Her Zaman İyi Kalp Kazanır

14.09.2010 09:53

İzlandalı yönetmen Dagur Kari tarafından yazılıp yönetilen The Good Heart, 2009 yapımı bir film olmasına rağmen ancak 2010 yılı başlarında seyirciyle buluşabildi. Ülkemizde de !F İstanbul etkinliği kapsamında bir galası gerçekleştirilen film ayrıca daha çekilmeden de yazarı ve yönetmeni Dagur Kari\'ye Sundance Film Festivali\'nde 2007 yılında NHK/Uluslararası Sinemacılar ödülünü kazandırmış bir senaryoya sahip.

 

Evsiz bir genç ile huysuz bir ihtiyarın şans eseri hastane odasında tanışmaları sonucu başlayan ilişkileri sonucu gelişen olayları aktaran bağımsız bir sinema örneği The Good Heart. Little Miss Sunshine\'ın suskun ve asosyal ergeni Paul Dano ile Truva\'nın Agamemnon\'u Brian Cox\'ın canlandırdığı Lucas ve Jacques karakterlerinin birbirlerine muhtaç oldukları ve birbirlerini değiştirmeye çalıştıkları filmde, Jacques izbe bir bara sahip ölmek üzere olan bir ihtiyar, Lucas ise en yakın arkadaşı bir sokak kedisi olan iyi niyetli, saf ve toplumdan uzak duran evsiz bir genç olarak karşımıza çıkıyor. Bu ikiliyi ise biraraya getiren şey bir hastane odası. Jacques\'ın barını bırakacak kimsesinin olmaması ve Lucas\'ın da hiçbir şeye ve kimseye sahip olmaması ikilinin birbirinden faydalanması için bulunmaz bir fırsatı ortaya çıkartıyor. Ancak bir yerden sonra sorunlar ortaya çıkıyor ve ikili sürekli birbirlerini değiştirmeye çalışıyorlar. Peki iyiler her zaman kazanabilir mi? İstenilen yönde değil belki ancak iyilik her zaman kazanır.

 

Film aslında ilk 10 dakikasında nasıl biteceğini belli ediyor. Ancak nasıl gelişeceği konusunda ise sürekli süprizler yaratıyor. Dahiyane replikleri ile mizaha çalan film, Dagur Kari\'nin bu replikleri ustaca işlemesi sayesinde hiçbir şekilde sıkmadan izletebiliyor kendisini. Öyle ki oyunculukların başarılı olmasının tek başına yeterli olmayacağı durumlarda gerçekleştirilen konuşmalar ve bol argo söz kullanımı filmi sıkıcı bir dram olmaktan kurtararak bir kara mizaha dönüştürüyor. Ciddi hayatlarını ufak şeylerle güzel hale getirmeyi seven karakterler yaratan Dagur Kari önceki filmlerinde de yine aynı önemi vurgulayan sahnelere yer veriyordu. Gerçek hayatta farkına varılamayan komik ve saçma olayları yüzümüze bu sahnelerle vuran Dagur Kari, şu ana kadar çevirdiği üç filmiyle de bu sebepten sağlam bir izleyici kitlesine ulaşmış durumda.

 

Çekimleri İzlanda ve New York\'ta gerçekleştirilen filmin çekim teknikleri biraz farklı. Eskitilmiş bir görüntüye sahip olan filmi bu sebeple \"görüntü kalitesi çok kötü\", şeklinde yargılamamak gerekiyor. Zira bu Dagur Kari\'nin kendisinin istediği bir durum. Ayrıca 2008\'de bu film için adı geçen ilk isimler Tom Waits ve Ryan Gosling imiş. Bu ikili filmde yer alsaydı film şu ankinden daha iyi bir yerde olur muydu bilinmez ancak Tom Waits etkisiyle daha fazla tanınır hale gelirdi orası da kesin.

 

1 Ekim\'de gösterime girecek The Good Heart, başından sonunu belli eden ama o sonun nasıl geleceğini hiç belli etmeyen bir film. Paul Dano ve Brian Cox\'ın oyunculukları ile filmi daha güzel bir yere getirdiği film, başarılı bir drama olarak türün severlerini sinema salonlarına davet ediyor.