19 Haziran 1978’de Jim Davis tarafından yaratılan, şişko, kavuniçi renkli ve fazlasıyla tembel kedi Garfield’ın maceraları, bugünkü popülerliğine gelene dek birçok evreden geçti. Dünyanın en tanınmış kedisi 2.600 farklı gazetede her gün 220 milyon okuyucunun ilgi odağı olan tembel bir lazanya düşkünü, üstelik pazartesilerden de nefret ediyor.
Birçok kaynağa göre bu kadar sevilmesinin altında, anti-kahraman olması yatıyor. Bu derece bencil ve tembel bir karakterin, okurlarının bencil yanını temsil ettiği görüşü hakim. Çizerinin bile “Garfield gibi bir kediniz olmasını ister miydiniz?” diye sorulduğunda “Garfield gibi mi? Asla!” diye cevap vermesine bakılırsa, gerçekte olsa sevilmeyecek bu kedi, yaratıldığı dünyada ilgi odağı olmuş durumda.
Çizeri Jim Davis, bugün 30 yaşında olan kedinin kendisine, 4 Emmy Ödülü ve sadece bir yıl içinde 33 kez New York Times En Çok Satanlar Listesi’ne girme onuru sağlayacağını hayal bile etmiyordu.
Annesinin, hasta yatağında canı sıkılmasın diye aldığı resim defterine bir şeyler çizerek başlayan Davis, ardından karikatürist olma hayallerinin peşinden gitmiş. Yaratıldığı dönemde başrollerinde başta snoopy olmak üzere köpeklerin bulunduğu karikatür dizilerinin olduğunu ama kedilerin başrolünde olduğu bir karikatür dizisi olmadığını fark etmesiyle, dedesinin adını koyarak, çocukluk anılarındaki kedilerden beslenerek yaratmış Garfield’i. Ve sanılan aksine Jim Davis, kedi değil köpek besliyor!
Davis’İn yarattığı bu bant karikatür tiplemesi kısa sürede çok sevilen bir figür haline dönüşse de, 1985-87 yılları arasında popülerliğinin hızlı düşüşüyle zor anlar yaşadı. Bu zor anlardan kurtuluşunu ise peliküle aktarılmasına borçlu.. 1988’de yapılan çizgi filmleri ile yeniden yükselişe geçen, 90’larda iyice çıkışa geçen Garfield, tanınmışlığını geri kazanıp, yapılan anlaşmalarla çocuklar üzerinde büyük bir hakimiyet kazandı. Defter, kalem, silgi başta okul malzemeleriyle, oyuncaklarla herkesin evine giren bir kahramana dönüştü. 1996’da Amerikan ordusu tarafından yeni kurulan bir üssün maskotu olarak kullanılmak istense de buna izin verilmeyerek, yaratılan figür doğru noktalarda da korunmuş durumda.
Bu süreci izleyen en önemli gelişme yine sinemada yaşandı. 2004’de animasyon olarak yaratılarak başarılı bir filmde karşımıza geldi. Bil Murray’ın seslendirmesi de muhteşemdi, Okan Bayülgen’in seslendirmesi de. Devam filminin görece başarısı da 2006’da gelip geçmişti.
Tarz olarak daha farklı bir hava ile çekilen, tamamen animasyon olan yeni animasyon serisi ise bu iki filmin gördüğü ilgi ile geçtiğimiz yıl “Garfield Geri Dönüyor” adı ile vizyona girmiş, bilinen iki filmin beklentisindeki izleyiciyi üzmüştü. Yine de hayranlarınca sahiplenen tembel kedi bu kez “Komedi Festivali” için geldi.
Aynı ekibin imzasına sahip bu yeni filmde, bir masal kitabından yola çıkarak shrekvari bir girişle karşılıyor izleyicisini. Birincinin karikatür sayfasının en tepesine çıkacağı bu yarışmanın sürekli kazananı olan Garfield, bu kez zor anlar yaşıyor.
70’lerin John Travolta filmlerini andıran dansı ile John her seneki gösterinin aynısını yaparak birinci olma beklentisinde iken, Garfield’in işi o kadar kolay olmuyor.
Son kazandığı gösteri ise muhteşem… Geçen yılın kazananı olarak hatırlatılan gösteri bir hayli yaratıcı. 30 saniye içinde bütün iyi filmlerin en iyi sahnelerini Arlene ile birlikte canlandıran Garfield, yeni rakibi Ramone yüzünden tek başına kalıyor. Sahnelemek istediği dansı her zamanki bencilliği yüzünden Garfield tarafından reddedilen Arlene, Roman ile çift olmayı seçiyor. Ramone karakteri için bir parantez açmakta fayda var. Tipik film klişesi olarak ateşli bir İspanyol erkeği, Antonio Banderas edası ile ortalıkta gezinirken, bu yaratıcılığa gölge de düşmüş oluyor.
Umutsuz duruma düşen Garfield, girişte okunan masal kitabındaki suyun gerçekliğini öğrenince kazanmak için ihtiyacı olana doğru oddie ile birlikte yolculuğa çıkıyor. Efsanevi “Komik Su”yu bulmak için çıktıkları yolculukta, suyu yarattığı söylenen Freddy Frog ile de tanışır kahramanlarımız.
Yolculuk ile birlikte doğal olarak filmde çocuklara mesaj verilmeye başlanıyor. Hayli enteresan karakter kurbağa Freddy, şişmanlığından espri çıkarmasını, kendi hatalarını, zayıflıklarını kabul etmesini öğütlüyor bol bol şişman kediciğimize. Her zamanki gibi ihtiyacın olan mizah gücü aslında senin içinde cümlesinin gelmesi de hiç sürpriz değil elbette… Hiç bir şey sahip olduğunuzdan değerli değildir mesajı ile de film kapanıyor.
İlk iki filmin uzağında havası ile, komik olamayan daha çok absürd duran sahneleri ile büyük izleyicileri biraz zorlayacak, katıksız sevenlerini mutlu edecek bir film Komedi Festivali.
“İnsanlara olan sevgini onlarla paylaşırsan, onlarda sevgini seninle paylaşır” diyen kurbağa Freddy’nin çağrısını kulak verip, sevginizi Garfield’le paylaşın.