Titanların Savaşı: Ekmek Medusa'nın Ağzında!

05.04.2010 11:42

Gladyatör ile yeniden şahlanan epik filmler, sinemada 300 Spartalı gibi sert bir selamlama ile mitoloji tarafına da eğilmiş oldu. Zira genç jenerasyonun mitoloji bilgisini tazeleyen God Of War\'ın da başlı başına bu furyaya yön veren oluşumlardan biri olduğunu da inkar etmemek gerekiyor. Proje aşamasında son derece riskli bir proje gibi görünen God Of War, akıllıca hamleler ve bitmek tükenmek bilmeyen referansları sayesinde gelmiş geçmiş en iyi video oyunları arasında ön sıralarda yerini aldı. Hayranları video oyununun beyazperde ayağını dört gözle beklerken, 1981 yapımı Titanların Savaşı\'nın sıfır kilometre versiyonu -hesapta- 3D teknolojisi desteğini de ardına alarak- salonlarımıza teşrif buyurdu.

 

Ben öncelikle bir değişiklik yapmak ve filmin teknik alt yapısını bir kaç sıra öne alarak başlamak istiyorum yazıma. Malumunuz Avatar\'ın görsel devrimi tartışılmaz fakat Tim Burton\'un Alice Harikalar Diyarında deneyimindeki gibi hazır görüntüyü 3D formatına aktarması da son derece başarılı görsel sonuçlar doğurabiliyor. Tamam belki bir Avatar olamıyor ama 3D teknolojisini sonuna kadar hissettirebiliyor. Burton\'un hem zamandan hem de bütçeden tasarruf yapmasına rağmen bu derece başarılı bir görsellik sunması, maharetinin bir başka tescili. Fakat anlaşılan o ki önümüzdeki yıllarda mevcut teknoloji de suyu çıkartılacak ve ekşiyecek bir acılı ezemeye dönüştürülecek bazı filmler için. En yakın örnek olarak da yazıma konu olan Titanların Savaşı\'nı referans olarak gösterebilirim. Titanların Savaşı, 3D formatında salonları ziyaret etmesine rağmen pek az sahnede size bu deneyimi hissettirebiliyor. Bu da demek oluyor ki, önümüzdeki sezon, bu teknol oji ile akrabalığı olsun ya da olmasın hemen hemen bütün gişe filmlerinde 3D etiketini göreceğiz.

 

Gelelim içeriğe. Titanların Savaşı 1981 yapımı olan orjinali ile pek fazla ortak noktası bulunmayan bir yapım. Sadece görsellik açısından değil; içerik söz konusu olduğunda da aralarından radikal farklılıklar bulunuyor. İki yapımın arasındaki zaman diliminin otuz yıl olduğunu düşündüğümüzde, hikayeye hareket kabiliyeti kazandırabilmek ve günümüz seyircisini salona çekebilecek taze nefesi kazandırabilmek adına bu hamlelerin yapılması doğal fakat en ufak bir riske girmek yerine, ticari sinemanın bütün klişelerini gözü kapalı uygulaması seyir zevkimize gölge düşürüyor.

 

Neredeyse bütün karakterlerin akibetini bildiğimiz ve en ufak bir sahnesinde bile izleyicisini heyecanlandırmayan bir film Titanların Savaşı. Hele ki sırtını mitolojiye dayaması ve zaten evrilip çevrilmiş olan Perseus\'un hikayesini bu kadar hoyratça katletmesi beklenilen bir şey. Nitekim Hollywood pazarının tezgahında dokunan mitolojik bir öykünün, seyircinin beğenisi doğrultusunda başı sonu karışmış bir paspasa dönüşmesi alışıldık bir durum. Maliyetini en hızlı nasıl toparlayacağını düşünen yapımcılar, yönlendirmelerini \"aile filmi\" levhasının nizamına teşvik etmişler. Öyle ki Calibos, Medusa ve Kraken gibi hilkat garibelerinin (titanların affına sığınarak) bulunduğu bir hikayede bu kadar az vahşet görmek, seyircinin yaş aralığının geniş tutulmak istenmesinin bir göstergesi gibi duruyor.

 

Yukarıda sayıp döktüklerime ek olarak, Titanların Savaşı, ince göndermelerde bulunmayı da ihmal etmiyor. 1981 versiyonundaki mekanik baykuş gibi modernizasyon arasında eriyip gitmiş unsurlara selam çakmayı unutmamışlar. Bununla birlikte, cilalı versiyonu, eski filmin anlatısına neredeyse hiç sadık kalmamayı seçmiş. İktidar Mücadelesini Zeus ve Hades arasında tutarken son derece trajik bir karakter olan Calibos\'un öyküsü hakkında neredeyse hiçbir şey fısıldamaması bir tarafa finalde araları ilahi bir şekilde bağlanan Perseus ve Io hikayesi hakkında da dişe dokunur bir hikaye de yok. Zaten Titanların Savaşı, hikaye anlatmak yerine ard arda sıralanan görsel ilizyonları, takip edilmesi zor karamboller halinde izleterek hesapta izleyicisine görsel deneyim sunmaya çalışıyor.

 

Epik sinema adına ortalıkta ne kadar klişe varsa hepsini listesine sokup, bulamaca çevirip, sıcak servis etmeye kalkıyor Titanların Savaşı...Kararında esprilerinin üzerine biraz daha fazla giderek katletmesinin yanı sıra, karikatürleşen karakterleri ve çocuk oyunu kıvamındaki dramatizasyonları çok daha emin adımlar atabilecek bir film olasılığını ortadan kaldırıyor. Bahar sezonunun, Pers Prensi ile bilikte en fazla beklenen gişe canlandırıcılarından biri olarak görülen Titanların Savaşı, klişeleri uygulama konusunda başarılı...Aynı oranda gözümüzün önünden milyon defe geçmiş-geçecek olan basmakalıp hikayeleri ustaca kıvırmak konusunda ise hantallığa kaçarak sınıfta kalıyor!