Ankara Sinema Derneği tarafından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenecek Gezici Festival, 19. yolculuğuna 27 Kasım’da gerçekleşecek sürpriz bir açılışla Edremit’te başlıyor. Gezici Festival, 29 Kasım-5 Aralık Ankara gösterimlerinin ardından, 6-9 Aralık tarihleri arasında son iki yıl festivale ev sahipliği yapan Sinop Valiliği, Sinop Belediyesi ve Sinop Kültür ve Turizm Derneği'nin katkılarıyla Sinop’a konuk olacak.
Gezici Festival’e Edremit ve Ankara’da iki açılış
Festival’i yolculuğu sırasında hiç yalnız bırakmayan Tuncel Kurtiz’in anısına Edremit Belediyesi ve Güre Belediyesi’nin katkılarıyla Edremit’te gerçekleşecek bir günlük buluşmada gün boyu film gösterimleri olacak. Açılışta Gezici Festival arşivinden seçilen görüntülerden oluşan Gezici Festival’in Yol Arkadaşı: Tuncel Kurtiz adlı belgesel; Tuncel Kurtiz, Sema Moritz ve Reyend Bölükbaşı’nın 2004 yılında Macaristan’da gerçekleştirdikleri Şeyh Bedrettin Destanı gösterisinin kaydı ve Kurtiz’in 1979 yılında İsveç’te yönettiği ve başrolünü üstlendiği sıra dışı gurbetçi filmi Gül Hasan gösterilecek. Ankaralı izleyiciler ayrıca, Kurtiz’e 1986 yılında Berlin’de En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandıran İsrail yapımı, Shimon Dotan’ın yönettiği Kuzunun Gülümseyişi (The Smile of the Lamb) filmini izleme fırsatı bulacaklar.
Gezici Festival’in Ankara’daki açılışı 28 Kasım akşamı, İngiliz Film Enstitüsü’nün (BFI) geçtiğimiz senelerde, Hitchcock9 projesi kapsamında uzun ve titiz bir yenilemeyle eski haline getirdiği Alfred Hitchcock’un 1925 ve 1929 yılları arasında çekilmiş, az bilinen dokuz sessiz filminden biri olan Şantaj’ın (Blackmail) gösterimiyle gerçekleşecek. British Council işbirliği ile Ankara’da ilk kez izleyiciyle buluşacak filmin gösterimine Hakan A. Toker piyanosuyla eşlik edecek.
Dünya sinemasından son dönem ödüllü örnekler
Berlin, Cannes ve Sundance gibi önemli festivallerden ödüllerle dönen son dönem örnekler Dünya Sineması bölümünde bir kez daha Gezici Festival izleyicisiyle buluşacak. Muhteşem Güzellik (The Great Beauty), Genç Kız ve Boksör (Cutie and the Boxer), İşçiler (Workers), Karşınızda Martin Bonner (This is Martin Bonner) ve Kimsenin Kızı (Nobody’s Daughter Haewon), Türkiye gösterimlerini ilk kez Gezici Festival’de gerçekleştirirken; Ölümsüz Aşk (Ain’t Them Bodies Saints), Geçmiş (The Past), Gloria ve Dünya Bizim Değil (A World Not Ours) ilk kez Ankaralı izleyiciyle buluşacak.
Berlin Film Festivali'nden ödüllerle dönen, Sebastián Lelio’nun yönettiği Gloria, 58 yaşında bir kadının yaşlılık ve yalnızlıkla savaşmasını; Cannes’da Altın Palmiye için yarışan, Paolo Sorrentino imzalı Muhteşem Güzellik ise, yaşlılığıyla yüzleşen bir yazarın yaşam enerjisini yeniden keşfetme serüvenini anlatıyor. Cannes’da yönetmen Asghar Farhadi ve başrol oyuncusu Bérénice Bejo’ya ödül kazandıran Geçmiş, bir evliliğin çöküşüne ve ailenin karmaşık dinamiklerine bakıyor.
