14 Eylül 2018 haftasında 4'ü yerli toplam 11 film vizyona giriyor.
1990 yapımı Predator 2 ve 2010 yapımı Predators arasında geçen hikayede eski bir Özel Kuvvetler askeri olan Quinn McKenna, Meksika'da paralı bir görevde bulunduğu sırada bir uzaylıyla karşılaşır, bu uzaylı teknolojisine ait bazı parçaları evine gönderir. Ancak oğlu Rory'nin bu paketi yanlışlıkla açması, uzayın en derinlerinden korkunç yaratıkların yeniden dünyaya gelmesine neden olur. Üstelik bu yaratıklar, başka gezegenlerdeki varlıklarla gen havuzlarını genişletmiş, iyice güçlenmiştir. Onları durdurabilecek tek güç, bir grup eski asker ve bir de özel hayatındaki sorunlarla mücadele eden fen bilgisi öğretmeni olacaktır.
Tüm varlığını dişiyle tırnağıyla çalışarak elde etmiş holding patronu Celal'in oğlu Bülent, babasının aksine hiçbir işi beceremeyen bir gençtir. Başarısızlıklarıyla babasını bezdiren Bülent, babası tarafından evinden 1 aylığına uzaklaştırılır. Bu süre zarfında gerçek anlamda bir işi kotarmaması halinde mirastan pay alamayacaktır. Bülent çıktığı bu yolculukta, kendi düğününden kaçan Esma ile tanışacak, birlikte sığındıkları köyde organik bir hayatı ve aşkı keşfedecektir. Filmin başrollerinde Gizem Karaca, Mustafa Mert Koç ve Tarık Papuççuoğlu yer alıyor.
Mark Wahlberg'in başrolünde oynadığı Peter Berg filminde, Amerikan istihbarat ajanı James Silva ve ekibi, birkaç büyük şehri yok etmeye yetecek miktarda kayıp radyoaktif maddenin yerini bilen ve bir Güney Asya ülkesindeki Amerikan büyükelçiliğine sığınmış Li Noor adlı bir polisi ülkeden kaçırmak için çok tehlikeli bir operasyon düzenler. Kadroda ayrıca Lauren Cohan ve John Malkovich de yer alıyor.
Paul vahşi doğanın ortasındaki kulübesinde, eşi ve oğluyla birlikte kendine göre bir düzen sağlamayı başarmış bir adamdır. Dışarıdaki belirsiz tehlikelere karşı gündüzleri son derece tedbirli davranan, geceleri kesinlikle kimseyi dışarı çıkarmayan Paul ve ailesinin yanına günün birinde zor durumdaki genç bir aile sığınır. Paul, hepsi için hayati önem taşıyan kurallara yeni misafirlerinin de harfiyen uymasını ister. Ancak iki ailenin de iyi niyetli çabalarına rağmen dışarıdaki tehdidin yarattığı paranoya, içeride kalanlara hiç de kendilerinden beklemedikleri şeyler yaptıracaktır.
Amerikalı yazar Darcey Bell'in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan ve başrollerinde Anna Kendrick ve Blake Lively'nin oynadığı filmde, küçük bir kasabada yaşayan ama internette çektiği günlük videolarla ün kazanmış ev kadını Stephanie Ward'un hayatı, en yakın arkadaşı Emily Nelson'ın hiç iz bırakmadan kaybolmasıyla alt üst olur. Tüm vaktini Emily'nin izini aramaya adayan Stephanie'ye Emily’nin kocası Sean da yardımcı olmaya çalışacak, bazı sırlar ortaya çıktıkça öyküye dahil olan herkesin hayatı değişecektir.
Hayattaki son yakını olan babasını da kaybettikten sonra dünyada yapayalnız kalan Sema, babasının cenazesiyle birlikte İstanbul'a gelir ve ailesinden miras kalan konağa yerleşir. Babaannesinin bıraktığı şifreli bir kağıt parçası, ona gizemli bir dünyanın kapısını açacak, aynı zamanda o kağıdın peşindeki zorbaların hedefi haline gelecektir. Çünkü kağıtta "zamanı okuyan makinenin planı" olduğu düşünülmektedir.
Ünlü mafya babası Seyfi'nin rakipleri, oğlu olmayan Seyfi'nin ölüp geride bırakacağı imparatorluğu bölüşmeyi dört gözle beklerlerken, Seyfi'nin hiç tanımadığı bir oğlu olduğu ortaya çıkar. Ne var ki bu oğul, hiç Seyfi'nin umduğu gibi yerini gönül rahatlığıyla bırakabileceği niteliklere sahip değildir. Yine de yavaş yavaş mafya olmanın gerekliliklerini öğrenmeye başlar.
Suriye'deki savaşta küçük kız kardeşi dışında bütün ailesini yitiren Lina, komşusu Meryem ile birlikte Türkiye'ye kaçar ve İstanbul'a gelir. Lina hala ülkesine geri dönebilmenin hayalini kursa da içindeki bulundukları zor şartlar, onları hayal kurmaktan ziyade hayatta kalma mücadelesine itecektir.
Küçük, modern dünyadan uzakta bir adada yaşayan Moll, ailesinin baskısından iyice bunalmış bir genç kadındır. Günün birinde adaya gelen bir yabancı olan Pascal Renouf'la tanışır ve ona aşık olur. Pascal kendisine ailesi ve mahkum olduğu hayattan kaçabilmesi için destek verir, ancak bu gizemli adamın vahşice işlenmiş bazı cinayetlerin faili olduğu iddia edildiğinde bu iddialara kulağını tıkaması gerekecektir.
Christopher ve Lori çifti, yaşadıkları hayatın tekdüzeliğinden sıkılmış ve her şeyi geride bırakarak doğada kısa bir tatil yapmaya karar vermiştir. Kuzeybatı Amerika'da, Pasifik kıyılarına yakın ormanlık bir alandaki kamp alanına gelen ikilinin güzel zaman geçirme hayalleri uzun sürmez. Başlarına musallat olan sosyopat bir aile nedeniyle hayalleri kabusa döner. Christopher kaçırılır ve Lori, kuş uçmaz kervan geçmez sık orman içinde hayatta kalabilmek için zorlu doğa koşullarında tehlikeli bir kaçışa başlar.
Bir grup Alman işçi, Bulgaristan'ın Yunanistan sınırına yakın kırsal bir bölgesinde, bir hidroelektrik santrali inşaatında çalışmaya başlamıştır. Bu işçiler, yakın köydeki Bulgarlarla hem dil sorunu, hem de bariz kültürel farklılıklar nedeniyle düzgün bir iletişim kuramamaktadır. Buna rağmen işçilerden Meinhard, halktan insanlarla arkadaş olmaya çalışır. Ancak bu durum hem kendi arkadaşları, hem Bulgarlar arasında şüpheyle karşılanır. Bu sakin ortam, adeta bir western filmi gerginliğine bürünür.
