Dolap artık yok... Beyaz Cadı öldü... Aslan’ın da bin yıldan fazla zamandır nerede olduğu bilinmiyor.
Peter, Susan, Edmund ve Lucy Pevensie kardeşler, Narnia’ya geri döndüklerinde tamamen farklı bir dünya bulurlar. Savaş meydanına yepyeni bir düşman boy göstermiş; ülkenin sevimli ve iyi niyetli yaratıkları yok olmanın eşiğine kadar gelmişlerdir.
Walt Disney Stüdyoları ve Walden Media, C.S. Lewis’in sevilen çocuk klasiğinden uyarlanan “Narnia” serisinin ikinci bölümü “The Chronicles of Narnia: Prince Caspian”ı sunar. Serinin 2005 yılında gösterime giren Oscar ödüllü ilk bölümü, 180 milyon dolar bütçeli“The Chronicles of Narnia: The Lion, the Witch and the Wardrobe”, dünya çapında 744 milyon dolar hasılata ulaşarak tüm zamanların en başarılı filmlerinden birisi olmuş; Walt Disney Stüdyolarının da bugüne kadar elde ettiği en büyük başarılarından birisi olma onuruna erişmişti.
Narnia’ya Dönüş: Prens Kaspiyan’ın Öyküsü
C.S. Lewis’in her dönem çok sevilen kitaplarındaki birbirinden büyüleyici karakterler, “The Chronicles of Narnia: Prince Caspian”da bir kez daha beyazperdeye taşındı. Dünya Savaşı dönemi İngiltere’sinde yaşayan Peter, Susan, Edmund ve Lucy Pevensie kardeşler, efsanevi Narnia ülkesine bu defa dolap içerisinden değil, Londra’daki Trafalgar Meydanı yakınındaki bir metro istasyonundan geçiş yaptılar. Narnia ülkesinde dört kardeşi bu kez eskisinden daha büyük inanç ve cesaret sınavı gerektiren tehlikelerle dolu yepyeni maceralar bekleyecek.
“The Lion, the Witch and the Wardrobe - Aslan, Cadı ve Dolap”taki inanılmaz olayların üzerinden bir yıl geçtikten sonra Narnia’ya dönen kahramanlarımız, bu efsanevi ülkeye geri döndüklerinde, Narnia zaman ölçütüyle 1.300 yıldan fazla süre geçmiş olduğunu keşfederler. Onların yokluğunda Narnia’nın Altın Çağı sona ermiş, bu çağ artık bir efsane olarak anılmaya başlamıştır. Ülkenin büyüleyici konuşan hayvanları ve mistik yaratıklarından geriye bir avuç kalmıştır. Artık ülkenin her yerinde acımasız Lord Miraz’ın liderliği altındaki Telmarinler adlı yeni bir insan ırkı türemiştir. Ülkenin kudretli ve ihtişamlı Aslan’ı da binlerce yıldır ortalıkta gözükmemiştir.
Pevensie kardeşleri Narnia’ya geri çağıran kişi, ülkenin yeni insan ırkı olan Telmarine’lerin tahtının genç varisi Prens Kaspiyan’dır. Şeytani ruhlu amcası Miraz’a karşı mücadelesinde dört kardeşin desteğine ihtiyacı vardır. Kahraman ruhlu ama huysuz cüce Trumpkin, cesur yürekli konuşan fare Reepicheep ve güvenilmez Kara Cüce Nikabrik’in yardımını alan Pevensie kardeşler, Narnia ülkesini eski büyüleyici ve muhteşem günlerine geri döndürmek için büyük bir maceraya atılacaklardır.
Yeni Karakterler
Artık çok değişmiş Narnia ülkesini kontrol altında tutmak isteyen dört karakteri oynayan dört aktöre yeni filmde Hollywood’a dışarıdan gelen yeni simalardan iki tanesi daha katıldı. Bunlardan birisi, filme adını veren Prens Kaspiyan rolündeki genç ve karizmatik İngiliz oyuncu Ben Barnes, diğeri ise şeytani ruhlu amcası Kral Miraz rolünü üstlenen deneyimli İtalyan film yıldızı Sergio Castellitto’ydu.
C.S. Lewis imzalı edebiyat klasiği “Narnia”nın yabancısı olmadığını ifade eden Ben Barnes, “Çocukken sıkı bir Narnia hayranıydım. Sekiz yaşındaki bir çocuğun abartılı heyecanıyla kitapları ilk keşfettiğim günü hatırlıyorum. O kitaplar kesinlikle çocukluk dönemimin en önemli parçalarından birisi oldu. Prens Kaspiyan rolünü aldığım gün hemen kitapçıları dolaşıp Narnia kitabı aramaya başladım. Sonunda sekiz yaşındayken okumuş olduğum 1989 yılı baskısını bulmayı başardım” diyor.
Ben Barnes’ın filmle ilgili çalışması hemen başladı. Öncelikle kostüm çalışması yapıldı. Ardından at binme eğitimine geçildi. Diyalekt dersleri aldı. Eskrim kurslarına başladı. Yeni Zelanda’daki çekimlerin ilk günlerinden itibaren sıkı bir çalışma düzeni içerisine girdi.