Kore sinemasından Hong Sang-soo’nun yönettiği, Berlin’de Altın Ayı’ya aday olan Kimsenin Kızı’nda genç bir kadının birkaç güne yayılan sancılı öyküsünü izleyeceksiniz. José Luis Valle’nin yazıp yönettiği İşçiler, işçi sınıfının gelecek kaygısına minimalist bir anlatımla bakıyor. Berlin’den ödülle dönen, Madhi Fleifel’in yönettiği belgesel Dünya Bizim Değil ise, güney Lübnan’daki bir mülteci kampında yaşayan üç neslin hikâyesini anlatıyor.
Dünya Sineması bölümünde Sundance Film Festivali’nde ödül kazanan üç film izleyiciyle buluşacak. Chad Hartigan’ın yönettiği Karşınızda Martin Bonner’da yeni bir hayata adım atan 50’lerinde bir adamın öyküsünü; David Lowery’nin yönettiği Ölümsüz Aşk’ta hapishaneden kaçarak karısına ve hiç görmediği kızına ulaşmaya çalışan bir adamın hikâyesini; Zachary Heinzerling’in yönettiği belgesel Genç Kız ve Boksör’de ise, New York’ta yaşayan ressam Ushio Shinohara ve karısı Noriko’nun 40 yıllık, inişli çıkışlı evliliğini izleyeceksiniz.
Bir Ülke: Şili
Gezici Festival izleyicisinin daha önceki yıllardan yakından tanıdığı, Şili sinemasından yönetmenlerin filmleri Bir Ülke: Şili bölümünde gösterilecek. Yönetmen Sebastián Silva ve başrol oyuncusu Catalina Saavedra’ya 20’den fazla ödül kazandıran 2010 yapımı Hizmetçi (La Nana), mesleğine ölümüne sahip çıkan bir kadının trajikomik hikayesini anlatıyor. Alejandro Fernández Almendras’ın yönettiği Ateş Başında (By the Fire), işçi bir çiftin şehir dışına yerleşme hayallerinin zorluklarını muhteşem görüntülerle perdeye taşıyor.
Pablo Larraín’in yönettiği Tony Manero, Şili’nin yakın tarihine sinema tarihinin unutulmaz bir karakteri üzerinden bakıyor. Yönetmen Alicia Scherson; Karlovy, Montréal ve Tribeca’dan ödüllerle dönen ilk uzun metraj filmi Oyun’da (Play) fakir kız-zengin oğlan hikayesine yeni bir soluk getiriyor. Sebastián Lelio’nun yönettiği Kutsal Aile’de (La Sagrada Familia) Şilili zengin bir ailenin çöküşünü izleyeceksiniz. Bu bölümde uzun metraj filmlerle beraber Şili sinemasından kısa filmler de izleyiciyle buluşacak.
Türkiye Sineması 2013
Ülkemizde bu yıl çekilen uzun metraj filmlerden derlenen Türkiye Sineması 2013 bölümünde yer alan filmlerin yönetmen ve oyuncuları her zaman olduğu gibi galalarda izleyicilerle bir araya gelecek. Altın Koza Film Festivali’nden En İyi Film dahil toplam beş ödülle dönen Mahmut Fazıl Coşkun’un yönettiği Yozgat Blues, bir yaş dönümü ve aşk hikâyesini müzik ve müziğin bağlayıcı gücü üzerinden anlatıyor. İstanbul Film Festivali’nde En İyi İlk Film ve Altın Koza’da dört ödül kazanan, Deniz Akçay Katıksız’ın yönettiği Köksüz’de, babanın kaybının ardından hayata devam etmeye çalışan bir anne ve üç çocuğun hikâyesini izleyeceksiniz.
