Almodovar Özüne Dönüyor (Julieta Film Değerlendirmesi)

12.11.2016 09:31

Almodovar'ın son filmi Julieta, yönetmene asıl şöhretini kazandıran 'kadın filmleri' temasına bir geri dönüş anlamı taşıyor, sanırım Volver -ve aynı ekibin yine başrolde olduğu- Los Abrazos Rotos'tan beri tamamen kadınlar üzerinden giden başka bir filmi yoktu. Böyle düşündüğümüzde zaten belirli bir seviyenin altına inmemeyi garanti altına almış durumda bu film. Filmden ne beklemek gerektiğini az çok kestirebilmek mümkün.

Julieta adında bir kadının hayatının iki evresi anlatılıyor temelde. Genç, güzel ve cesur olduğu zamanlar, başından geçen bir evlilik, çocuk sahibi olması birinci evre. Yıllar sonra eski enerjisinden eser kalmamış, yalnız ve yorgun bir kadın olarak yıllardır görüşmediği kızıyla ilgili hatıralar beynini işgal edene dek tam bir uyuşukluğa teslim olmuş hali ise ikinci evre. Artık tekrar gorüşmeyeceğine emin olduğu kızına anlatmak isteyip de anlatamadıklarını ise filmde izliyoruz.

Pişmanlıklar bu filmin çatısını oluşturan duyguydu bence. Diğer Almodovar filmlerinde görmediğimiz bir tema değil. Sadece bu filmde vicdan azapları çok daha fazla ve önemli yer tutuyordu. Bir başka önemli temanın ise dönüşüm olduğunu, sadece afişe bakmak bile net olarak ifade edecektir.

 

-- BU BÖLÜM FİLMLE İLGİLİ İPUÇLARI İÇEREBİLİR (SPOILER UYARISI) --

3 önemli pişmanlık anı izleyen herkesin dikkatini çekiyor zaten. Trendeki adamdan Xoan sayesinde kurtuluyordu, Xoan'dan ise zor da olsa kızı sayesinde. Ancak kızının kaybından sonra destek alabileceği kimse kalmayıncaya hiç ellenmeden çöpe giden pastalar devrl başlıyor. Kendi gördükleri dışında hiçbir şey bilmediği, artık sonsuza dek yalnız kalacağına inandığı bir zaman başlıyor. Ama yaşadıkları ona umudunu yitirmemesi gerektiğini gösteriyor. Suçluluk duygusundan kurtulması için önce yalnızlıktan kurtulması yetmiyor, kızının onu affettiğini görmesiyle hayatına yeniden başlayacak gücü buluyor. Aile bağlarına vurgu yapmayı seven yönetmen, herhangi bir soru sormadan kızının yanında olacağını söyleyen anneyle kapatıyor filmini.

Benim şahsen Almodovar'la daha çok ilişkilendirdiğim hoşgörü ve kabullenme temaları da bir miktar yer bulmuş. Anladığımız kadarıyla İspanya standartlarında bile modern bir çocuk yetiştiren Julieta'nın kızının geri dönülemez bir şekilde muhafazakâr birine dönüşmüş olması, aralarındaki ilişkiyi bitirmelerine neden olsa da yine empati aralarındaki buzları eritiyor. Kız, büyük bir kayıp yaşayıp, zamanında aynı kaybı yaşamış annesini böyle bir zamanda arıyor.

Filmin üzerinde düşünülmeye değer bulduğum bir kısmı, Julieta'nın trende yaptığı tercihti. Biraz yaşı geçkin, tavırları şüphe uyandırabilecek, ama kesinlikle yanlış bir hareket yapmamış adamla konuşmayı reddediyor. Onun yerine genç ve yakışıklı Xoan'ın yanına oturmaktan rahatsız olmuyor. Adam şüphesiz ki' reddedildiği' için intihar etmiyor, ama zaten kötü giden hayatındaki son kötülük damlası bu olabilir. Neyse ki bunu düşünmesine fazla fırsat kalmadan kendini Xoan'ın kollarında buluyor. Ama orada göstermediği empati, yıllar sonra belki de kızını anlayabilmesi için son firsat olabilirdi, bu şekilde kaçıp gitmiş oluyor. Ama nihayetinde kızının zaten daha olgun bir karakter olduğunu biliyoruz, empati yapmak kızına düşüyor ve aralarındaki anne kız ilişkisini bu kurtarıyor.

Bilmediğim bir konuda ukalalık yapmak istemem, ama Julieta'nın güneyli (Endülüs), Xoan'ın ise kuzeybatılı (Galiçya) oluşu da özellikle eklenmiş bir durum gibi geliyor bana. Hatta Xoan'ın adı kendi dilinde "Şuan" gibi okunurken Beatriz'in Madrid'deki annesinin "Çoan" şeklinde okuması, İspanya içindeki diğer etnik unsurlara bakışla ilgili bir mesaj veya atıf olabilir diye düşündüm, belki de yanlış duydum. Her şekilde bu yorumlamayı ileri götürmeyi daha bilgili kişilere bırakmak gerek sanırım.

-- SPOILER SONU --


Bunlar dışında yine birbirine destek olan kadınlar, aldatılan kadınlar, toplum normlarının dışına çıkan ya da çıkamayan kadınlar. Artık iyice klişeleşmiş ifadeyle bir kadın hikayesi. Bir erkek olarak bu yazının yazarına hiçbir zaman yeterince etkileyici gelmeyecek belki (En sevdiğim Almodovar filmi olan Konuş Onunla, aslında bir erkek hikayesiydi), ama yönetmenin kendini tekrar eden temalara çok girdiği düşünülse de kadınların dertlerinin de kendini çok tekrar ettiği gerçeğini akıldan çıkarmak elbette mümkün değil.

Filmin dağıtımcıları Julieta'yı Almodovar'ın şaşaalı günlerine döndüğü film olarak tanıtıyorlar, olabilir. Yine bir kadın filmi, yine Madrid, yine geçmişte çalıştığı oyunculardan bazıları, geçmiş filmlerini, özellikle Annem Hakkında Her Şey'i bana hatırlatan bir öykü... Hayat, biz dursak bile akıp gidiyor ve bizim içimizde bazen uykuya dalan ve hiç uyanmayacakmış gibi gözüken hayat kırıntısı, önünde sonunda kendine bir yol bulup gün yüzüne çıkıyor. Ve dışarıda olanca hızıyla koşup giden hayata bir tarafından yetişebiliyoruz, yetişmek zorundayız. Bu zorunluluğu Almodovar gibi anlatan yönetmen çok azdır diye düşünüyorum.

7/10