Ilk insanla beraber bir geçmişe sahip olan Babalık, kurumsallaşmaya başladıkça edebiyatın, resimin, müziğin ve diğer sanat dallarının ilham aldığı ve hatta psikolojinin bile temel taşlarını oluşturan bir olgudur. Psikanalizin babası sayılan Sigmund Freud, Oidipus Kompleksi teorisini ortaya atmış ve erkek çocukların babaları ile olan ilişkilerini onları kıskanmaya hatta öldürmeye varan tezleri psikoloji ve psikiyatri dünyasına sunmuştu. Dünya edebiyatının en önemli üç eserini de bu kompleksin eseri olarak görmüştü. Bunlar: Dostoyevski’nin Karamazof Kardeşleri, Shakspeare’in Hamlet’i ve Kral Oedipus Tragedyasıydı.
Tarih, en eski çağlarından bu döneme kadar gelen çok ünlü babalarla doludur. Ama babaların bu ünü sadece tarihle sınırlı kalmamış ve sinemaya büyük bir sıçrayış yapmıştır. Şüphesiz ki, beyazperdenin en ünlü babası, Corleone Ailesinin reisi, Marlon Brando tarafından hayat verilmiş olan Don “Vito” Corleone’dir. Baba filminin ilk halkasında canlandırdığı hem şefkatli bir aile babası, hem de katı kuralları olan bir mafya ailesinin reisi tiplemesini içine sığdırabilen bir karakteri vardır. Puzo’nun kitabında ki üstün anlatım, Brando’nun oyunculuk yeteneği ve Coppola’nın dehası birleşince ortaya çıkan Vito Corleone tiplemesi filmi izleyen milyonlarca seyircinin kafasına kazınıp kalmıştır.
Baba serilerinin en önemli yönü de temel öğeler ele alınarak değerlendirildiğinde; her üç filmde de kemiksel yapı olarak aynı gidişatın sergilenmesidir. Her üç filmde izlenen bu stratejiyi giriş, gelişme, sonuç ilişkisi açısından incelediğimizde varılan sonucu her filmde aileyi yönetecek babanın filmin giriş bölümünde tanıtılması ile başlatabiliriz. İlk filmde Vito Corleone’nin, ikinci filmde Michael Corleone’nin, üçüncü filmde ise Vincenzo Corleone’nin giriş bölümünde kısa bir tanıtımı ile karşılaşırız. Baba serilerine olay örgüsü bir grafik eğrisi gibidir. Her serinin başında aile şu ya da bu şekilde statü olarak yüksek bir konumdadır. Birinci filmde düğün sahnesinde, ikinci filmde Antonio’nun erkekliğe adım atma töreninde, üçüncü filmde ailenin yaptığı yüksek miktar bağış ve yapılan antlaşmalarda bunu görebiliriz. Gelişme bölümüne geçişte ailenin önüne taş koyan birileri ortaya çıkar. Bunlar ikiye ayrılır; görünen düşman ve gizli düşman. Gizli düşmanlarda filmin gelişme bölümünün hemen başlarında izleyiciye tanıtılır. İlk filmde Solozzo görünen, Don Barzini görünmeyen düşmandır. İkinci filmde senatör görünen, Hyman Roth ise görünmeyen düşmandır. Üçüncü filmde Joey Zassa görünen adam olarak ön plana çıkarken, Don Altobello gizli kalan taraftır. Gelişme bölümünde ileri adımlar atıldıkça aileyi bunalıma sürükleyen bir olayla karşılaşırız. Burada da örneklersek, Vito Corleone’nin vurulması, Michael Corleone’nin evinin taranması ve üçüncü filmde toplantının basılması ve hemen devamında Michael Corleone’nin şeker krizine girmesi olarak örneklenebilir. Serinin üç filminde de kaçınılmaz olarak seyircinin gözlerinin önünde yapılan bir araştırma süreci başlar. Aile zor durumdadır ve aile reisi bir şeyler yapmalıdır. Üç filmde de bu araştırma süreci içerisinde seyircinin gözünün önüne dönen dolaplar itinayla ve yavaşça serilir. Sonuç bölümüne yaklaştıkça her şeyin anlaşılması ile seyirci nihai olan sonu izlemeye bırakılır. O da her filmde olduğu gibi, düşmanların kökten ortadan kaldırılmasıdır. Tabii üçüncü filmde bu geleneğe uymakla beraber; diğer iki filmin havasından biraz uzak olması ve seriye keskin bir nokta koyulmak istemesi sebebiyle daha trajik bir son seçilmiştir.
