İzlemek için yıl boyunca beklediğimiz ve vizyon tarihi yaklaşırken yoğunlaşan PR çalışmaları sayesinde daha çok merak ettiğimiz “A.R.O.G”, nihayet gösterime girdi. Aslında “A.R.O.G”u, dramatik yapısı ya da senaryosu gibi özelliklerinden yola çıkarak, bir “sinema filmi” olarak değerlendirmek yersiz. Seyircinin merak içinde takip edeceği bir olay örgüsünden yoksun olan film, sadece güldürmeye odaklanarak, tek kişilik bir Cem Yılmaz gösterisi tadında ilerliyor.
Peki bu eleştirilecek bir eksiklik midir? Bu film için değil. Kitleleri peşinden sürükleyen bir komedi yıldızının, sinemada ‘güldürmek’ten başka bir amacının olmasını beklemek esas yanlış. Ancak insan yine de, milyon dolarlık bütçeye sahip bir filmde daha fazlasını görmek istiyor. Şaşırmak, heyecanlanmak, gözünü perdeden alamamak gibi. “A.R.O.G”un herhangi bir Cem Yılmaz gösterisinden fazlası olduğunu söylemek ise, ne yazık ki çok zor.
“G.O.R.A” da tanıştığımız halıcı Arif, uzaylı aşkı Ceku ile saadet içinde yaşarken, düşmanının oyununa gelerek zaman makinesiyle Taş Devri’ne gönderiliyor. Film baştan sona Arif’in Taş Devri’nden kurtulup, şimdiki zamana dönmeyi başararak, Ceku’ya kavuşma mücadelesi üzerine kurulu. Bu macerada Arif tek başına değil elbette. Tarihin ilk dönemlerinden fırlayan canlılar ve Taş Devri ahalisi de dahil oluyor bu absürd hikayeye.
Arif, başlı başına komik bir karakter elbette. Cem Yılmaz bu karakteri öylesine doğal canlandırıyor ki; hangisi gerçek, hangisi film kahramanı, ayırt edemiyor insan. Nihayetinde Yılmaz’ın yoktan var ettiği bir karakter değil “Arif”. Kolaylıkla resmedebileceği vasıflar taşıyan ve Cem Yılmaz’ın espri anlayışına sahip bir tipleme. Sanki Arif’i değil de, Cem Yılmaz kendisini oynuyor gibi filmde.
“A.R.O.G.”un oyuncu kadrosunda yer alan Özkan Uğur, Ozan Güven, Zafer Algöz ve Nil Karaibrahimgil’in filmdeki fonksiyonları ise sadece o dönemin insanlarını canlandırmaktan ibaret. Akılda kalan bir oyunculukları ya da filmden sonra defalarca anlatılacak esprileri yok ne yazık ki. Yazının başında da söylediğim gibi, “A.R.O.G”, baştan sona bir Cem Yılmaz komedisi. Filmin tek yıldızı da Cem Yılmaz oluyor böylelikle.
Filmin sadece Cem Yılmaz üzerine yoğunlaşmasının sebebi, senaryonun yetersizliği olarak da görülebilir. 1 saat 40 dakikalık filmde, merak uyandıran ve filme sürükleyicilik kazandıran hiçbir dramatik unsur yok. Öyle ki, filmin sonunda Arif’in Ceku’ya kavuşup kavuşamayacağını bile merak etmiyorsunuz. Cem Yılmaz’ın komedideki ustalığına lafımız yok ancak senaryo konusunda profesyonel yardım almasının faydalı olabileceği de aşikar.
İlk olarak “G.O.R.A.”da denediği “fantastik komedi” türünde çalışmaya devam eden Cem Yılmaz, bu filmde çok daha üstün bir teknoloji kullanmış. Bu sayede filmin fantastik motifleri oldukça profesyonel ve göz alıcı hale gelmiş. Arif’in dev dinozor ile konuştuğu sahnenin, “Jurassic Park”tan farkı yok.
“A.R.O.G.”, seyircisine ufak sürprizler de hazırlamış. Rıdvan Dilmen’in tek bir cümlesi ile seyirciyi kopardığı sahnenin öncesinde yapılan yengeç dansı da uzun süre konuşulacak gibi görünüyor.
Daha ziyade durum komedilerinden hoşlanan ve sözlere değil, durumlara gülen bir sinema seyircisi iseniz, “A.R.O.G.”dan çok keyif alamayabilirsiniz. “G.O.R.A.”yı izlerken aldığınız hazzı hala duyumsuyorsanız, bu filmde hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. “A.R.O.G.”dan size aylarca yetecek espri malzemesi çıkacağına inanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Ancak “Cem Yılmaz olsun da, nasıl olursa olsun” diyenlerdenseniz ve ünlü komedyenin sahne şovlarından alışık olduğumuz tarzdaki esprilerini merak ediyorsanız, bu filmi zevkle izleyebilirsiniz.
Bu arada, hikayenin Taş Devri’ne nasıl uzandığını merak edenlere bir de şu bilgiyi verelim: Filmin teaser’larında gördüğümüz “Alyen”in (Alien) konuyla hiçbir ilgisi yok.