Yönetmen koltuğuna bakınca D.J. Caruso\'yu görüyoruz Disturbia da...Filmin başrolunde, son dönem başarılı yapımların içinde sürekli ismi geçen 1986 doğumlu genç bir aktör var; "Shia Labeouf".Kendisi, babasının ölümünden sonra duygusal anlamda yıpranmış ve hocasına yumruk atmaktan dolayı 3 aylık ev hapsi ile cezalandırılmış "kale" karakterini canlandırıyor.Genç yaşta olmasına rağmen yaşının üstünde bir oyunculuk sergilediği çok açık.Filmde ki karakteri kısıtlı mekanlarda geçsede değişen ruh hali sizi pek sıkmıyor.Filmin en önemli aktörlerinden biriside "David Morse". Şüphesiz ki bu aktör "The Green Mile" filmiyle neredeyse tüm dünyaya kendisini tanıttı ve ordaki popüler başarısını sonraki filmlerinde getiremedi.Açıkcası sonra ki filmlerde de hep yan karakter oldu.Sanırım ilk defa bu filmde "Mr. Turner" rolü ile iyi adam mı yoksa kötü adam mı diye onu seçmeye çalışıyoruz.Aslında oyuncuları bulan ekip güzel çalışmış ve film boyunca David Morse\'ı "mı acaba" şeklinde izliyoruz, emin değiliz, çünkü bu adamın film geçmişinde pek fazla kötü karakteri yok.Bu yüzden iyi adam olabilir düşüncesi de yaygın oluyor beyinde, yani kötü adam olarak görmek isteyenler çoğunluktadır.İyi mi yoksa kötü mü onu size söylemyecem tabi, filmi izlememiş olabilirsiniz diye.Son olarak da The Matrix ile bir anda tirmanisa geçen C.A.Moss var tabi.Elinden geleni ardına koymamış Trinty ve de çok yakışmış ona Shawshank Remdeption gardiyanı olmak.Sırada ne var? Sarah Roemer ve Aaron Yoo söylenecek tek şey sanırım sırıtmadıkları idi.
Gelelim filme;Alfred Hitchcock abimizin "rear window"u nun teknolojik versiyonu diyebiliriz Disturbia için. "Disturbia" konusu itabiri ile bize yeni bir kurgusal gösteri sunmuyor.Mükemmel planlanıp, çekilmiş bir kaza sahnesi ile başlıyor filmimiz.O kadar gerçekçi ki kaza sahnesi;şüphe filmini izlemiş bir sürücü direksiyon başına geçince telefonla konuşuyorsa birde; sanırım asla "şu saate kadar ordayım"diyemicektir kolay kolay.Enfes kaza sahneden sonra seyirciyi rahatlatmak ve neşelendirmek için gerilimi yok ediyor yönetmenimiz.Bizlere bir amerikan gençlik filmi izletiyor bir süre.Bir gerilim filminde kahkaha atma rekorları kırdıyor sinemaseverlere.Filmin asıl amacından yavaş yavaş uzaklaşmaya başladığını düşünüyoruz.Kale\'ın,kaale almadığı bir haberi izledikten sonra röntgencilik yaparken bir şeylerden şüphelenmeye başlamasıyla gerilim iyi bir dönüş yapıyor .Sonrasında paranoyak oluyoruz bizde Kale ile birlikte...Artık sadece o bakmıyordu merceklerin arkasından;biz de bakıyorduk anlamaya çalışıyorduk onunla birlikte.Olaylar kurgusu izleyenin kafasını karıştırıyor katilin kim olduğunu bildiğimiz halde şüphelenmeye devam ettiriyordu bizleri...Sürekli artan gerilim filmin sonlarına doğru bitince derin bir ohhh çekiyoruz önce,hemen akabinde hoş bir intikam ile amerikan gençlik filmi olarak son buluyor gösteri...
Ayrıca film reklamcılığın gelmiş bulunduğu son noktayı da gözler önüne seriyor...Daha filmin başında baba-oğul bir mola verelim diyorlar balık avındayken ve ceplerinden birer cocacola çıkarıyorlar;mesaj cocacola tadında molalar.Ev hapisnde ki esasoğlan da X-box ile PSP ile zamanı eğlenceye dönüştürmüş.Katili deşifre etmek için kullandığı handycamlar vs. cabası.
Sonuç olarak "Disturbia" heyecan kisminda yeni bir sey sunmayan ama turun kliselerini de batirmayan film olmuş.Amerikan gençlik filmi gibi başlayıp,teen slasher boyutunda devam ettikten sonra yine amerikan gençlik filmi tadında final yaparak keyifli vakit geçirmemizi sağlıyor.Patlamış mısırınızı ve kolanızı alıp, kız arkadaşınızla oturup, karanlık bir odada kah öpüşerek kah ciddi ciddi seyrederek izleyebilirsiniz.Tabi tavsiyem ciddi ciddi izlemeniz.