Bir yandan rolüne hazırlanırken bir yandan da kendisine filmdeki ailesi içinde yer bulmaya çalıştı. Yeni Zelanda’ya ilk geldiğinde Pevensie kardeşleri canlandıran dört oyuncuya nasıl uyum sağlayacağını bilemiyordu. Dört aktör de uyum konusunda en az onun kadar endişeli ve heyecanlıydılar.
25 yaşındaki genç aktör Ben Barnes, filmde portresini çizdiği Prens Kaspiyan’ın özelliklerini şu sözlerle tanımlıyor: “Pevensie kardeşlerle tanışmadan öncesinde Kaspiyan’ın zalim ruhlu amcasıyla başa çıkabilmek için destek arayışında olduğunu görürüz. Telmarin’ler onu öldürmeye çalışmaktadır. Sonunda çareyi büyülü boynuzu üfleyip Pevensie kardeşleri Narnia’ya geri çağırmakta bulur. Ülkenin eski kralı olan Peter, bu işi başaracakları konusunda ona teminat verir. Şeytani ruhlu amcayı nasıl alt edecekleri konusunda ikisinin farklı fikirleri vardır. Bu da ikisi arasında çatışmaya yol açar.”
Filmdeki yetişkin karakterlerin bu filmde daha ürkütücü olduğunu söyleyen William Moseley, bu konuda Kral Miraz örneğini vererek şu yorumu yapıyor:
“İlk filmdeki Beyaz Cadı da ürkütücüydü ama Miraz’ın yanında solda sıfır kalır. Her ikisiyle de birebir dövüştüm. Miraz adeta soluğumu kesti. O rolde oynayan Sergio’nun Miraz’a dönüşümünü izlemek gerçekten ilginç oldu. Kamera karşısında tamamen yepyeni bir kişiliğe büründüğünü gördüm.”
Şeytani ruhlu Miraz için oyuncu arama çalışması esnasında yapımcıların ilgisini en çok çeken aday Sergio Castellitto oldu. Yapımcı Mark Johnson bu tercihin gerekçesini şöyle açıklıyor: “Sergio günümüzün en başarılı ve saygın Avrupalı aktörlerinden birisidir. Onun deneme bantını ilk izlediğimizde ‘Aman bu oyuncuyu elimizden kaçırmayalım. Mutlaka onunla çalışalım’ dediğimizi hatırlıyorum.”
Yaklaşık 25 yıldır ülkesi İtalya’nın en iyi filmlerinde boy gösteren Sergio Castellitto’nun rol aldığı önemli filmler arasında Luc Besson’un “The Big Blue” adlı çalışmasıyla, İtalya’dan en iyi yabancı film Oscar’ına aday gösterilen “La Familia” ve “L’Uomo Delle Stelle” gibi yapımlar vardı.
Andrew Adamson’a büyük saygı duyduğunu söyleyen Sergio Castellitto’nun yönetmeniyle olan ilişkisine getirdiği yorum şöyle: “Performans ve karakter boyutlarının psikolojik görünümüne gösterdiği özen nedeniyle kendisini çok takdir ediyorum. Onunla yaptığımız konuşmalarda karakterlerden adeta gerçek bir insanmış gibi söz ettik. Gençler ile yaşlılar arasındaki çatışmadan bahsettik. Sözünü ettiğim bu çatışmanın en güzel örneği, Miraz ile Prens Kaspiyan arasındaki iyi ile kötünün mücadelesiydi.”
Miraz’ın psikolojik profilinin belirlenmesinin ardından sıra fiziksel dönüşümüne geldi. Filmin insan kadrosunun fiziksel görünümleri, iki kez Oscar adayı makyaj sihirbazı Paul Engelen (“Greystoke: The Legend of Tarzan”, “Lord of the Apes”, “Casino Royale”) ile saç tasarımcısı Kevin Alexander’ın (“Casino Royale”) sorumluluğu altındaydı.
40 yıldır film endüstrisinin içinde olan Paul Engelen, Adamson ile yaptığı işbirliği sonucunda Telmarin karakterleri için Akdenizli görünüm yaratmayı uygun gördü. Miraz karakterinin sakallı olması gerektiğini hisseden ünlü makyajcı, bu karakteri getirdiği yaklaşımı şöyle açıklıyor:
“Miraz karakterinin başarılı olması güçlü ve tedirgin edici görünmesine bağlıydı. Bunu göz önüne alarak üçgen şeklinde bir tasarım kullanma kararına vardık. Özellikle çene bölgesine uzantılar yaparak genişlettim. Abartılı kaşlar ekleyip göz çevresine koyu renkler koymak suretiyle karakterin tedirgin edici olmasını sağladık. Ayrıca Miraz karakterinin simgesi haline gelen küpeleri koyunca Sergio için son derece etkileyici ve ürkütücü bir karakter görünümü ortaya çıkmış oldu.”
Engelen’in yaptığı makyajın yanısıra filmin kostüm tasarımcısı Mussenden de “Narnia Günlükleri: Prens Kaspiyan” için 15. yüzyıl İspanyol askerlerinden esinlenerek hazırladığı sofistike görünümlü barbar korsan kostümlerini yarattı. Buna Weta Digital bünyesinde hazırlanan büyüleyici askeri kıyafet ve silahlar da eklenince Miraz karakteri en keskin ve korkutucu şekilde beyazperdede canlandı.