Yakalandın! : İyi Olan Kazansın (Film Eleştirisi)

30.06.2018 18:39

İlk olarak 2013 yılında Wall Street Journal’da yayınlanan bir makaleden yola çıkarak sinemaya uyarlanan komedi filminin başrollerinde Jeremy Renner, Ed Helms, Jake Johnson, Jon Hamm ve Hannibal Buress yer alıyor.

 

Makaleye göre, Amerika’da bir grup orta yaşlı erkek, çocukluklarından beri her yılın belirli bir ayında kıran kırana “ebelemece” oynamaya başlıyor. Amaç, o sezonu ebe olarak kapatmamak. Oyunun bir kazananı yok aslında, sadece kaybedeni var. Fakat bu adamlar olaya sıradan bir oyun gibi bakmıyorlar. Akıl almaz psikolojik savaşlar, taktikler ve komplolarla ebelemece sezonunu gerçek bir şölen gibi yaşıyorlar. Makaleyi okuyan herhangi bir insan, bu adamların çocuksu deliliğini sevimli bulup, kısa süre sonra da unutabilirdi aslında. Fakat yönetmen Jeff Tomsic ve New Line Cinema konuyu fazla ilgi çekici bulmuş olacak ki, bol yıldızlı bir kadroyla sinema filmi olarak uyarlamaya karar vermişler.

 

Filmde çocukluklarından beri arkadaş olan beş orta yaşlı erkeği izliyoruz. Hogan, veterinerlik doktorası yapmış ve kendi tabiriyle ekibin “ruhu”; Callaghan (ya da arkadaşlarının onu kızdırmak istedikleri zamanlarda seslendikleri şekliyle Bob), uluslararası bir şirkette CEO; Chilli, işinden kovulmuş ve eşinden ayrılmış bir keş; Sable ise mesleğine dair herhangi bir bilgi paylaşılmamış olsa da, görebildiğimiz kadarıyla eşinden ayrılmış ve bazı psikolojik sorunları olan bir adamdır. Ekibin beşinci ve en çılgın üyesi ise 30 senedir oynadıkları oyunda asla ebelenmemiş olan Jerry’dir. Jerry, belki de bu oyun sayesinde geliştirdiği atletik yetenekleri sayesinde, bir spor salonu işletmektedir ve her yıl Mayıs ayı boyunca oynadıkları oyun, bu sene kendisinin düğün zamanına denk gelmiştir. Ekip ise bunu Hogan’ın kendilerini tek tek ziyaret ederek yaptığı duyuruyla öğrenmiştir. Jerry’nin kendilerini (belli ki açık bir hedef olmamak için) düğününe davet etmemesinin yanı sıra, en büyük ihanetini ise Hogan’ın ağzından duyarlar: Bu sezondan sonra Jerry emekliye ayrılacaktır ve hayatlarının tam 30 yıllık bir bölümünü, onu hiç “ebeleyemeden” geçirmiş olacaklardır. Bu tabii ki hiçbiri için kabul edilebilir bir durum değildir.

 

Bir önceki senenin “ebesi” Hogan, yeni oyuna iyi hazırlanmıştır. Kılık değiştirerek, Callahan’ın yönettiği şirkette hademe olarak işe girer ve onu tam da çok önemli bir röportajın ortasında ebeleyerek, Jerry’i düğünde ebeleme planını anlatır. Callahan Jerry’nin ebelenmesinin imkansız olduğuna inansa da, ellerine geçen son şansın bu olduğunu düşünerek Hogan’a uyar. Hogan ve Callahan yanlarına Hogan’ın aşırı hırslı eşi Anna’yı da alarak, Chilli’yi ebelemek üzere ülkenin bir başka köşesine doğru yola çıkarlar… Tabii bu esnada Callahan’la röportaj yapmakta olan gazeteci durumun absürtlüğünden iyi bir haber çıkabileceğini düşünerek ikilinin peşine takılır. Chilli, her ne kadar kullandığı uyuşturucuların etkisinde olsa da, kendisini ebelemek için gelen arkadaşlarına sonuna kadar direnir. Elbette kaçış yoktur ve bir kere ebe olduktan sonra sıra Sable’a gelmiştir. Sable’ın bulunduğu şehre gidebilmek için bir kez daha uzun bir yolculuk yaparlar ve onu bir psikiyatri seansının ortasında ebelerler… Evet, çete bir kez daha bir araya gelmiştir. Sıradaki isim ise Jerry’dir.

