Yavuz Turgul, Türk sinemasının en önemli isimlerinden birisi. Davaro, Banker Bilo, Şekerpare, Tosun Paşa gibi başarılı filmlerin senaristliğinin yanısıra yönettiği filmler ile de Türk sinemasının tekrardan gözde olmasını sağlamış bir yönetmendir. 1984 yılında çektiği Muhsin Bey, en başarılı filmlerden biri olarak gösterilirken kadrodaki Uğur Yücel ve Şener Şen performanslarının doruklarına çıkıyorlardı o dönemde. Bu filmin hemen ardından gelen Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni, Gölge Oyunu ve Eşkıya filmleri ise yönetmenin performansının Muhsin Bey\'den sonra nasıl düşüp tekrar yükseldiğinin açık bir göstergesiydi. Ama her şey Eşkıya ile patlak vermişti. O zamana kadar en çok izlenmiş film olan Eşkıya, melodramın başladığı yerdi adeta. 1996 yılından sonra Turgul uzunca bir süre ara verdi yönetmenliğe. Ta ki 2005 yılında bir başka melodramı beyazperdeye aktarana kadar. Meltem Cumbul ve Timuçin Esen\'in başarılı performanslarının yanında Şener Şen\'in yine kadroda olması, filmin ağır melodram yapısı ile birleşince ortaya başarılı bir film daha çıkmıştı. Ardından gelen Kabadayı ise Yavuz Turgul\'un sadece senaristliğini yaptığı bir proje olarak kalmıştı. 2010 yılının son günlerinde ise Yavuz Turgul\'un bir başka filmi daha bekliyor bizi: Av Mevsimi.
Bugüne kadar çektiği filmleri hep aynı duyguyu vermiş bir yönetmen Yavuz Turgul: Melodram. Bunu oldukça iyi kotarabilen yönetmen, insanların ruhuna dokunmayı her defasında başarabilen bir sinemacı. Av Mevsimi\'nde de önceki Turgul filmleri ile birçok benzerlik var. Örneğin Şener Şen. Türk sinemasının en başarılı oyuncularının başında gelir elbette. Ve bu sebepten Turgul\'un kendisi ile çalışması çok da süpriz değil. 7 Yavuz Turgul filminin 6\'sında Şener Şen var başrol olarak. Bir diğer benzerlik ise ezilen karakterlerin hak aramasıdır bir bakıma. Bir melodram anlatıcısıdır Turgul. Müzikleri çok iyi kullanır ve bağırtır filmlerini \"Ben bir Yavuz Turgul filmiyim!\" diye. Av Mevsimi de böyle bir film. Ancak bir sorun var: Bu filmin üstüne bir polisiye kokusu sinmiş!
Başrollerini Şener Şen ve Cem Yılmaz\'ın paylaştığı filmde ikiliye Çetin Tekindor, Melisa Sözen ve Okan Yalabık eşlik ediyor. Filmin fragmanını izleyenler için film tıpkı bir polisiye tür filmi. Ancak 140 dakikalık film başlayınca hiç de öyle olmadığını anlıyorsunuz. Karakterlerin dramına dönüşüyor film ve bundan hiç de kurtulamıyor. Kendinizi polisiye olayların gizemi içerisinde bulmak için sürekli can atıyorsunuz. Ancak elinizde kala kala olayların dramı kalıyor. Senaryo, melodram ile polisiye arasında gidip geldikten sonra filmin yarısında bu savaştan galip çıkan maalesef polisiye olmuyor. Cinayet masasının başından geçen hikayeler değil bu film, cinayet masasının dramı adeta. Sevinçleri, hüzünleri, şaşkınlıkları, acıları... Ne bir gizem kalıyor, ne bir araştırma. Cinayetlerin gizemi çözülüyor filmin orta yerinde. Tabii izleyenler çözüyor, yoksa film herhangi bir kanıt sunmuyor ilerisi için. Ancak orta yerinde \"Katil uşak çıktı!\" diye haykırmak istiyorsunuz (Filmin konusu hakkında değil bu haykırış, evrensel bir spoiler atıfı). Belki de böyle değildir diye bir ara sorgulatıyor Av Mevsimi ancak sürekli süprizi bekliyorsunuz, geldiğini göremiyorsunuz.
Cem Yılmaz sokakta yürüse dahi gülünüyor. Bu da onun büründüğü rolü izleyicinin almasına engel oluyor. Bu etiket bir yerden sonra lanete dönüşüyor. Siz siz olun, kimseyi etiketiyle yargılamayın, izlemeyin. Cem Yılmaz\'ı da tabii. Şener Şen yine her zamanki gibi. Onun kötü oynadığı bir film var mı ki? Keza Çetin Tekindor da aynı şekilde. Ancak ustaların bu performansına yaklaşan genç isimler de var filmde. Melisa Sözen ve Okan Yalabık. Başarılı oyuncu olduklarını defalarca kanıtlamış bu oyuncular bir kez daha biz bu sinemanın geleceğiyiz diyorlar. Film, oyunculuklar sayesinde kotarılmış hissi veriyor bu başarılı isimler sebebiyle. Zira senaryo biraz daha titiz olsaydı dört dörtlük bir film çıkabilirdi ortaya. Yani melodram anlatımının yanında polisiye hissini de yeterince verebilseydi.
Çekimler için kullanılan teknoloji ise son teknoloji ürünü. DSLR fotoğraf makinelerinin normal kameralardan çok daha güzel renkleri olmuştur her daim. Bu film de müthiş renklere ve sahnelere sahip. Bu fotoğraf makinelerinin video çekebilme özelliği sinemada yepyeni bir teknoloji olarak karşımıza çıkacak. Özellikle filmin açılış sahnesi filmin devamı için aşırı umut veriyor izleyenlere görsel açıdan. Ve bu görselliği pek de bırakmıyor zaten film. Müzikler de gerçekten çok güzel, yine bir hit şarkı çıkabilir bu filmden. Söyleyen ise Cem Yılmaz. Eğlendiriyor herkesi o sahnede. İzlerken eğleneceğiniz kesin.
Av Mevsimi, yazıda birçok kere geçtiği gibi polisiye ile melodram arasında sürekli gidip gelen bir film. Başarılı oyunculukları, büyük yönetmeni, müthiş görsel ve işitsel ögeleri içinde barındırıyor. Ancak melodram, polisiyeye her türlü ağır basıyor ve bu yüzden hep bir parçası eksik gibi görünüyor. Yine de büyük oyuncular için izlenebilecek bir film çıkıyor ortaya.