”.
“Kiz arkadasimin dürbününüzü kullanmasi mümkün mü?”
Ölüm’ü aldatamazsiniz... ¬yüksek çözünürlügü de öyle. Makyaj, özel efektler, görsel efektler ve set tasarimi gibi yapim ögeleri hazirlanirken yüksek çözünürlüklü 3 boyut uygulamasi sürekli olarak göz önünde bulunduruldu.
Özel efekt makyajlarini denetleyen KNB EFX proje amiri Mike McCarty için, yüksek çözünürlüklü 3 boyut teknolojisinin getirdigi bir takim zorluklar vardi. Bunlarin basinda da sahte kan kullanimi geliyordu. “Yüksek çözünürlüklü filmlerin normal filmlere göre farkli bir renk paleti vardir” diyen McCarty, sözlerini söyle sürdürüyor: “Yüksek çözünürlükte kirmizi tonlari biraz portakal rengine çalar, dolayisiyla baslangiçta kullandigimiz kan 70’lerde ve 80’lerde kullandiklari o eski kanlara benziyordu. Her seyin rengini koyultup kanimizi neredeyse kurumus kan rengine getirdik. Normalde, bir filmde, öne çikabilmesi için bazi seylerin renklerini abartabilirsiniz. Ama yüksek çözünürlükte bunu yapamazsiniz çünkü her seyi ayrintilariyla yakaliyor”.
Yapim tasarimcisi Hinkle’in da sahneler için pratik olacak ama 3 boyutlu yüksek çözünürlügün azizligine ugramayacak setler yaratmak için uzun uzadiya düsünmesi gerekti. Bu konuda sunlari söylüyor: “Ilk basta büyük zorluk yasadik. Kameralarla deneyler yaptik ve bir kaç test uygulayarak kamera, oyuncular, arka duvar, yan duvarlar, ön plan vs. arasindaki mekansal iliskiyi tespit etmeye çalistik. Glen McPherson’la birlikte gitgide çekimleri nasil yapacagimiz konusunda daha yakin bir isbirligine girdik ve setler de gitgide büyüdü. Büyüdü derken bunu fiziksel anlamda söylüyorum; setler öncelikle kameralar olmak üzere, oyuncular ve odadaki diger seyler arasindaki bosluga elverecek sekilde genisledi. Muazzam çapli girisimlere dönüsen harika bazi seter yarattik”.
Perry ise sunu ekliyor: “Yükse çözünürlük hiç hata kaldirmayan bir format. Her seyi görebiliyorsunuz. Örnegin, kalabalik sahnelerde kimi zaman gerçek figüranlar yerine sadece üst gövdesi olan kagit mankenler ya da sisme bebekler kullanilir. Ama 3 boyutlu çekimlerde bu kagit mankenler düz göründü, sisme bebekler de her seye ragmen yapay durdu. Yüksek çözünürlükte görüntüler çok keskin ve net oldugu için bu tür hilelerden yararlanamiyorsunuz”.
Gerek 3 boyut gerek yüksek çözünürlük beyaz perdedeki ortami olabildigince gerçekçi kilma yolunda birer adim oldular. Onlar sayesinde görseller gerçek hayattakilere daha çok benzedigi için algilarimiza da daha çok hitap ediyorlar. Görsel efektler amiri Erik Henry kisa sürede anladi ki 3 boyutlu film çekmek her seyi yeniden düsünmek anlamina geliyordu. “Vince Pace’le yaptigim konusmadan çikardigim sonuç gelecegin 3 boyutlu teknolojisinin nesnelerin insanlarin üzerine firlamasi gibi numaralara odaklanmadigi” diyen Henry, söyle devam ediyor: “Gelecekte amaç bir sahneyi orada gerçekten bulunuyormus gibi hissetmemizi saglayacak sekilde hazirlamak. 3 boyutlu çekimler daha ilginç hâle geliyor çünkü çekimi daha gerçekçi kiliyorlar. 20 yil boyunca 2 boyutlu dünyada çalistim ama garanti gözüyle baktiginiz en ufak sey bile 3 boyutluda basarili olmayabiliyor. Bizim için görsel efekt çekimlerini birlestirmek çok zor oldu. Normalde 2 boyutlu için boyali cam yaratiriz ya da kareden bir seyi çikaririz; simdi ise farkli pozisyonda iki kamera oldugu için, boyali cami tekrar yapmamiz ya da birinden çikardigimiz seyi diger kamera için de çikarmamiz gerekiyor. Diger bir deyisle, bir gözün (kameranin) gördügü seyi diger göz içinde kopyalamanin kolay bir yolu yok”.
Fazladan emek harcamayi gerektirse de, Henry, görsel efektler departmaninin dublörler, özel efektler, makyaj efektleri ve yapimda yer alan diger ekiplerle birlikte çalismasini ödüllendirci bir deneyim olarak gördügünü belirtiyor: “Bütün görsel efekt çekimleri olaganüstü karisikti, ama tüm departmanlarla isbirligi yapmak harikaydi. Her sey birbiriyle kesisti ve isleri en iyi yapmanin yolunu bulmak için hepimizin ortak çabasi gerekti”.
