24 Harizanda Türkiye Sinemaları'nda yerini alacak olan Transformers: Yenilerin İntikamı'nın dünyaca ünlü iki yıldızıyla çok özel bir söyleşi gerçekleştirildi. Megan Fox ve Shian LaBeouf ile yapılan bu söyleşide sette gerçekleşen olaylardan, kendi özel hayatlarına kadar birçok konuya yer verdiler.
Megan Fox'la yapılan çok özel söyleşi:
Dünyaca bilinen bir seriye yeniden geri dönmek nasıl bir duygu?
MEGAN FOX: Geri dönmek beni heyecanlandırdı. Düşünün, böylesine görkemli ve her zaman kaotik olan setleri bırakıyorsunuz ve “normal” setlere gidiyorsunuz. Daha küçük bütçeyle çekilen filmlerin çok sakin ve ağır tempolu setlerinde çalışmaya başlıyorsunuz. “Transformers”ta tek sahneyi çekmek en az üç günümüzü alırken, oralarda tek günde filmin yarısını bitiriyorsunuz. Bu yüzden “Tranformers”a geri dönmek keyifli bir heyecan getirdi.
Geçen filmde Shia ile aranızda bariz bir uyum vardı. Bıraktığınız yerden başlamak kolay oldu mu?
Evet. Shia ile çok iyi arkadaşız. Onu ölesiye seviyorum. Favori insanlarımdan birisidir. Bu nedenle kolay oldu.
Portresini çizdiğiniz karakterde bu defa ne gibi gelişimler var?
Sam ile Mikaela’nın ilişkisi ikinci yılını doldurmuştur. Artık romantizm boyutu yok olup gitmiş gibidir. Dolayısıyla filmin başlangıcında ikisini bu ilişkinin ikinci yılında buluruz. Sıkıntılı değildirler ama kırk yıllık evli çiftler gibi sürekli didişme ve atışma halindedirler.
Filmdeki aksiyon sahnelerinden sizin payınıza ne kadar düştü?
Hepsinde vardım. Açıkça söyleyebilirim ki, koşmadığımız çekim günü yok gibiydi. Filmin her sahnesi bol aksiyon yüklü olduğu için böyle olması doğaldı.
Yeni filmde dünyamızı kurtardığınız sahnelerin çekiminin Antik Dünyanın merkezi olarak bilinen Piramitlerde yapılması için ne diyorsunuz?
Dünyayı kurtarmak ile piramitler arasındaki bağlantının yakın zaman öncesine kadar farkında değildim ama bu mekanların önemini biliyordum. Böylesine harika mekanlarda bulunmak müthiş bir şey… Bu bölgede en son olarak 1930’lu yıllarda film çekimine izin verildiğini duymuştum. Ne derece doğrudur bilemem ama kendimi çok özel hissettim. Buraya dün geldik. Piramitlerin insanlar tarafından mı, yoksa uzaylılar tarafından mı yapıldığını dünden beri tartışıp duruyoruz. Aklım hep o konuda…
Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Filmin efektlerini hazırlayan ILM’de çalışan Scott Farrar ile konuşuyorduk. Günümüzdeki teknoloji ve bilgisayarlara rağmen bu piramitlerin nasıl yapıldığının açıklanamadığını söyledi. O halde bu soruyu öncelikle kendimize sormalıyız. Binlerce yıl önce sadece kum, halat ve kütük kullanarak bu piramitleri nasıl yaptılar?
Sizce en zor aksiyon sahnesi hangisi oldu?
New Mexico eyaletindeki Beyaz Çöl’de yaptığımız çekimler… Büyük kum tepecikleri vardı. Shia ile birlikte kum tepeciklerine çıkıyor, sonra aşağı iniyor, ardından tekrar tırmanıyorduk. Sonrasında kasabaya kadar olan yolu koşarak gidiyorduk. Bu sahneleri ardarda dört defa çektik. Sırtım ağrılar içindeydi. Artık ciğerlerimin patlayacağını; hayatta kalamayacağımı düşündüm. Böyle sahneleri çekmek için fiziksel gücünüz iyi olmalı…
İlk film büyük sürpriz yaparak hit oldu. Devamının bu kadar kısa sürede gündeme geleceğini bekliyor muydunuz?
