Henry Selick birçokları için hala Tim Burton'un Noel Gecesi Kabusu'nun yönetmeni olarak tanınıyor. Aradan epey bir zaman geçmiş olsa da Noel Gecesi Kabusu hala kült mertebesine ulaşmış karizmatik çizgisini koruyor. Ve malesef kimi çok beğenilen yönetmenlerin de zaman zaman başına geldiği gibi böylesine önemli işler çıkaran sanatçılar sürekli eski işlerinin gölgesi altında haksız eleştirilere maruz kalıyorlar. Henry Selick'te bazı sevimli animasyonlar ve çocuk filmleri yönetse de, kendisinden sürekli yeni bir Noel Gecesi Kabusu bekleyen seyircilerin hışmına uğrayarak sessizce köşesinde bekledi. Ta ki Koralin ve Gizli Dünya(Coraline)ile yurtdışı seyircisini çarpana kadar desek daha doğru olur belki de.
Fragmanlarının dönmesiyle birlikte tüm dünyada büyük bir merakla beklenen Coraline hedefini 12'den vurmuş görünüyor. Gerek eleştirmenlerin gerekse Kuzey Amerika'da yaptığı ciddi hasılatın ardından meyvelerini toplayan film ekibi şimdiden Tim Burton'la yeni bir film projesi için görüşmelere başlamış durumda. Peki ama hem yetişkin seyircinin bayıldığı hem de eleştirmenlerin tuttuğu bu animasyondaki sıradışı durum ne? Üç boyutlu film tekniği desek değil, inanılmaz hızlı akan hikaye desek değil.Peki ama ne?
Açıkçası Coraline'ı türdeşlerinden ayıran temel husus çok katmanlı tabiri caizse Freudyen hikayesi. Bir çocuk filminden ziyade görmesini bilenlere enteresan şeyler söyleyen bir film var karşımızda. Annelik kavramına herkesin yücelttiği noktadan değilde tam tersi bir köşeden, ezber-bozan şekilde yaklaşan hikaye çoğu yetişkin seyirci için hem ilginç hem keyifli. Yüzeyde bir perili ev hikayesi gibi duran ama onu annelik mitleriyle iç içe geçiren animasyon belki de biz büyüklere masal anlatıyor. Coraline'ın yeni taşındıkları evlerinde gizli bir kapı bularak başka bir dünyaya geçişi ve burda daha ideal gibi gözüken ama kendi bencil sevgisi uğruna küçük çocukları hapis eden öteki cadı anneyle karşılaşması filmin ana konusu. Coraline'ın başının derde girdiği öteki anne, anneliğin sevimli ve sıcak yönünü değil de zaman zaman her çocuğun kıyısından geçtiği o karanlık anne figürünü temsil ediyor. Saplantılı ve anaç bir şekilde bedenen ve ruhen her şeyiyle Coraline'ı isteyen öteki anne psikoanalitik okumalara açık ilginç bir portre. Coraline'ın öteki tarafa geçtiği kapının ardı ise yine enteresan bir şekilde göbek kordonuna benzeyen ilginç bir köprü olarak tasvir edilmiş. Bütün bunlar filmi sofistike ve farklı okumalara açık hale getiriyor.
İşin ilginç ve bir başka güzel tarafı Coraline 3D tekniğini seyircileri şoke edip yerlerinden zıplatmak için değil hiyayesini derinleştirmek için kullanıyor. Son derece lezzetli görünen sahneler hiç acele etmeden yavaş yavaş sindirilerek mideye iniyor. Fonda sürekli bizi birşeylerin rahatsız ettiğini anlıyoruz ama bu bizi germek yerine atmosfere daha çok bağlıyor. Gerek ev gerekse bahçe hatta bulutlar bile tekinsiz ama bu bizi korkutmuyor sadece merakta bırakıyor. Bir çizgi film olarak hem aksiyonu hem de çizimleri son derece başarılı olan Coraline Henry Selick'in çıtasını tekrar yükseltmiş görünüyor. Filmi belki de tekrar tekrar izlemek hem alt-metni hem de atmosferi hazmetmek açısından en doğru karar.
Çocuk izleyiciler içinse temposu düşük ve atmosferi ürkütücü gelebilir ama özellikle ikinci yarıdan itibaren hikayenin aksiyonun yükseldiği ve heyecanın katlandığı bir gerçek. Sabırlı davranan çocuklar da hikayeden ödülünü alıp gönül rahatlığıyla salonu terkedebilir. Sezonun belki de en önemli çizgi filmi salonlarımıza geldi. Kaçırmayın derim. İyi seyirler.