Jean-Claude Van Damme olmak zor olmalı! Tabi, uluslararası tanınan bir ünlü (muhtemelen dünyanın en ünlü Belçikalısı) ve artık, geçmişindeki sadece video için çekilen filmlerle şöhretine biraz da gölge düşmüş bir süperstar. Sürpriz dolu bir kariyer hamlesiyle Van Damme, JCVD’de, tüm zaaflarını gözler önüne serme cesaretini gösterip kendisini canlandırıyor. Şöhretin doğasının yarattığı bu aksiyon komedi göz kamaştırıyor.
Van Damme’ın mali endişelerinin yanısıra başı bir de, kızının velayet davasında, çekmiş olduğu filmlerde yarattığı saldırgan karakterlerin kendisini iyi bir baba figürü olmaktan uzak tuttuğunu iddia eden avukatlarla da belada. Biraz olsun rahatlamak isteyen Van Damme, yarattığı yenilmez efsanenin hala tamamen yokolmadığı aile yuvasına, Belçika’ya döner.
Para transferi yapmak için postaneye giden Van Damme, başrolünü oynadığı filmlerin senaryolarını aratmayan bir hikayenin içinde bulur kendini. Bir soygunun ortasına düşmekle kalmaz, üstüne üstlük bir de rehin alınır. Ancak polisin değerlendirmesi bambaşka olur. Polis, yaşadığı kaostan bunalan süperstarın artık kafayı yediğini ve postaneyi soymaya kalktığını zanneder. Bir anda suçlular ve rehine yer değiştirir. Diğer tarafta ise ünlü aktör, başına dayanmış silahın gölgesinde; göz yaşlarına boğulmuş, çelişkiler yaşayan, umutları olan sıradan bir insana dönüşmüştür. Ya yarattığı efsane? Yeniden ayağa kalkabilecek midir?
Mabrouk El Mechri’nin son derece keyifli bu aksiyon komedisinde Van Damme, Spike Jonze’nin John Malkovich Olmak filminde yarattığına benzer bir atmosferde, son derece dramatik bir karakter çiziyor.
Şaşırtıcı derecede eğlenceli ve sürprizlere dolu olan JCVD, emekliliği yaklaşmış bir ekran kahramanın yaşadığı zorlukları, gerçek hayatın içinden çıkarıp perdeye taşıyor.
Jean Claude Van Damme Hakkında
1960 Ekim’inde Brüksel, Belçika’da doğan Jeean-Claude Van Varenberg’in çocukluk ve gençlik yılları aynı şehirde geçti.
Okul yıllarında spora olan düşkünlüğü dikkat çeken Jean-Claude’u babası, karate hocası Claude Goetz ile tanıştırdı. Yıllar süren çalışmalarında Jean-Claude zaman zaman bunalımlar yaşadıysa da karate her zaman hayatının en önemli parçası oldu.
1979’da takımıyla beraber Avrupa Şampiyonası’nı kazandıktan sonara, Wako, Florida’daki Dünya Şampiyonası’na katıldı. Amerika’dan oldukça etkilenen Jean-Claude gerçek başarının çok sıkı çalışmakla kazanıldığına ikna oldu. Dünya Şampiyona’sında ikincilik alan Tuegels’e yenilen sporcu, zorlu bir antreman sürecinin ardından bir kaç ay içinde yeniden Tuegels’in karşısına çıktı ve 2 dakikadan kısa bir sürede hem maçı, hem de intikamını aldı.
Takip eden yıllarda sık sık Amreika’ya gidip gelmeye başlayan Jean-Claude, vücut geliştirme sporuna devam etmesine ve Brüksel’de ünlü bir salon açmasına rağmen gerçek rüyasından vazgeçmedi, Sinema!
Sinemaya giden yolun Hollywood’tan geçtiğini bilen Jean-Claude, 1982’de Los Angeles’ta yaşamaya başladı. Tek keliğme İngilizce bilmiyordu ve adının telaffuzu çok zordu. Artık Van Damme kimliğiyle yaşamaya başlayan sporcu, hayatını idame ettirebilmek için taksi şoförlüğünden dans öğretmenliğine bir çok farklı işte çalıştı.
Dört yıl boyunca bu şekilde yaşamaya devam etti ve asla fırsatın ayağına gelmesini beklemedi. Kapı kapı dolaşıp ünlü yapımcılar ve Stallone, Scwarzenegger, Chuck Norris gibi aktörlerle tanışmaya çalıştı. Missing in Action, No Retreat No Surrender gibi filmlerde rol kapmak, Van Damme’ın düşlerinin yanında çok hafif kalıyordu. Ve günü birinde hayatının en riskli hamlesini yaptı!
1986 yılında, Hollywood’un ünlü yapımcılarından Menahem Golan’ın akşam yemeğini bitirmesini bekledi ve çıktığı restoranın kapısında kendine küçük bir karate hamlesi yaptı. Sahneden etkilenen yapımcı Van Damme’ı ertesi gün ofisinde beklediğini söyledi. 6 saat bekleme odasında ter döken Van Damme, Golan’ın odasından elinde Bloodsport’un (Kan Sporu) senaryosuyla çıkar.
Bütçesi düşük olan film yapımcıyı tatmin etmez ve sadece videoya çıkmasına karar verilir. Bunun hayatının fırsatı olduğunu düşünen aktör ise pes etmez ve kendi başına yeniden kurguladığı filmi, hiç reklamsız sinemaya çıkması için yapımcıyı ikna eder.
Kan Sporu dünya çapında inanılmaz bir başarı yakalar ve Van Damme yarattığı stille gerçek bir aktöre dönüşür. Aktör aynı dönemde bir başka mutluluk da yaşamaktadır, oğlu Kristopher dünyaya gelir.
Kan Sporu’nun ardından Van Damme’ın gerçek anlamda aktörülük kariyeri başlar; 1988’de Black Eagle, ertesi yıl Cyborg, 1990’da With Full Contact ve Death Warrant, 1991’de ikiz kardeşleri canlandırdığı Double Impact, 1992’de Universal Soldier, 1993’de Nowhere to Run ve Hard Target, bir yıl sonar Timecop, Street Fighter ve Sudden Death.
1996’da Monako’ya yerleşen aktör kendi şirketini kurar. Yapımcılığını üstlendiği Maximum Risk, Double Team, Légionnaire ve Knock Off kendisine istediği başarıyı kazandırır. 1999’daInferno ve Universal Soldiers 2 ile Van Damme artık tam anlamıyla bir sinemacı olduğunu kanıtlamıştır.