İlk filmin ne kadar büyük para kazandığını görünce yeniden davet edileceğimizi hemen anlamıştık. Ayrıca karakterler çok genç olduğu için devamı kısa sürede yapılmalıydı. Çünkü Sam ile Mikaela’yı 30 yaşında görmeyi hiç kimse istemezdi.
Kariyerinizin bu aşamasında oynadığınız her rolle kendinizi sürekli gelişirken görmek nasıl duygular getiriyor? Önünüze daha ilginç senaryolar geliyor mu?
Böyle bir işin parçası olmak başlıbaşına heyecan verici… Açıkçası bu işe başlarken çaylaktım. “Transformers” benim ilk gerçek filmimdi. Ne yapmam gerektiği konusunda bir fikrim yoktu. Her sahnede korkuyordum. Kamera üzerime çevrildiğinde ortadan yok olmak istiyordum. Öylesine çekiniyordum ki, bırakın konuşmayı, ağzımı dahi açmak istemiyordum. Ancak film setlerinde daha çok çalıştıkça her yeni rolde bir aktör olarak geliştiğimi hissediyorum. Kamera karşısında iyi ve gerçekçi bir oyun ortaya koymanın önündeki en büyük engelin korku olduğunu öğrendim artık… Daha çok çalıştıkça daha az korkuyorsunuz ve kamera karşısında daha dürüst oluyorsunuz. Bunu keşfetmek ilginç oldu.
Bu filmde en favori Transformer’ınız var mıydı?
Devastator… Onunla karşılıklı iletişime girmiyorum. Konuşmalı bir iletişim yok. Önündeki herşeyi yok eden yıkıcı bir Transformer’dır.
Michael Bay çok hızlı çalışan ve en zor sahneleri bile çabuk çekmesiyle tanınan bir yönetmendir. Onun yönettiği bir filmde oynamanın ne gibi zorlukları vardı?
Fazla koşmaktan kaynaklanan Kardiyo-Vaskular stresi bir yana bırakacak olursak, bence en zor olan yanı, bir koşma sahnesini çekerken bu sahnenin aynı zamanda duygusal içerik de taşıyor olmasıydı. Her an çılgınca birşeyler oluyordu. Üstelik hiç prova yoktu. Bize şuraya doğru koşmamız söyleniyor, o andan itibaren müthiş bir aksiyon başlıyordu. Bunu başarmak çok zordu. Sıradışı bir hafızaya ve çelik gibi sağlam sinirlere sahip olmak gerekiyordu.
“Transformers”ın başarısı, hayatınızda ne gibi değişikliklere yol açtı?
Aşama aşama oldu. Sabah uyanınca hayatınızın bir anda farklı olması gibi bir durum yok. Bu değişimler hafta-hafta, ay-ay gerçekleşiyor. Ancak birşeylerin değiştiği kesindir. Herşeyden önce hepimiz çok dikkatli olmalıyız. Aptalca davranma şansımız yok. Özellikle genç izleyicilerin dikkatinin üzerimize yöneldiğini dikkate almamız gerekiyor. İnsanlar bizi rol model olarak almak istiyorlar; bu da çok büyük sorumluluk getiriyor. Shia ile ikimiz böylesine büyük bir sorumluluğu hazır değildik ama her geçen gün alışıyoruz.
Sinemanın aksiyon kızı olmak, yüksek sıcaklıklar altında koşarken makyajla ilgili birtakım problemleri de beraberinde getiriyor mu?
Michael Bay sette makyaj ve saç bakımı yapılmasından hoşlanan bir yönetmen değildir. Zaten ben de saatlerce makyaj sandalyesinde oturmayı seven birisi değilim. Bu nedenle herşey çok hızlı yapıldı. Bu işimizi kolaylaştırdığı için filme daha fazla odaklandık.
Kumların saça zararı yok mu?
Yanılıyorsunuz! New Mexico’daki çekimlerde bol miktarda helikopter kullanıldığı için kumlar sürekli havaya kalktı. Adeta kum fırtınası gibiydi. Saçımız başımız darmadağın oldu ama gerçekten seksi bir görünüm ortaya çıktı. Bu yüzden saçlar için kum iyidir. Daha seksi görünürsünüz ve harika durur.
“Transformers” filmleri için kilo almanızın istendiği söyleniyor. Bu doğru mu?
