Artık auteur olma yolunda emin adımlarla ilerleyen bir yönetmenden 4 ayrı ülkede,3 ayrı kıtada geçen bir epik… Ve bu epiğin arkasında kendi deyimiyle “senaryo değil sinema için roman” yazan Gabriel Arriaga var.Hali hazırda 3 romanı,çeşitli kısa öyküleri olan sinema için yazdığı 4 romanla takip edilen bir yazar olan Arriaga’mı bu filmin auteur’u yoksa İnarritu’mu?
Artık bildik bir kesişme var yine...Fasta bir köyde yaşayan 5 kişilik bir aile,Amerikalı 5 kişilik bir aile –ki bebekleri yeni ölmüş artık 4 kişiler- onların çocuk bakıcısı izinsiz çalışan meksikalı kadın,Japonyalı sağır dilsiz kız ile babası…
Hikaye akışına baktığımızda japon baba kızın biraz zorlama olduğunu düşünmeden edemiyor insan aslında ama iletişimsizlik üzerine bir filmde sağır-dilsiz karakterin filme kattıkları da ortada. Finalinde baba kızla yapılması, tokyonun yüksek binalarının oluşturduğu doğal fon ikilem yaratıyor,olmasalar daha iyi bir olurmuydu diye.
Sonuçta filmin iyi yaptığı şeyler de var. Faslı iki çocuğun tüfekle oynaması sonucu amerikalı kadının vurluşunu göstermemesi yerinde seçim.Olayın sonucuna doğru giderken amerikalı aile dışında kalanların temize çıkmayışı da filmin eleştirisi ve yutkunmayı zorlaştırıyor zaten.Faslıların tüfek peşindeki memurlar tarafından itilip kakılması faslı çocuğun ölümü bir yanda, amerikalı kadına gelen helikopter asansör bir yanda…İşte Amerikalının nerede olursa olsun üstün olduğunu gösteren olgu.
Bu filmde en belirgin özellik müziğin çok daha fazla filmin karakteri haline getirilişi olmuş. Özellikle bazı sahnelerde direk başrole oynayan müzik finalde de tüm etkisiyle başrolde.
Sonuçta karşımızda 3 Altın Palmiye ödülünü sonuna kadar hak eden bir film var. Ki bunlardan birinin kurgu olduğunu özellikle belirtelim. Kırlaşmış saçlarıyla çok iyi bir Brad Pitt var karşımızda.film boyunca yatan Cate Blanchett da iyi iş çıkarıyor.Aralarındaki kimyanın çok iyi oluşu çocuklarının ölümündeki suçu biri birinin üstüne atan çifti çok güzel yansıtıyor.
Filmi herkesin beğendiğini özellikle belirtmeye gerek yok. Beğenmeyenlerin ortak kanısını belirtmek nasıl bir filmle karşı karşıya olduğumuzu gösterir sanırım.”Pulp fiction” ve “Before the rain” ile çok iyi yapılmış birşeyi üçüncü kez tekrarlıyor oluşu ve japon baba kızın filmin temposunu düşürüp süreyi uzatması en sık karşılaşılan eleştiri.
Yinede Inarritu-Arriaga ikilisinin en iyi filmi var karşımızda. Paramparça ve 21 gramdan sonra hala mutlu eden bu ikiliyi izlemeye devam etmeli,yeni başyapıtlar çok uzak değil çünkü…