Hayatımda okuduğum en iyi romanlardan biri olan alman yazar Patrick Suskind\'in çok satar klasiği koku sonunda beyaz perdede....
Bir katilin hayranlık uyandıracak güzellikteki hayat hikayesi diye özetlenebilecek roman okuyan herkeste aynı etkiyi yaratıyor....
Film aynı etkiyi yapacak mı bekleyip göreceğiz.
Öncelikle belirtilmesi gereken şey karakterin kitaptaki gibi tanıtılamaması...Bu da çok doğal.bir çok nüansın tek tek verilmesi filmin temposu ve uzunluğu düşünülerek dışarda kalmış haliyle.
Yinede kitapta anlatılan fiziki özellikleri tutan bir oyuncu ile bu iş başarılmış.
En çok göze batan ise anlamsız burun yakın planları.Jean-baptiste\'in kokuları çok iyi aldığını biliyoruz zaten ama film bu işi biraz abartıyor biraz.Keskin koku alma yeteneği her seferinde hatırlatılmasa da olurdu.Görsel şölen etkisi verecek bir sahne barındırmıyor film.Bunada kalkışmıyor.Zaten böyle olsaydı bir facia ile karşılaşırdık.Fazla macera aramıyor yönetmen direk anlatıyor tüm olayları.
Kitabı okumayan birinin kitaptan ne alacağını merak ediyorum biraz ama yanımda izleyenlerin bazı sahnelere inanmaması,keskin koku alma yeteneğinin yinede başarılı anlatılmadığını gösteriyor olsa gerek.
Kitabı okuyan herkesin özellikle merak ettiği idam sahnesi ile final başarılı.Yani kitabın fanatiklerini üzmeyecek bir uyarlama karşımızdaki.
Bir başyapıt daha beyazperdede darısı "Dalgalar"ın başına...