Oynadığım başka bir film için kilo vermiştim. “Jennifer’s Body” adlı bir filmdi ve bir zombiyi oynuyordum. Zombiye dönüşen ergenlik çağındaki bir kızın öyküsü anlatıldığı için o filmde aşırı zayıf olmalıydım. Kilo vererek adeta bir deri bir kemik kaldım. Pek sağlıklı bir durum değildi. Michael Bay çok zayıf kız imajından hoşlanmayan bir yönetmendir. Sağlıklı görünümlü kadınları sever. Bu yüzden kiloları hızla geri aldım. Sağlıklı bir iştahım olduğu için açıkçası işime geldi. Kilo yapan ne kadar şey varsa hepsini bol bol yedim. Hatta gece yatmadan önce bile elime ne geçerse atıştırıyordum. Buraya daha dün geldik, henüz Mısır’a özgü yemeklerden yemedim ama tadına bakacağım.
Piramitleri ziyaret ettiniz mi?
Şöyle bir dolaştık ama içine bugün gireceğiz. Hepsi büyüleyici…
Oyunculuğun önünüzde ne gibi ufuklar açtığını düşünüyorsunuz?
“Transformers”ı yapmadan önce ABD dışına hiç çıkmamıştım. Pasaportum bile yoktu. İlk filmin tanıtımı için yurtdışına çıkmak amacıyla pasaport aldım. Gitmediğimiz yer kalmadı. Bence bu işin en büyüleyici yanlarından birisi tanıtım turlarıydı. Başka türlü asla görme fırsatı bulamayacağınız her şeyi ve her yeri görüyorsunuz.
Eğer serinin üçüncü ve dördüncü bölümleri çekilirse oynamak ister misiniz?
Kesinlikle… Sanırım hepimizin biraz dinlenmeye ihtiyacımız var ama bataryalarımızı yeniden doldurduktan sonra evet… Böyle filmleri yapmak çok keyifli…
İlk filmde, oynadığınız karakterin araba tamiri konusundaki yeteneğini keşfetmiştik. Devam filminde bunu daha çok görecek miyiz?
Bu filmde bir motosiklet dükkanında çalışıyor ve Ducati marka motosikletlerin bakımını yapıyorum. Filmde motosiklete binmem gerekiyordu ama aslında binmedim. Birisi çerçevenin dışında durarak itti ve öyle çektik. Ancak çok gerçekçi durmadığı için o sahneyi sanırım yeniden çekmek zorunda kalacağız.
“Jennifer’s Body” adlı filmde Diablo Cody ile çalışmak nasıldı?
Harikaydı. Kış aylarında Kanada’da çekildi. Dondurucu bir soğuk olduğu için otel odasından pek çıkamadık. Bu durum beni bunalıma soktu ama oradaki karakter mükemmeldi.
Shia LaBeoufe'la çok özel söyleşi:
İlk filmin müthiş başarısından sonra “Transformers”ın setine dönmek nasıl bir duygu?
Shia LaBeouf: Hepimiz için keyifli oldu. Sanki beş ay süren öğrenci balosu gibiydi. İzleyicinin heyecan duymasından biz de çok heyecanlandık. Şahsen bugüne kadar deneyimlediğim en büyük başarıydı. Ben çok şanslı bir insan olmalıyım ki, Piramitleri görme şansına sahip oldum. Müthişti. Hepimiz çok mutluyuz. Hayatım boyunca ödediğim en büyük vergiyi ilk “Transformers”tan kazandığım parayla ödedim. Ekonominin ve iş dünyasının ne halde olduğunu düşünecek olursak, hepimiz işimizi koruduğumuz için mutluyuz.
“Transformers”ın başarısının ardından hayatınız nasıl değişti?
Eğer daha fazla dinlenme zamanım olabilseydi sırtımı yaslayıp oturabilir ve hayatımın nasıl değiştiğinin yansımalarını izleyebilirdim. Ancak ilk filmin ardından kesintisiz bir süreç oldu… Bum, bum, bum ve bummm! Dinlenme fırsatı bulamadığım için hayatımın çok fazla değiştiğini sanmıyorum.
Portresini çizdiğiniz karaktere yeni filmde neler oldu?