Altın Koza’da dört ödül kazanan, En İyi Film ve Senaryo ödüllerini Yozgat Blues ile paylaşan, Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu‘nun yönettikleri Gözümün Nûru, bir sinema tutkununun gözleri bandajlı geçirdiği süre içerisinde korkularıyla yüzleşmesini anlatıyor. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Film dahil dört ödül kazanan, Onur Ünlü’nün yönettiği Sen Aydınlatırsın Geceyi’de olağanüstü özellikleri olan bir kasabada yaşayan insanların olağan endişelerini izleyeceksiniz. Ramin Matin’in yönettiği Kusursuzlar’da ise, iki kız kardeş küçükken yazları geçirdikleri Ege kasabasına yıllar sonra yeniden giderek, birbirleriyle ve geçmişle yüzleşiyorlar.
Türkiye sinemasından bu yıl Berlin Film Festivali’nde gösterilen iki film de Gezici Festival izleyicisiyle buluşacak. Reha Erdem'in yazıp yönettiği Jîn, 17 yaşındaki genç bir kızın hayata katılmak için kendi kaçış hikâyesini yaratmasını anlatıyor. Uğur Yücel’in yazıp, yönettiği Soğuk, çekimlerinin yapıldığı Kars’ın karlı dağlarını ve dondurucu hava koşullarını başrole taşıyor.
Ne Yapmalı?
Gezici Festival, Ne Yapmalı? bölümünde izleyiciyi özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yöntemlerini düşünmeye davet ediyor. Lenin’in 1902 yılında, Nikolay Çernişevski’nin Ne Yapmalı? romanından esinlenerek hazırladığı broşürün başlığındaki soruyla aynı adı taşıyan bu bölümde yer alan filmler, kolektif mücadelelerden bireysel kahramanlara “Ne Yapmalı?” sorusuna yanıt getiren örnekler üzerinde duruyor.
Ödüllü yönetmen Yoav Shamir, Kahraman Kimdir? (10% – What Makes A Hero?) filminde kahramanlık kavramını insan doğası üzerinden, çok boyutlu bir şekilde sorguluyor. Patricio Guzmán’ın yönettiği belgesel Işığa Özlem (Nostalgia for the Light), Pinochet rejiminin kayıplarının anneleri ve astronomlar arasında etkileyici paralellikler kuruyor. Jean-Luc Godard’ın 1967 yapımı filmi Ona Dair Bildiğim İki Üç Şey (Two or Three Things I Know About Her), yönetmenin dönemi üzerine düşüncelerini alışılmadık ve heyecan verici bir anlatımla paylaşıyor. John Akomfrah’nın yönettiği belgesel Stuart Hall Projesi (The Stuart Hall Project) ise, 1960’larda Kültürel Çalışmalar alanını akademiye kazandıran Hall’un çok yönlü bir portresini çiziyor.
Barış Bıçakçı: İki Film Arasındaki En Kısa Mesafe
Şiir, roman ve öyküleriyle farklı nesillerden okuyucu kitlesi olan Barış Bıçakçı’nın Gezici Festival izleyicisi için seçtiği iki film Barış Bıçakçı: İki Film Arasındaki En Kısa Mesafe bölümünde gösterilecek. Barış Bıçakçı, seçtiği iki filmle, insanlık hallerine, ergenlikten yetişkinliğe geçişe, kaybettiklerimize, taşra yalnızlığına yeni bir gözle bakmaya çağırıyor. İki filmin arasındaki en kısa mesafeyi sorgulatıyor.
Bu seçkide Amerikan sinemasından iki modern klasik izleyiciyle buluşacak. Alan Parker’ın 1984 yapımı filmi Birdy’de birlikte okula ve sonrasında savaşa giden iki arkadaşın hayatı yeniden yakalamaya çalışmalarını izleyeceksiniz. Lasse Hallström’un yönettiği, 1993 yapımı Gilbert’in Hayalleri (What’s Eating Gilbert Grape) ise bir ailenin hayatta kalma savaşına zihinsel engelli bir çocuğun ve abisinin ilişkileri üzerinden bakıyor.
