Festival Akılları Karıştırdı

09.03.2009 10:48
Festival Akılları Karıştırdı

Günlerdir yazılı ve görsel basında İstanbul Film Festivali'nin ulusal yarışma ayağında reddedilen filmlerle ilgili tartışmalar sürüp gidiyor. Uzunca bir süre konu hakkında açıklama yapmayan festivalin jüri üyeleri, reddedilen filmlerden biri olan “Güz Sancısı” ekibinin, filmin yarışma dışı bırakılmasına tepki göstererek festivalden ayrılması üzerine açıklama yapma ihtiyacı hissetti.Ama bu açıklama kafalarda daha büyük soru işaretlerine yol açtı.

Reddedilen “Issız Adam” ve “Güz Sancısı” ekibi doğal olarak karara tepki gösterirken, sinema yazarları ikiye bölündü. Jüri red kararını açıklarken, “bu filmler sinemasal anlatım açısından diğer filmlerden farklı noktadaydı” dedi. Ek olarak, “bu filmlerin gişesi çok iyiydi, ödül almaya ihtiyaç duyacaklarını sanmıyoruz” açıklaması bunu takip etti. Şimdi kafalardaki soru işareti şu; “gişe ve sanat ilişkisi nerede başlar, nerede biter; jüri ‘bu filmlerin reklama ihtiyacı yok’ derken neyi hedefliyordu?”
 
Açıkcası Türk Sineması son yıllarda gerek sanatsal gerekse gişe filmleri açısından altın cağını yaşıyor denilebilir. Tüm bunların ışığı altında, böylesine kör bir entellektüel kibrin gerilerde kaldığını düşünüyordu coğu sinemasever. Maalesef son yaşanan bu sıkıntılı seçme süreci düşünülürse, Türk entellektüellerinin hala çok bağnaz bir noktada olduğu görülüyor.

Yurtdışındaki hangi önemli festivalde bir film fazla gise yaptı ya da çok pahalı ve önemli oyuncular bünyesinde yer aldı diye yarışma dışına itildi? Açıkçası bir filmin değeri, gişesi ya da içindeki pırıltılı oyuncularıyla degil, anlatım biçimiyle ilgilidir. Mesela Cannes ya da Berlin gibi önemli festivallerde büyük bütçeli bir filmle minimum bütçeli bir sanat filminin aynı anda yarıştığını
görebiliyoruz. Peki Türkiye’de bu algı neden yerleşemiyor?

Ucuz bir şekilde sanat filmlerini küçümsemek değil derdimiz ama bu tarz bir entellektüel mahalle baskısının Türk Sineması’nı nereye götüreceğini düşünmek istiyoruz ve bu hepimizin hakkı.

Yazı: Ahmet Önispir