Sam ilk filmde dünyayı kurtarmıştı. Bunu bir kere yaptınız mı, çok hızlı şekilde ünlü olursunuz. Ancak Sam asla kahraman olmayı istememiş; zoraki şekilde o durumun içerisinde kalmıştı. Hatırlayacağınız gibi, aile kökenleri yüzünden bu olaylara karışmak zorunda kalan nörotik ruhlu bir gençti. Şimdi artık normal bir hayat sürmek, okuluna devam etmek istediğini görürüz. Sevdiği kadınla uzun mesafeli ilişkisini sürdürmeye çalışır. Sonra bir kez daha olanlar olur. Gözünün önünde birtakım görüntüler belirmeye başlar. Yeniden akıl ve ruh sağlığını kaybetmenin eşiğine gelmiştir. Aklını tamamen kaybedince uzun bir süreç yeniden başlamıştır. Sam’i bu noktada buluruz.
Öyleyse, Sam üniversite için uzaklara giderken Mikaela eve dönmüştür…
Evet. Babasıyla beraber bir bisiklet dükkanını çalıştırmaktadır. Bu arada Sam okuldadır.
Piramitlere çıkıp inme fırsatını çok istediniz mi?
Sabırsızlıkla bekledim ama burada olmak da harika… Sanırım, piramitlere çıkabilen ilk aktör John Turturro olacak. Böylesi şimdiye kadar hiçbir aktöre nasip olmamıştı. Bu John için çok harika birşey… Bizler de onun çevresinde olduğumuz için mutluyuz.
Böyle bir film yapmak nasıl birşey?
Sonuçta bu bir Transformers filmidir. Çizgi roman gerçekçiliği sözkonusudur. Şiddetli patlamalar, güzel kadınlar, hızlı arabalar ve çılgınlıklar… Başka birşeyler yapmaya çalışmıyoruz. Zaten izleyicimizin de bizden başka birşey istediği yok. Daha fazla heyecan ve eğlence isteyen izleyiciler için en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Yeni filmimiz sadece daha büyük, daha hızlı ve daha güçlü olmakla yetinmiyor. Aynı zamanda daha entelektüel ve daha fazla mizah var. İlk filmdeki mizah boyutu insanların hoşuna gittiği için genişlettik ve yenilerini ekledik.
Arabalarla sohbet etmek ve onlar cevap veriyormuş gibi davranmak zor oldu mu?
Hayli zor olduğunu söyleyebilirim. Bunu yapabilmek için iyi bir aktör olmalısınız. Aslında bunu yapmak için çocuk ruhlu olmanız gerekir demek daha doğru… John Turturro bizden epeyce yaşlı olduğu halde onda bile çocuk ruhu var. Arabalarla konuşurken sadece orada birşey olduğunu hayal ediyorsunuz. Aslında kendi kendinizle konuşuyorsunuz.
İlk filmden farklı olarak bence en keyifli yanı, robotlarla daha fazla karşılıklı etkileşim olmasıdır. Robotlarda yüz hatlarıyla ilgili bazı kısıtlamalar vardı. Bu konuda bazı gelişmeler sağlandı. Yüzünüze elektrik tesisatına benzer bir tel koyarlar ve bir robot sizin yüzünüze dokununca onu görebilirsiniz. İlk filmde bunu yapamamıştık ama şimdi teknolojik açıdan çok daha ilerideyiz.
Yaptığınız akrobatik hareketler arasında hangileri var?
Hepsi! Daha iki hafta önce çok büyük bir patlama sahnesini çektik. Bir filmde aktörlerin de içinde yer aldığı en büyük patlamaydı.
Elinizden yaralandıktan sonra yeniden yaralanabileceğinizden korkmadınız mı?
Elimi kırdıktan iki hafta sonra sete geri döndüm. İki gün önce kaşımda sıyrıklar oluştu. Buna rağmen rock yıldızları gibi devam ediyorsunuz. Çünkü çok eğlenceli…
Büyük bir patlama sahnesinde yer almak nasıldı?
Resmen saçlarım dimdik oldu. 600 galonluk (yaklaşık 2.500 litre) petrol patlatıldı. Bu sahneyi New Mexico’da çektik ve bombayla aramda çok kısa bir mesafe vardı. Bombanın birinci parçası sadece 200 metre uzaktaydı. Bu arada koşuyordum, çünkü dört aşamada patlayacak bombaların ikincisi sadece birkaç saniye sonra patlayacaktı. Sonra yanında bulunduğum üçüncü bombanın patlaması birkaç saniye sonra olacaktı. Tüm kentin havaya uçması beş saniye sürecekti. Eğer bombaları ateşleyen adam işleri karıştırsaydı şu an ölmüştüm. Sabahları napalm kokusu duymayı severim (Kahkahalar).