 

İzleyenler, filmin bu noktasına kadar yaşananların saçmalığıyla gerçekten eğlense de akıllarda kaçınılmaz bir soru beliriyor tabii ki. Neden? 40’lı yaşlarında, bazıları gerçekten çok iyi kariyerlere sahip bu beş adam, neden böylesine tuhaf bir oyunu 30 senedir sürdürme gereği duymuş olabilir? Eğer söylediklerine inanacak olursak, Hogan’ın bu oyunla ilgili bir açıklaması var: “Ebelemece”nin, onlara birbirlerinin hayatında olmak, arkadaşlıklarını sürdürmek için bir neden verdiğini iddia ediyor. Gerçekten de orta yaşlardaki çoğu insan, çocukluk arkadaşlarıyla pek de sık görüşmez. Hatta dürüst olmak gerekirse, kaçımız eski arkadaşlarımızı görebilmek için şehir şehir gezeriz ki? Fakat bu beş arkadaş birbirlerinin düğünlerinde, cenazelerinde, çocuklarının doğumunda ve daha pek çok önemli anlarında yan yana bulunmuş ve birbirlerini ebelemiş. Bu açıdan bakıldığında Hogan’ın duruma getirdiği açıklama gerçekten de çok hoş… Fakat doğruluğu tartışmalı. Zira, bu yakın arkadaşlar birbirlerinin önemli anlarına tanıklık etmiş olsalar da arkadaşlıkları gerçekten de sağlam temellere dayanıyormuş gibi durmuyor. En basitinden Sable’ın psikolojik sıkıntılarını anlattığı bir anda, akıllarındaki tek şey onu ebelemek oluyor. Keza Jerry’nin kendilerini düğününe çağırmaması da, yine arkadaşlıklarının temelinde sadece oynadıkları oyunun olduğunu gösteren bir detay. Dolayısıyla filmi izlerken bu sözde yakın dostların arkadaşlık hikayesine değil, sadece absürt kovalamaca sahneleri ve eğlenceli (kimi zaman da homofobik) diyaloglara odaklanıyorsunuz. Zaten filmin orijinal adı olan “Tag” de, sanki bu yarı-samimi dostlukları vurgularcasına, sosyal medya ilişkilerine belirli belirsiz bir atıfta bulunuyor. Çocukluk arkadaşlarımızı hayatlarımıza dahil etme vaadinde bulunan sosyal medya araçlarında tag’lediğimiz (ya da Türkçe’sini kullanacak olursak, etiketlediğimiz) arkadaşlarımızın çoğuyla olan yüzeysel ilişkimiz, bu filmde yer alan beş arkadaşın oyun oynama bahanesiyle sürdürdüğü yüzeysel ilişkinin bir benzeri aslında. Tabii ki filmin amacı biz izleyenlere bu tarz derin konuları düşündürmek değil. Tam tersine pek de bir şey düşündürmeyip; tuhaf komplolar, komik diyaloglar ve bol aksiyon arasında izleyicilerini eğlendirmeyi amaçlayan bir film… Bunu da rahatlıkla başarabildiğini söyleyebiliriz. Peki dört arkadaş Jerry’i ebelemek için bir araya geldiğinde neler oluyor derseniz, Jerry’nin asla ebelenmemesinin şans eseri olmadığını görüyoruz.

 

Yazının bundan sonraki kısmı spolier içermektedir!


