17 Ağustos 2018 haftasında 4'ü yerli toplam 9 film vizyona giriyor.
Alper Mestçi'nin yazıp yönettiği Siccin 5'te, 12 yaşındaki Hale, görenlerin tuhaf bulduğu imajı ve garip hareketleri olan bir çocuktur. Babasını hiç tanımamıştır çünkü babası annesi hamileyken iz bırakmadan ortadan kaybolmuştur. Annesi, halası Azra ve yaşlı babaannesiyle yaşayan Hale, bir gece rüyasında babasını görür. Babası onu yıllar önce yasak bir şeytani ayinin yapıldığı, dededen kalma Karain Köyü'ndeki bir eve çağırır. Bu rüyanın ardından Hale'de korkunç değişimler gözlemlemeye başlarlar. Bu durumdan halası ve halasının sevgilisi Selim başta olmak üzere herkes etkilenecektir.
Kekeme Osman'ın en büyük hayali, bir gazetede köşe yazarı olabilmektir. Bu amaçla köyde yaşayan ailesinin yanından ayrılıp başka bir eve çıkar. Fakat köşe yazarı olmak yerine, gazete dağıtıcısı olarak iş bulabilir. Osman'ın yanına kuzeni Fiko ve Dursun'un da gelişiyle hayatı bambaşka bir hal alır. Başrolünde şarkıcı Çılgın Sedat'ın olduğu yapımda Metin Yıldız ve Cengiz Kurtoğlu gibi isimler de yer alıyor.
Salman Khan'ın başrolünde yer aldığı filmde, Pakistanlı konuşma engelli küçük Shahida'nın annesi, Hindistan'da çocuğunun tedavi edilebileceğini öğrenir. Hindistan'a gidiş yolculuğunda küçük Shahida, annesini kaybeder. Hindistan'da Shahida'ya yardım edecek olan kişi ise yolda karşılaştığı, Bajrangi Bhaijaan müridinden olan Pavan'dır. Pavan bu küçük kızı tek başına bırakamaz ve annesini bulması için yardım etmeye karar verir. Kaderin bir araya getirdiği bu ikili Shahida'nın annesini ararken engellerle dolu bir yolculuğa çıkarlar.
Amerikalı yazar Jack London'ın aynı adlı unutulmaz eserinden uyarlanan animasyon filmde, yarı kurt soyundan gelen bir köpek olan Beyaz Diş, insanların yanında yaşamaktadır. Fakat diğer köpeklerden farklı olduğu için hem köpekler hem de insanlarla birçok konuda mücadele etmek zorunda kalır. Kendisine gerçek anlamda sevgi gösteren bir çocukla karşılaştığında, çocuğun ortadan kaybolan babasını bulabilmek için onunla birlikte arayışa başlar.
11 yaşındaki otistik Hannah, çok sevdiği ve sürekli birlikte vakit geçirdiği ikiz kardeşi Angel'ın ölümüyle sarsılmıştır. Anne ve babasının yaşadığı yas ve kendisine ilgisiz tutumları da eklenince iyice zor zamanlar geçirmeye başlayan küçük kız, bir yatılı okula gönderilir. Ancak burada da dışlanan Hannah, kafasında bir kadın sesi duymaya başlar. Gün geçtikçe bu kadının buyruklarına harfiyen itaat etmeye başlayacak, bu sesin başka bir dünyaya ait bir varlıktan geldiğini hissedecektir.
Bakü'de bir otelde şoför olarak çalışan Hakkı, yurtdışından gelen ve otel için çok önemli bir müşteri olan bir mimarı havaalanından almakla görevlendirilmiştir. Ancak Hakkı bu mimar yerine yanlışlıkla azılı bir kuş hırsızını yanına alıp otele getirir. Üstüne üstlük bu hırsıza restorasyonu bitmek üzere olan tarihi bir heykel de hediye edilir. Kendisine her dediğini yaptıran eşi Sevda ve oteldeki en büyük rakibi Bayram'la yaşadığı problemler yetmezmiş gibi Hakkı'nın bir de kuş hırsızının yol açtığı dertlerle ilgilenmesi gerekecektir. Filmin başrollerinde Ufuk Özkan, Gökçe Özyol ve Mehtap Bayri oynuyor.
Görme engelli bir piyanist olan Sofia, bir gün üst komşusu Veronique Radic'in gizemli bir şekilde düşerek hayatını kaybettiğini duyar. Olayın sorumluları, cinayetin tek tanığı olan genç kadının peşine düşerler. Sofia kendini bir anda acımasız bir suç örgütünün hedefi haline gelmiş halde bulur. İstemeden içine çekildiği suç dünyası, Sofia'nın da geçmişinde saklı bazı sırları da açığa çıkarır. Cinayetin perde arkasını çözmeye çalışırken yolu Veronique'nin eski bir savaş suçlusu olan babasıyla kesişir. Anthony Byrne'in yönettiği filmin başrollerinde Natalie Dormer, Ed Skrein ve Emily Ratajkowski yer alıyor.
Kendi halinde iyi niyetli ve düzgün bir insan olan Hayri ile en yakın arkadaşı olan sahtekar Erol aynı evde yaşamak zorunda kalır. Erol kira borcunu ödemeyince kendi evinden kovulmuştur. Bir yandan yanına taşındığı Hayri'yi idare etmeye, bir yandan da iş bulmaya çalışan Erol, bir mafya babasının yeğeni olan Leyla'ya aşık olunca ikisinin de başı büyük derde girer.
Yorgos Lanthimos'un 2009 yapımı filminde, ergenlik çağındaki üç genç kardeş anne ve babalarıyla birlikte, farkında bile olmadıkları bir tutsaklıkta yaşamaktadırlar. Evlerinden hiç çıkmayan, dış dünyayla ilgili hiçbir şey bilmeyen, adeta çocuk gibi kalmış kardeşler, babalarının hep söylediği gibi köpek dişleri düşüp evden çıkmalarına izin verilecek günü bekleyerek yaşamlarını sürdürmektedir.