Patlayan bombalara rağmen hayatta kalabilmek için olimpik koşucu gibi olmalısınız…
Korku başa bela olunca insan 100 metre koşucusu gibi olur! Gündelik hayatımda çok hızlı birisi değilim ama film setinde en hızlı koşan bendim. Bundan emin olabilirsiniz. Ramon’la çöllerde bol bol yarıştık. Ramon atlettir. Aktör olmadan önce üniversite basketbol takımında oynuyormuş. Keyifli yarışlar yaptık.
Bombalı sahnelerde oynarken bombaya çok yakın olduğuuz aklınıza geldi mi?
Evet, bu hiç aklınızdan çıkmıyor ki… Özel efektleri hazırlayan elemanın da hep aklında olduğunu biliyorum. Bir yandan da Michael Bay faktörü var. Sürekli olarak, “Devam et, iyisin” diye bağıran bir yönetmen düşünün. Kameralara bu kadar hükmeden ve olaylara yakın duran bir yönetmen görmedim.
İlk filmi yaparken üç yıl sonra burada olmayı umuyor muydunuz?
Yeni bir tane daha yapacağımızı biliyorduk. Çünkü ilk yaptığımızın harika olduğunun farkındaydık. Ancak çekimlerin burada, Kahire’de yapılacağı hiç aklımıza gelmemişti. Michael Bay’in aklında dünyamızın harikalarından birisine gitme fikri vardı. İlk filmin çekimleri bittikten sonra aradaki sürede Transformers’ı pek düşünmedim. “Indiana Jones”un setinde Harrison Ford’un yanındayken de Transformers’ın bir sonraki serüveninin nerede çekileceği konusu hiç aklımda yoktu.
Sıradışı bir çocukluk döneminiz olmuş muydu?
Açıkçası çok fazla birşey yok. Sanırım normal bir çocuk gibi büyüdüm. Tek bir fark vardı. Ailemi maddi açıdan desteklemek zorunda olduğum için 12 yaşımdan itibaren çalıştım. Bu nedenle normal çocuklar gibi düzenli olarak okula gitmedim. Bundan gurur duyuyorum. Yetişme çağımdan gururluyum ve ailemi seviyorum. Mutlu bir insanım.
Üniversiteye gitmeyi planlamış mıydınız?
Aslında gitmek istiyordum ama Steven Spielberg başka türlüsüne karar verdi. Daha fazla film yapmamı istedi. Böyle bir durumda kalkıp da Spielberg gibi birisine, “Hayır Steven, sizinle birlikte film yapmayacağım. Sınıflarda film eğitimi alacağım ve sizin biyografinizi okuyacağım” diyecek halim yoktu.
Hobileriniz var mı?
Evet. Bisiklet ve motosiklete binmeyi severim. Normal insanlar gibi televizyon seyretmek hoşuma gider. Ancak bunu yapacak fazla zamanım yok. 22 yaşımdayım ve şu an çok fazla çalışmam gerektiğini biliyorum. 40 yaşıma geldiğimde bu hızda çalışmayı istemem. Harrison Ford bana birçok şey öğretti. Bu endüstride sadece çalışmaya devam ederken yeni iş teklifleri alabilirsiniz. Çalışmayan birçok arkadaşım var ama hiç mutlu değiller. Şu an bir aylık bir tatilim olsun isterim ama daha fazlası benim dengemi bozar. Çünkü ne kadar çok çalışırsam o kadar mutlu oluyorum. Belki bu filmden sonra bir tatil yaparım. Sonuçta kimse beni çalışmam için zorlamıyor, ben kendim istiyorum. Hayatımın 18 yaşımdan 25’e kadar olan bu döneminde birçok dönüşümler yaşıyorum. Ekranda da aynı dönüşümlerin olması için elimden geleni yapacağım. Örneğin daha olgun roller arayışındayım.
Sizce Transformers neden hit film oldu?
Çünkü sıkı filmdi. Nedeni bu!