30 yılın şampiyonu Jerry, elbette bu Mayıs ayını sakin sakin dolaşıp, düğün hazırlıklarını sürdürerek geçirmemektedir. Koruması gereken bir ünvanı vardır ve davet etmemiş olsa da, çocukluk arkadaşlarının onu düğün zamanında gafil avlamaya çalışacaklarından emindir. Gerçekten de beklediği gibi olur. Dört arkadaş, büyüdükleri ve Jerry’nin hala yaşamakta olduğu şehre adım atar atmaz hızlı bir plan yapıp, saldırıya geçerler. Fakat Jerry adeta özel eğitimli bir asker gibi, bütün hamleleri öngörerek onları bir kez daha yenilgiye uğratır. Jerry’i canlandıran Jeremy Renner’ın filmin aksiyon sahnelerindeki başarısının altında, aksiyon ve macera filmleri çekerek geçirdiği yıllar yatıyor olmalı. Her ne kadar Jerry, diğerlerini bir kez daha alt etmiş olsa da, müstakbel gelin Susan bu oyunun düğünü mahvetmesinden korkar ve bir düzenleme talep eder. Düğün günü ve o günle ilişkili olan prova yemeği vb. esnasında oyun oynanmasını yasaklar. Geline karşı çıkıp, düğünü mahvetmeye yeltenecek cesaret hiçbirinde olmadığı için yeni düzenlemeyi kabul ederler. Üstelik Susan hamiledir ve onu strese sokmamak için bütün planlarını düğünü tehlikeye atmayacak şekilde yeniden ayarlarlar.

 

Jerry’e düğün dışında ulaşabilmek için yaptıkları araştırmalar onları Adsız Alkolikler toplantısına götürür. Jerry alkoliktir ve yakın dostlarının hayatında olan biten pek çok şey gibi, bundan da haberleri yoktur. Tabii bu durum kendilerinde büyük bir üzüntü yaratmaz, tam tersi bu toplantı Jerry’i ebelemek için büyük bir fırsattır. Fakat büyük plan bir kez daha başarısız olur ve Susan’a yakalanırlar. Susan Jerry’nin tam da düğün günü oyun oynamakla meşgul olduğunu fark edince büyük bir öfke krizi geçirir ve bebeğini kaybetme tehlikesi yaşar. Düğün ertelenir, herkes suçluluk ve pişmanlık duymaktadır. Bir kişi hariç… Hogan’ın bu oyunu büyük bir hırsla takip eden eşi Anna, bütün olan bitenin aslında tuzak olduğunu fark eder. Jerry, arkadaşlarının düğüne katılmasını önlemek için yalan söylemektedir. Bu durum hepsini iyice kızdırır ve hep birlikte düğüne katılırlar. Bu düğün onlara Jerry’i yakalamak için son bir şans verecektir. Fakat ne yazık ki birbirlerinden gizleyip, üstünü özenle örttükleri gerçeklerden biri daha ortaya çıkacak, oyundan emekli olacak kişinin aslında Jerry olmadığını anlayacaklardır.

 

Filmin sonunda Jerry, her zaman diğer arkadaşlarının birbirleriyle daha yakın olduğunu, kendisinin biraz uzak tutulduğunu düşündüğünü itiraf eder. Ama aslında bunun nedeni Hogan, Callahan, Chilli ve Sable birbirlerini yakalamaya çalışırken, Jerry’nin her zaman kaçmak için çaba sarf etmesidir. Tam 30 senesi bu sebeple arkadaşlarından uzak durmaya çalışarak geçmiştir. Filmin sonunda verilen mesaj sevimli olsa da, oldukça basit. Daha önce de belirttiğimiz gibi film bu tarz alt metinleri iyi bir şekilde işleyememiş. Belki süresi biraz daha uzun tutulsa, güzel bir mesajla bitirilebilecek bir yapım, şu anki haliyle eğlenceli ama oldukça yüzeysel. Karakterler kesinlikle tek boyutlu, hatta bazı oyunculara (örneğin gazeteci Rebecca Crosby) karakter yaratma gereği bile duyulmamış. Sadece kamera önünde bulunmaları yeterli görülmüş. Filmin son sahnelerinde ise hikayeye ilham veren ve Wall Street Journal’da haber olan arkadaşların oynadıkları oyundan bazı görüntüler görüyoruz. Bu görüntülerde uyguladıkları taktiklerin bir kısmı, filmde kullanılanlarla birebir aynı. Anlayacağınız bu adamlar gerçekten deli! Bu delilikleri izleyerek çok eğlenceli zaman geçirebilirsiniz ama filme dair eğlenmekten fazlasını beklemeyin.

 
İdil Hazal Acar