Teknik açidan 3 boyutlu bakis açisiyla çalismak heyecan verici olsa da, hikaye anlatimi açisindan bakildiginda, yapimcilar karakter gelisimlerinin ve öykünün kilit noktalarinin 3 boyutlunun güdümüne girmesini istemediler. Film 2 boyutlu olarak da harika ve saglam bir sinema deneyimi olmaliydi. Bu yüzden, aslinda, biri 2 boyutlu biri 3 boyutlu olmak üzere iki film çektiler. Ellis bu konuda, “Gerçek su ki 3 boyutlu gösterim yapan sinema salonu sayisi hâlâ sinirli. Benim için en önemlisi bu filmin harika bir hikayeye ve yakinlik duyacaginiz karakterlere sahip olmasi. 2 boyutlu olarak saglam durabilmeli. Bu sekilde korkutucu olursa, 3 boyutta zaten dehset verici olacaktir” diyor.
Perry ise sunu ekliyor: “Vince Pace görüntüleri yakalamak ve hikayeler anlatmak konusunda tüm ekibimize bir felsefe sundu ve bu felsefe bizim filmimizde olaganüstü ise yaradi: Bir seylerin üzerinize firliyormus gibi gelmesi hos, ama 3 boyutlu teknolojinin bir aygit degil hikaye anlatimi için bir araç olmasi gerekiyor. Bu teknolojiyi nasil kullanacaginiz konusunda çok stratejik olmalisiniz”.
Yapimcilar bu çekimlerdeki muazzam derinligin insana kendisini oradaymis gibi hissettirdigini fark ettiler. Örnegin, bir sahnede, Williamson’in canlandirdigi George karakteri Nick ile Lori’ye kendi hayatindan söz ediyor. “Koltukta yanina oturmus onu dinliyormussunuz gibi hissediyorsunuz. Izleyiciler böyle hareketsiz anlarda 3 boyutlunun ne kadar güçlü bir etki yaratacagini asla tahmin edemezler” diyen Ellis’e yazar Eric Bress de sunlari ekliyor: “Bu filmler kalabalik bir izleyici grubu karsisinda hep daha etkili olur çünkü korkunun ve kahkahanin bulasici olma özelligi vardir. Simdi izleyiciler harika bir paylasim deneyimini her zamankinden fazla yasayacaklar çünkü 3 boyutlunun yarattigi derinlik etkisi sayesinde Ölüm’ün pençesine hiç bu kadar yakin olmadiklarini hissedecekler”.
“Su çarpisma konusunda hakliysan, geriye kalan her animin tadini çikarmak istiyorum. Sirada ben olabilirim, degil mi?”
3 boyutlu çekimler Ölüm’ün izleyicilere neredeyse gerçek gibi ulasmasini saglarken “Final Destination 4/Son Durak 4” de içerik olarak bazi insanlarin nasil ve ne zaman öleceklerine dair korkulariyla oynuyor. “Bence ölümü insanlastirdiginiz an, o gizemin bir kismini alip götürüyorsunuz” diyor yapimci Craig Perry ve ekliyor: “‘Final Destination/Son Durak’ filmlerinde, kesip biçen birini görmüyorsunuz, pesinizden gelen gerçek bir beden yok; dolayisiyla, bizim filmlerimiz ölümün her birey için ne olup ne olamayacagi olgusunu besliyor. Bu her insanin hayatinin bir noktasinda sorguladigi bir seydir, ve ‘Final Destination 4/Son Durak 4’ görünmez katiliyle herkesin kisisel korkusunu harekete geçiriyor”.
Aktör Bobby Campo’nun yorumu ise söyle: “Hayatta hepimiz durdurulamaz bir güç olan Ölüm’e karsi bir yaris içindeyiz. Bizler bu filmde Ölüm’ü atlatmaya çalisan birer kurbaniz. Bana kalirsa sette herkes, hayatin herhangi bir aninda küçücük bir seyin korkunç sonuçlar dogurabilecegini fark ettigi bir ‘Final Destination/Son Durak’ ani yasadi”.
Shantel VanSanten ise, “Artik bazen söyle düsünecegim: ‘Su kalemi firlatsam ve yere yuvarlansa, suradaki panele çarpip serkr ve gelip yüzüme isabet eder mi?’ Artik hiç tehlikeli görünmeyen bir sey gördügümde tesadüfi bir dizi olay sonucunda beni öldürebilir mi diye düsünecegim” diyor gülerek ve ekliyor: “Filmde aktarilan seyler her an yasanabilecek seyler… asla bilemezsiniz. Iste insanlarin aklini bozan sey bu”.
Webb ise özellikle akil bozan anlar konusunda sunlari aktariyor: “Bazi sahnelerimde rol yapmadim. David ve çekim ekibi bazi seyleri öyle gerçekçi yapti ki bir kaç keresinde inanilmaz bir adrenalin patlamasi hissettim; güvenligim için her türlü tedbiri alan insanlar oldugunu ve sadece eglence için yasadigim tehlikeleri görüntülediklerini neredeyse unutuyordum”.
“‘Final Destination/Son Durak’ filmlerinin güzel yani bir sahneyi izleyip, ‘Tamam, burada dört sekilde ölebilir’ diye düsünürken hiç tahmin etmediginiz ve aklinizi basinizdan alacak bir besinci yol oldugunu görmeniz. Bu filmde onlardan çok var” diyor gülümseyerek Nick Zano.
Yönetmen David R. Ellis film hakkinda son noktayi koyuyor: “Bazen seyirciyi yanlis yönlendiriyoruz. Bunlar filmlerimizin eglence ve heyecanini daha da arttiriyor. Serinin meraklilarinin sevdigi seyler iste bu sürpriz ögeler; ve serinin bu kadar tutmasinin nedenlerinden biri de bu”.