Kürt-Türk sorununu güzel şekilde ele alan bir film : "Güneşi Gördüm".
İnsanlığın herşeyin üstünde hissedilmesi gerektiğini vurguluyor.
Oynayan aktör ve aktrislerin birçoğu usta ve yıldız.Gençler de hayli başarılı.
Cehalet, göç, darbede yapılan işkenceler, çekilen acılar, aynı evden hem terörist hem de asker çıkması... Çarpıcı sorunlar ele alınıyor filmde.
Duygusal bir anlatım sözkonusu.
Ama...
Nedense filmden çıktığım anda kendimi hiç de tatmin olmuş bulmuyorum.
Anlatılmak istenen çok şey mevcut ve fakat nihai sona vardırılan olay sayısı az.
Sanattan ve sinemadan bahsediyorsak "teknik"ten de konuşmak durumundayız!
Kırkı aşkın ekran karartma yöntemini kullanan Mahsun Kırmızıgül, seyirciye illallah dedirtiyor.
Kamera titretiliyor, yanlış yere konuyor. Birçok sahne de esinlenme.
Esinlenme...
"Yeteneksizler esinlenir, yetenekliler çalar".
Şimdi diyeceksiniz belki içinizden :"Bu ezme psikolojisini bırak ey yazar! Mesaja bak!".
Ezme psikolojisi falan değil bu, açıkça belirteyim.
Kürt olan ve bununla gurur duyan Yılmaz Güney, takdir edip hürmet duyduğum bir sanatçı, görevini layıkıyla başarmış bir insan.
Yavuz Bingöl de aynı şekilde Nuri Bilge Ceylan filmlerinde gözükecek kadar kendi rüşdünü ispatlamış bir türkücü.
Sorun Kırmızıgül’de mi?
Bilmiyorum.
Bayan oyuncuların yapay şiveleri ve hikâyenin içinde gayet absürt duran "eşcinsel" parafı hiç ama hiç cezbetmiyor beni.
Atilla Dorsay dahil galadan çıkan herkesin yere göğe sığdıramadığı "Güneşi Gördüm"; mana açısından bir taşla iki kuş vurmayı hedefleyen ve bu taşla yalnızca kendi bedeninde yaralar açan bir film.
Cemal Süreya , "bir şiirin benim açımdan okunulabilir sayılması için sadece bir dizesinin güzel olması yeterlidir" der.
Bu seferde Süreya'nın bu engin hoşgörü anlayışını sinemaya uyarlayıp , birkaç doğru mesajdan istifade etmeniz için size bu filmi tavsiye ediyorum.
Ama dürüst olmalıyız ki; teknik kısmını ele alacak olursak Mahsun Kırmızıgül hâlâ "Sarı Sarı" şarkısını söyleyen adamdır, hiçbir ilerleme yoktur, böyle gelmiştir ve şimdilik de böyle gitmektedir.
Bunu böyle bilelim ve ortalığı birbirine katan bu abartma tufanından biraz sıyrılalım.
Akıllı ve sanatsal seyirler...
Vesselam..