Serinin kuşbakışı görüntüsünde eğlenceli detaylarda vardır. Örneğin ilk iki filmde de Diane Keaton’ın oynadığı Kay’in yüzüne kapılar farklı şekillerde kapatılmıştır. Üçüncüsünde de kapanmasına neredeyse ramak kalmış, seriye oyunculuğunu veren Keaton hatırına kapı yarım açık bırakılmıştır. Üç filmde de ilerledikçe babalar gittikçe daha acımasızlaşmıştır. Örneğin Michael görece olarak babasına göre daha acımasız bir aile reisidir. Bu uğurda kardeşini öldürmekten çekinmez. Vincenzo ise Zassa’nın kulağını ısıracak kadar saldırganlıkla dolmuş ve Michael Corleone’nin öğütleri sayesinde bir miktar ehlileşebilmiştir.
Ayrı ayrı incelemek gerekirse, ilk filmin yeri şüphesiz tutulamaz. Ailenin tanıtımı, kardeşlerin özelliklerinin kısa ayrıntılarla verilmesi, çekimler, oyunculuklar, tamamen dudak uçuklatacak cinstendir. İkinci film ise sinema tarihinde Oscar alan devam filmi olarak bilinen ve bahsedilmiş olan kuşbakışı görünümün dışına en çok çıkan filmdir. Zira bu filmde Vito Corleone’nin gençliğine zaman zaman dönüşler yapılmakta ve onun gençliği döneminde de ailenin ilerleyişi izleyiciye farklı bir tat olarak verilmiştir. Coppola’nın maddi sıkıntı yüzünden çektiği ve hiçbir zaman serinin bir halkası olarak kabul etmediği üçüncü film ise hem farklı atmosfer, hem zayıf oyunculuklar, hem de diğer filmlere göre nispeten bağlantısız senaryo geçişleri olan bir filmdir. Diğer filmler gibi sabırsızlıkla beklenen bir sona değil de, hadi bitsin de gidelim dedirtecek uzun uzadıya bir finale sahiptir. Bununla birlikte seriye trajik bir nokta koymuş olduğu ise yadsınamaz.
Sinema tarihinde bir devrim olan Baba serisinin ilk iki filmi IMDB(Internet Movie DataBase) sitesinde ilk üçe giren filmlerdir. İlk filmin bu listede birinci olduğunu söylemekte filmin seyirci gözünden başarısı açısından önemli bir istatistiktir. Günümüzde bu serinin üzerine çekilen birçok filmde Baba’nın izlerini görebilirsiniz. Hatta ülkemizdeki yerli dizilerde bile. Örneğin Kurtlar Vadisi dizisinde, Rus mafyası liderlerinin ortadan kaldırıldığı helikopter sahnesi, Joey Zassa’nın mafya toplantısını basmasının tıpatıp aynısıdır. İçeriği mafya ve yeraltı dünyası olan birçok filmin ana kaynağı olduğu kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Her şeyden önemlisi, vurucu diyalogları ve duvarlara asılacak sözleri doğuran bir seridir. Baba serisi sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi serilerinden birine sahiptir. Üstelik üçüncü filme rağmen. Baba serisi başlı başına bir tez konusu ya da hakkında ansiklopedisi bile yapılacak kadar uzun bir yazı olmayı gereğinden fazla hak ediyor.
Sinema ile arkadaşlığınız nasıl başladı bilemem. Fakat Corleone Ailesi hiç beklenmedik bir anda hayatınıza girmiş olabilir veya girmeyi bekliyor olabilir o yüzden bu ailenin kurallarıyla ilgili en önemli şeylerden birini bilmeniz lazım:
“Kadınlar ve çocuklar dikkatsiz olabilir; ancak erkekler olamaz!” (Don Vito Corleone)