Animasyon filmleri doksanlı yıllarda canlanmaya başladığında çocuklar için yeni bir eğlence kapısı da açılmış oluyordu. Çocuklar bu yeni nesil çizgi filmleri çok sevmişti; birçok animasyon da gecikmedi, çocuklara yönelik. Bir gün çocuklar kadar büyüklerin de zevk alacağı bir film yapıldı: Şrek. Bu animasyon harikası hem küçükler için eğlenceli bir masaldı, hem de büyükler için çocukluk günlerine muzır bir dönüş ve göndermelerle süslü bir masallar diyarı parodisiydi. E, hal böyle olunca pek bir sevildi, şişko, yeşil ve sevimli yaratığımız. Böylesine, klişeleşmiş ne varsa evirip çevirip çok orijinal bir formda önümüze sunan bir filmin devamının gelmesi kaçınılmazdı. Ne de olsa, Şrek, eşek ve Fiona bir filme sığmayacak kadar aykırı birer kahramandılar.
İşte böyle başlayan Şrek macerasının üçüncü ayağı geçen hafta vizyona girdi. İlk iki filmden tanıdığımız tüm karakterlerle yola devam ediyoruz. Şrek, Fiona, Eşek, Çizmeli Kedi ve diğerleri. Ayrıca bu filmde yeni karakterlerle da tanışacağız. Birisi, Fiona’nın kuzeni Artie, diğeri de meşhur büyücü Merlin. Şrek’in başı bu defa büyük belada; bir yandan krallık, bir yandan babalık telaşı! Şrek kral olmamak için kuzen Artie’yi aramaya gidecektir. Bu sırada Yakışıklı Prens de boş durmayacak, kendine yandaşlar arayacaktır. Bu arada önceki filmlerin yönetmeni, Andrew Adamson bu filmde görev almıyor ama koltuk yine ekipten birine emanet: Chris Miller.
Biraz da film hakkında bahsedelim, filmi izlemiş birinin gözüyle. Öncelikle 3. Şrek’i ilk ikisiyle karşılaştıracak değilim. Onun yerine sanki bütünün bir parçasıymış gibi yazıyorum. Şrek 3, renkliliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Aynı enerjik, komik ve ironik hal devam ediyor. Yine çok eğlenceli diyaloglarla bezeli, dalga geçebildiği her şeye el atmış, deli dolu bir masal var karşımızda. Bu sefer ön plana çıkanlarsa galiba prensesler! Bir yanda karateci Fiona, diğer yanda her ortamda uyuyabilen Uyuyan Güzel, temizlik hastası Külkedisi… Hele öyle çılgın bir Pamuk Prenses yaratmışlar ki, sormayın! Daha başka el atmadıkları masal kahramanı / anti-kahramanı da kalmamış zaten. Kaptan Kanca’dan kötü kalpli cadıya kadar… Yine filmde yer alan kolej öğrencileri sahneleri de müthiş. (Durup dururken burnu kanayan çocuğa bayıldım.)
Filmin karakterlerinden başka teknik yönünde de gelişme gözden kaçmıyor. Araya girmiş üç senenin avantajlarından biri de bu. Hareketler daha akıcı, karakterler ve çevre çok detaylı.
Filmin yer yer temposunun düştüğünü söylemek lazım. Her ne kadar espriler bizi bir an bile boş bırakmasa da, bilindik bir hikayenin -ters bir açıdan da olsa- işlenmiş olması bazen sıkabiliyor. Ama dedik ya, ne de olsa bu bir masal, hoş görmek lazım.
Sonuç olarak, yine bol bol göndermelerle dolu -birine güleceğim derken diğerini kaçırabilirsiniz.- ince mizahı ile gerçekten hayran bırakan, eğlenceli bir iki saat vaat ediyor Şrek 3 bize. Zaten sırf o minicik Şrekleri ve Fionaları görmek için bile gidilir! Sinemayla kalın efendim…