1) “Operasyon Valkyrie” ile beraber sinema izleyicisi yeniden ikinci dünya savaşına dönüyor. Bu kez savaş fonda, mevzu ise bambaşka. Hitler Almanya’sında Hitler’e karşı olan bir askerin suikast hikayesi özetle. Filmin yönetmen koltuğunda “Süperman”, “Olağan Şüpheliler” ve “X Men” filmlerinden de hatırlanabilecek bir isim, Bryan Singer oturuyor. Senaryo yazarları (Christopher MCQuarrie & Nathan Alexander), Singer projeye dahil olana kadar yapım şirketlerinin kapısından geri dönmüş, yapımcılar sıcak bakmamış ancak Singer’ın dahil olmasıyla beraber neredeyse sorgusuz sualsiz kapılar açılmış.
2) Film gerçek bir hikayeden uyarlama. Onuru herşeyden önde gelen ve ülkesine kendini adamış Colonel Stauffenberg’in, Hitler’in yaptıkları karşısında onu ortadan kaldırıp yönetimi devralmaya çalışması olarak da özetlenebilir. O dönemde her Alman’ın Nazi olmadığının da altını çizen filmde bir suikast planı, bu suikastın gerçekleşmesi ve sonuçlarını izliyoruz. Filme adını veren “Valkyrie” kelimesi de zaten Hitler’in ölümü durumunda devreye yedek ordunun sokulması ve yönetimin başka biri tarafından devralınmasını kapsayan operasyonun adı. Tek kurtuluşu bu gibi gören Stauffenberg de kendi safındaki adamlarıyla Hitler’i bir suikastla ortadan kaldırmak istiyor. Filmin başlarında duvardaki bir Hitler resmine bakıp “Duvarda asılı resim inecek, resimdeki adam asılacak” sözü de olayı özetliyor aslında.
3) Filmin gündeme gelmesinin en önemli nedenlerinden birisi şüphesiz başrolde Tom Cruise gibi bir oyuncunun bulunması. “Sadece yakışıklı” olmadığını her yeni filminde kanıtlamaya çalışan Cruise, bu kez de başka bir rolde karşımızda: “Colonel Stauffenberg”. Bir bombalama sonucunda bir gözünü ve ellerindeki yedi parmağını kaybeden bir askeri oynayabilmek pek kolay bir iş değil ve Cruise bunun altından kalkıyor. Yani burada yakışıklı bir adamı değil, sakatlığına rağmen ülkesi adına bir şeyler yapmaya çalışan bir askeri izliyoruz. Bu arada normal hayatında “Scientology” tarikatına üte olan Cruise’nin bu rolü oynamasına başta Colonel Stauffenberg’in ailesi ve Almanya hükümeti karşı çıkmış. Ancak stüdyonun ısrarlı görüşmeleri neticesinde kabul edilmiş. Benzer bir sorun filmdeki orijinal mekanların kullanımında da yaşanmış.
4) Bir suikast hikayesi izlediğinizi biliyorsunuz ve sanki siz de onlarla beraber suikasta hazırlanıyorsunuz. Adım adım suikast gününe giderken gerilim parça parça artıyor ve sizi de yukarı çekiyor. Hele ki malum günde Cruise’nin kimsenin dikkatini çekmeden bombayı üç parmağıyla hazırladığı ve masanın altına yerleştirdiği sahne, bu anlamda filmin zirvesi. Diğer oyuncuların performansları da tabi ki bu sahnelerin inanınırlığını destekliyor. (Bill Nighy, Kenneth Branagh ve Tom Wilkinson gibi)
5) Afişe bakınca kanlı bir savaş filmi ya da tek gözü bantlı Cruise yüzünden bir korsan filmi izleyeceğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Evet, ikinci dünya savaşındayız ancak sürekli çatışmaların, patlamaların, kopan kol ve bacakların içinde değiliz. Daha çok planların yapıldığı iç mekanlarda iyi anlatılmış bir “operasyon” filmi denebilir. “Er Ryan’ı Kurtarmak”ı ilk sahneleri nedeniyle izleyemeyenler korkmasınlar yani. Bir tarihin neredeyse değişebileceğini farklı bir anlatımla izlemek için güzel bir fırsat “Operasyon Valkyrie”.