Sundance Film Festivali\'nde ciddi bir ilgiyle karşılanıp ödül ve övgülere boğulduğunda kimse daha ileriye gideceğine ihtimal vermemişti Precious\'un. İnanılmaz kasvetli ve boğucu karakterler, obez, AIDS hastası, zenci bir kahraman, dayak, psikolojik şiddet, sefalet ne ararsanız filmde fazlasıyla mevcuttu. Lakin Precious tüm söylenenleri ve ihtimalleri yerle bir etti. Ve sahne ışıkları altında hiç te şık durmayacak senaryosuna mukabil birçok ana-akım filmleri sahne dışına itip ben burdayım demeyi de başardı.
Bu seneki Oscar Töreninde ve Altın Küre Ödülünde de yardımcı kadın ödüllerini hanesine yazdıran Precious uyarlama senaryo ve en iyi kadın oyuncu dalında da en güçlü adaylardan biriydi. Pekala başka bir jüriyle bu ödülleri alması da mümkündü ama netice itibariyle bu küçük ama etkili filme daha fazlasını çok gördü Amerikalı sinema kodamanları. Yine de Oscar\'larda District 9 ve Precious gibi küçük filmlerin büyük bütçeli filmlerle beraber yarışa alınması Amerikada\'ki ödül törenlerinde ciddi bir yapı değişikliğine gidildiğinin ufak bir yansımasıydı. Eski usül seçim sistemini bir kenara bırakılarak daha demokratik bir oylamaya giden akademi üyeleri, aralarına daha fazla genç üye alarakta ilerleyen yıllarda bizi şaşırtacağa benziyor. Darısı Precious gibi filmlerin daha büyük ödülller almasına diyor ve filmimize geçiyoruz.
Tam adı \'\'Precious, Based on the Novel Push by Sapphire\" olan bir kitap uyarlaması olan Precious 16 yaşında siyahi bir genç kızın acı, taciz ve sefalet dolu hikayesini bizlere anlatıyor. Babası tarafından hamile bırakılmıs, AIDS hastası ve annesi tarafından sürekli hakarete ve fiziksel şiddete maruz kalan, ergen bir kızın sarsıcı hikayesi Precious. Bu filmde stil oyunları, görsel efektler ve muhteşem müzikal anlar yok. katıksız oyunculuklar ve saf sinema var. Öyleki filmde hepsi ayrı ayrı döktüren kadın oyuncular olmasa film belkemiğini kaybeder ve hiçbirşeye benzemezdi belki de. İşin ilginç tarafı Glitter gibi rezelat filmlerde boy göstermiş ve müzikal anlamdaki kariyeri zikzaklar çizen Mariah Carey bile sıfır makyajla rolünün hakkını vererek seyirciyi şaşırtıyor. Hayatında ilk kez bir filmde boy gösteren Senegal asıllı Gabourney Sidibe\'de yaşadığı sarsıntıları seyirciye geçirmekte hayli başarılı. Ve gelelim filmin kalbine. Evet Mo\'nique filmde öyle bir anne portresi çiziyorki insanın feleği şaşıyor. İzlerken kızıyor, sıkışıyor, onu anlıyor ama onu asla affedemiyorsunuz. Aldığı ödülleri sonuna kadar hakeden bu kadın ayakta değil amuda kalkılıp alkışlansa yeri olur. Türk Sineması\'nın içine düştüğü büyük bir tuzak olan duygu sömürüsü tuzağına düşmeyen tonuyla da Precious alkşları hakediyor. Saatli bomba kıvamındaki konusuyla, seyircinin kalbini buran ama onu zorla ağlatmayan bir film Precious.
Filmin dağıtım işleriyle bizzat ilgilenen ve ona arka çıkan ünlü Amerikalı talk show yıldızı Oprah Winfrey\'in gazıyla da sezonun sürpriz gişe canavarı olan film Amerika\'da şaşırtıcı da bir gişe yaptı. Tıpkı selefi Distrcit 9 gibi Precious\'ta ABD\'de iyi film yapmanın yıldız oyuncular ve büyük bütçeyle olmadığını bir kez daha kanıtladı. Sinema esasen senaryo, yönetmen ve oyuncu karışımdan oluşan bir kokteyl aslında. Darısı Türk sinemasının başına diyor ve iyi seyirler diliyoruz.