Köken Ergun’un Video İşleri
Kısa belgeseli Aşura (Ashura) ile Berlin Film Festivali’nde geçen yıl ödül kazanan, dünyada video ve performans alanlarındaki eserleriyle tanınan Köken Ergun’un, daha önce Oberhausen, Rotterdam, Sydney ve Zagreb Film Festivallerinde gösterilen video işleri Türkiye’de ilk kez toplu olarak izleyiciyle buluşacak.
Bu bölümde gösterilecek video işleri arasında Binibining Vaadedilmiş Topraklar (Binibining Promised Land), TANKLOVE, Ben Askerim (I, Soldier), İsimsiz (Untitled), WEDDING ve 2007 yılında Rotterdam Film Festivali’nde En İyi Kısa Film ödülünü kazanan Bayrak (Flag) ile merakla beklenen Aşura bulunuyor. Ankaralılar Ergun’un çalışmalarını, 5 Aralık’ta SALT Ulus’ta açılacak, Türkiye’deki ilk kişisel sergisi Kitle ve İktidar ile daha yakından tanıma fırsatı bulacaklar.
Deneysel Sinema: Avusturya-Türkiye
Türkiye’de deneysel sinemanın ilk örneklerinin ortaya çıkmasının 50. yılında, Türkiye’den ve deneysel sinema denilince ilk akla gelen ülke olan Avusturya’dan kısa filmler, bu bölümde izleyiciyle buluşacak.
Ozan Adam, Oğuzhan Akalın, Dilek Aydın, Ege Berensel, Gürcan Keltek, Nurşen Bakır ve Zeyno Pekünlü’nün filmlerinin gösterileceği bu bölümde sinemaseverleri Türkiye deneysel sineması için milat kabul edilebilecek bir film bekliyor: Filmleri gün yüzüne çıkmayan yönetmen Alp Zeki Heper’in 1963’te Fransa’da çektiği kısa filmi Şafak. Avusturya deneysellerinde ise Gustav Deutsch, Lisl Ponger, Peter Tscherkassky, Siegfried A. Fruhauf ve Virgil Widrich’in filmleri yer alacak.
Kısa İyidir ve küçük izleyicilerimize
Kısa İyidir ve Çocuk Filmleri bölümleri, her sene olduğu gibi bu seneki festivalde de yerini alacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinden festivale başvuran 1000’e yakın film arasından seçilen kısa filmler, izleyicileri farklı ülkelerin yenilikçi sinemasıyla tanıştıracak. Bu bölümde ABD, Almanya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, Portekiz, Romanya, Sırbistan ve Ürdün’den kısa filmler izleyicilerle buluşacak.
Küçük izleyicileri, aralarında Estonya, İspanya, Letonya ve Norveç’in de bulunduğu farklı ülkelerden diyalogsuz, kısa canlandırmaların gösterileceği Çocuk Filmleri bölümüyle beraber, bir de Canlandırma Atölyesi bekliyor. Ankara’da gerçekleştirilecek olan ve çocukların ilk filmlerini üretecekleri bu atölye, çocuklarla çalışma konusunda uzmanlaşmış Hollandalı Jenny Van den Broeke tarafından yürütülecek.
Festival söyleşileri ve gösterim mekânları
Ankara’da gerçekleşecek iki söyleşide, tanınmış sinemacılar Gezici Festival izleyicisiyle bir araya gelerek deneyimlerini paylaşacaklar. Ödüllü oyuncu Taner Birsel, 30 Kasım Cumartesi günü Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Oyunculuk üzerine gerçekleşecek söyleşide farklı oyunculuk performanslarını değerlendirecek. Yönetmen Zeki Demirkubuz ve Ankara Sinema Derneği Başkanı Ahmet Boyacıoğlu ise, 4 Aralık’ta Alman Kültür Merkezi’nde sinemaseverlerle bir araya gelecek.
Ankara’daki gösterimler Kızılay Büyülü Fener Sineması, Alman Kültür Merkezi ve Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, Sinop’ta Sinop Halk Eğitim Merkezi ve Edremit’te Olivecity AVM Akçay Atlas Sineması’nda gerçekleşecek.