Filmleri izlemeden önce fragmanları ve etraftan duyup okuduklarımız sayesinde, kafamızda az çok bir fikir oluşur. Kimi zaman fragmandan anladığınızın fazlası, kimi zamansa fragmanla alakası olmayan bir filmle karşılaşırız. “Darbe” bu anlamda iki uca da ait olmayan bir film. Bir süper kahraman filmi gibi görünüyor ama değil… Bir kara film deseniz o da değil... Zaten en büyük mesele de burada başlıyor: Film nereye ait? İlle de bir sınıflandırma yapmak elbette şart değil ancak ister istemez bir bütünlük arıyorsunuz. Darbe’de ise çoğu şey havada kalıyor ve sadece izlediğinizle kalıyor daha fazlasına kafa yormuyorsunuz.
Son yıllarda artan çizgi roman uyarlamaları sayesinde birçok “süper kahraman” filmi izledik. “Darbe” konusu itibariyle böyle bir his veriyor. Özel güçleriyle bazı olayların çözümünde devlete yardımcı olan bir örgütle başlıyor her şey. Bu özel güçlerse gerçek hayatta bazı insanlarda da bulunabilecek özellikler. Zaten böyle bir gerçeklikten yola çıkılarak bu film çekilmiş.
Düşünce yoluyla bir eşyayı kımıldatabilme, geleceği görebilme, dokunma yoluyla hasta bir insanı sağlıklı hale getirme gibi özelliklere sahip insanlar, Division adlı bir örgüt tarafından toplanarak en güçlü ordu meydana getirilmeye çalışılmış ancak denemelerden sağlam çıkan olmamıştır. Bu özelliklerden, kımıldatmaya sahip Nick de 10 yıl boyunca babasının öğüdünü dinleyerek bu örgütten kaçar ve Hong Kong’a saklanır. (Hong Kong seçilirken bir “Casablanca” etkisi yaratılmak istenmiş. Birçok suçlu sığınmak için Casablanca’yı seçmişti, Hong Kong’un da benzer bir rolü var) Bu saklanma süreci 13 yaşında geleceği görme yetisi olan bir kızın teklifiyle sona erer. Örgüt ve iki kahramanımız arasında da bir kaçma kovalama durumu başlar. Denemelerden kaçıp kurtulan tek kişi olan Kira da işin içine girer ve kimin tarafında olduğu da değişkenlik gösteriyor. Yani buraya kadar tanıdık bir senaryo söz konusu.
“Darbe” ne tam eğlencelik bir film ne de derinliği olan bir film. Gerçekçi olması için yeşil ve mavi fonlardan kaçılmış ve efekt mümkün olduğunca kullanılmamış. Bunu bir artı olarak değerlendirebilir miyiz tartışılır. Keşke daha çok efekt kullanarak seyircinin dikkatini daha fazla çekebilselermiş. Zira karşımızdaki müthiş alt metinler içeren bir film değil. Felsefesinin ne olduğu bile belli değil. Bir yer işaret ediliyor ve peşinden gidiyorsunuz ancak alakasız bir durakta buluveriyorsunuz kendinizi. Bu durumda da nereye hizmet ettiğini bilmiyorsunuz.
Oyuncu kadrosuna baktığımızda ise yıldız oyuncuları göremiyoruz. Zaten dağınık olan film seyirciyi bu anlamda da kandıramıyor. Yönetmen, oyunculukları ön planda tutmak istemiş ancak hangi oyunculukları? Ortalamanın üstüne çıkan bir oyunculuktan bahsetmek pek mümkün değil. Bu arada popüler dizilerden “Heroes” izleyenler birçok akrabalık bulacaklardır filmde. Oysa yönetmen Paul McGuigan, bu diziyi hiç izlemediğini ve oradan etkilenmediğini söylemiş. “Keşke izleseydi” diyorsunuz film bitince. Geleceğin resmini çizen kız figürü burada yaratıcı değil taklitçi kalıyor ne yazık ki. Ayrıca esas oğlan Nick’in yeteneğinin hiçbir şekilde işe yaramaması ve bunu kullanmayı öğrenmemesi de başka sinir bozucu bir durum.
Aksiyon filmlerini severim diyorsanız muhtemelen sıkılmayacağınız bir film “Darbe”. Fragmanından çok etkilendiyseniz ya da bir “Heroes” bekliyorsanız beklentinizi biraz azaltıp gitmenizi öneriyorum filme.