George Clooney Yepyeni Bir Filmle Geri Dönüyor

09.08.2010 09:48
George Clooney Yepyeni Bir Filmle Geri Dönüyor

Martin Booth imzalı “A Very Private Gentleman” adlı romanından sinemaya uyarlanan ve yönetmen koltuğunda Control filmiyle ünlenen Anton Corbijn yer aldığı Centilmen, 10 Eylül’de Türkiye’de vizyona giriyor.

 

Anton Corbijn’in yönettiği ve George Clooney, Violante Placido, Thekla Reuten ile Paolo Bonacelli gibi isimlerin yer aldığı filmde bir kiralık katilinin hayatı konu alınıyor. Filminin konusu; Kiralık katiller arasında Jack (G. Clooney) yıllar içinde usta mertebesine yükselmiş, acımasızlığıyla tanınan biridir. İsveç’deki işi beklediğinden farklı bir şekilde sonuçlanır. Sıradaki işi onun son işi olacaktır. Her görevden sonra yaptığı gibi küçük bir İtalyan kasabasında kendine yarattığı “vaha”da inzivaya çekilir. Bu kasabada “ölüm”den bir süreliğine de olsa uzaklaşmaktadır. Kasabanın rahibi Peder Benedetto’yla (İtalyan sinema ve tiyatrosunun usta aktörü Paolo Bonacelli) bir dostluk kurar. Aynı sırada, kasabada tanıştığı Clara (Violante Placido) isimli genç kadınla da yakınlaşır. Yeni görevini ona Belçikalı bir kadın (Thekla Reuten) bildirecektir. Jack, Clara’yla başlayan ilişkisi yüzünden konsantrasyonunu kaybetmektedir ve bir tetikçi için en tehlikeli şey açık vermektir.

 

YAPIM NOTLARI

 

THE AMERICAN-CENTİLMEN Martin Booth imzalı “A Very Private Gentleman” adlı romandan sinemaya uyarlandı. Kitap Amerika’da Picador Yayınları tarafından, “The American” ismiyle tekrar basıldı.

 

Film, George Clooney’nin geçen yıl rol aldığı “Up in the Air” ve “The Man Who Stare at Goats”un ardından 2010 tarihli tek filmi. Clooney, filmin başrol oyunculuğunun yanında yapımcılığını da üstlenmiş.

 

Film, 1 Eylül tarihinde Focus Features dağıtımıyla ABD’de vizona giriyor.

 

Anton Corbijn filmine başlarken müzik olarak aklında Ennio Morricone tarzı temalar varmış. Corbijn bu iş için de eski bir çalışma arkadaşıyla, Herbert Grönenmeyer ile anlaşmış. Filmin müzikleri piyano ağırlıklı ve filmin tarzını çok güzel yansıtıyor.

 

Filmin uyanlandığı kitaptaki karakter İngiliz ve olaylar kelebekleriyle ünlü Abruzzo’da geçiyor. İngiliz kiralık katil asıl mesleğini ele vermemek için kendini ressam olarak tanıtıyor ve sürekli kelebek resimleri yapıyor. Filmdeyse, öncelikle İngiliz karakter Amerikalı’ya dönüşüyor. Kelebek resimleriyse Jack’in (Clooney) vücudundaki dövmeye dönüşüyor.

 

The American, İsveç ve İtalya’da çekildi. İtalya’nın Abruzzo bölgesinde Sulmona ve Castel del Monte kasabaları filmin ana mekanları. Roma filmin bir diğer mekanı. Filmin ayrıca bazı sahneleri İsveç’in başkenti Stockholm’de geçiyor. Filmin bir başka lokasyonu da yine İsveç’de bulunan Östersund.

 

Castel del Monte kasabasının 129 kişilik nüfusunun büyük çoğunluğu filmin kalabalık sahnelerinde rol almış. Dikkatli izleyiciler filmin bazı karelerinde görüntüye giren siyah bir köpek fark edecektir. Bu köpek, Castel del Monte’nin meydanında yaşayan bir sokak köpeği olup film ekibini aile gibi benimsemiş ve yönetmenin her “Oyun” deyişinde koşarak görüntüye giriyormuş.

 

Sulmona ise Castel del Monte’den büyük olsa bile ekibin varlığından bir hayli etkilenmiş. Öyle ki kasaba her sene düzenlediği film festivalinde Clooney’e filmdeki başarılarından ötürü Gümüş Ovidius ödülünü layık görmüş. Ama bu size Castel del Monte’nin onlardan aşağı kaldığını düşündürmesin: Kasabanın peynircisi ekibin ziyareti anısına özel bir “Capra di Clooney” keçi peyniri üzerinde çalışmalara başladı bile!

 

Roma’daki çekimler, Clooney’nin ünü dolayısıyla çok daha zor olmuş. Şehrin kalabalık sokaklarındaki çekimler, kameralar dükkan vitrinlerine ve cafelerin içine saklanarak yapılmış. Yani sabah işe giden Romalılar bir çok kez bir çekimin ortasında olduklarını fark bile etmeden Clooney’nin yanından geçip gitmiş…

 

Filmde Peder Benedetto rolünde karşımıza çıkan İtalyan sinema ve tiyatrosunun usta aktörü Paolo Bonacelli bir başka Amerikan filminde, Mission: Impossible III’de de din adamı rolünde yer almıştı.

 

Filmde Belçikalı bir kadın tetikçi olarak karşımıza çıkan Thekla Reuten, Hollanda Sineması’nın genç yeteneklerinden. 1975 doğumlu Thekla, Oscar adayı olan “Two Sisters”’daki rolüyle dikkat çekti. 5 Avrupa dilini (Flemenkçe, İngilizce, İtalyanca, Almanca ve Fransızca) ana dili gibi konuşan Thekla, George Clooney’yle birlikte iyi bir ikili oluşturuyor. Genç yıldız, İngilizce’yi “Shark Tale: Gettin’ Fishy with it” adlı çizgi filmde seslendirme yapacak kalitede aksansız konuşuyor.

 

Filmin bir diğer önemli kadın rolü ise Jack’e başka bir tür hayat yaşamanın mümkün olduğunu gösteren fahişe Clara. Bu rol için İtalyan sinemasının yetenekli kadın oyuncularından Violante Placido seçilmiş. Placido, İtalya’nın Oscarları sayılan David di Donatello ödüllerinde En İyi Kadın Oyuncu dalında aday olarak adından söz ettirdi. Placido da Reuten gibi İngilizceyi hemen hemen aksansız konuşuyormuş, ancak ekip Clara’nın İngilizce’sinin çok daha kötü olması gerektiğini düşünmüş. Placido bu yüzden uzun süre bir eğitmenle çalışmış – ve bu filme hazırlanırken en çok zorlandığı alan olmuş.