Netflix’in mini dizisi "Adolescence", dört bölümle anlatıyor ama etkisi çok daha uzun süren bir hikâyeye sahip.
Hikâye, sakin bir İngiliz kasabasında bir sabah 13 yaşındaki Jamie Miller’ın sınıf arkadaşını öldürme şüphesiyle tutuklanmasıyla başlıyor. Ama dizi burada durmuyor. Bu olayın sadece Jamie değil, onun ailesi, çevresi ve hatta ülke genelindeki gençler üzerindeki etkilerini de gözler önüne seriyor. Kurgusal olsa da hikâye, günümüz dünyasındaki gençlik şiddeti, radikalleşme ve toplumsal dışlanma gibi konularda yapılmış gerçek araştırmalara dayandırılmış.
Yaratıcı ekip, hikâyeyi oluştururken psikologlar ve sosyologlarla çalışmış. Bu da karakterlerin ve olayların son derece gerçekçi hissettirmesini sağlıyor. "Adolescence", sadece bir suçun öyküsü değil; aynı zamanda çocuklar ve ebeveynlerin içinden geçtiği güncel ve karmaşık sorunlara ayna tutan bir yapım.
Diziyi farklı kılan şeylerden biri de her bölümün tek plan (oner) çekilmiş olması. Yani sahnelerde kamera hiç kesilmiyor, izleyici o anların içindeymiş gibi hissediyor. Bu teknik öyle bir gerçeklik katıyor ki, sahneler neredeyse belgesel gibi izleniyor. Hatalara yer olmayan bu yapıda oyuncular ve kamera ekibi inanılmaz bir koordinasyonla çalışmış. Zaman atlaması da yapılmıyor; hikâye birkaç gün içinde, gerçek zaman hissiyle anlatılıyor.
İlk bölümde, polis baskınıyla başlıyoruz. Kamera bizi Miller ailesinin evinden karakola kadar götürüyor. İkinci bölümde okuldayız ve polis delil ararken yaşananlar bizi oradaki öğrencilerin dünyasına çekiyor. Üçüncü bölüm, Jamie ile psikolog Briony’nin tek bir odadaki yüzleşmesine odaklanıyor. Dördüncü bölümdeyse Jamie’nin annesi, babası ve kız kardeşi Lisa, yaşadıkları ihmalin ve suçluluk hissinin altında eziliyor.
Dizi sadece bu olayları anlatmıyor, aynı zamanda erkek öfkesi, siber zorbalık, başarısız eğitim sistemi ve internetin gençler üzerindeki etkisi gibi kritik konulara da giriyor. Jamie’nin odası, en tehlikeli yer hâline geliyor çünkü onun maruz kaldığı içerikler, Andrew Tate gibi figürlerin etkisiyle şekillenmiş. Dizi, çevrim içi erkek egemen dünyaların genç erkekleri nasıl etkilediğini, onları nasıl radikalleştirdiğini ve bu ideolojilere neden kapıldıklarını tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Karakteri şeytanlaştırmak yerine, bu çocukların bu yollara neden saptığını ve toplumun neleri gözden kaçırdığını sorguluyor.
Ebeveynler çocuklarının çevrim içi hayatlarına ne kadar hâkim? Okullar bu gençleri fark edip destekleyebiliyor mu? Dizi bu soruları açıkça masaya koyuyor. Aynı zamanda sosyal medya algoritmalarının gençleri nasıl yankı odalarına hapsettiğini ve bu içeriklerin nasıl bir öfke döngüsü yarattığını da gösteriyor.
"Boiling Point" ile tanınan yönetmen Philip Barantini, bu dizide de kendine özgü gerilimli ve gerçekçi tarzını sürdürüyor. Sessizlikle gerilim yaratıyor. Dizide neredeyse hiç müzik yok, sadece bazı anlarda stratejik olarak kullanılıyor. Bu da duyguları çok daha çarpıcı hissettiriyor.
Oyunculuklar da bu yapının temel direklerinden biri. Stephen Graham, hem Jamie’nin babası Eddie’yi oynuyor hem de dizinin yaratıcıları arasında yer alıyor. Eddie’nin karmaşık duygularını, öfkesini, çaresizliğini öyle etkileyici oynuyor ki gözünü alamıyorsun. Jamie’yi canlandıran Owen Cooper ise sadece 15 yaşında ama performansı gerçekten şok edici. Aylarca psikologlarla çalışmış, gerçek olayları araştırmış, karakterini derinlemesine anlamış. Onun bu kadar güçlü bir performans sergilemesi tesadüf değil.
Erin Doherty’nin Briony’si, Ashley Walters’ın dedektifi ve Christine Tremarco’nun Jamie’nin annesi Manda karakteri de hem oyunculuk hem duygu derinliği açısından çok güçlü. Bu oyuncuların her biri, karakterlerinin yaşadığı karmaşayı izleyiciye doğrudan aktarıyor.
"Adolescence", suçun ardındaki nedenleri keşfetmeye çalışan, suçlu görünen bir gencin hikâyesi üzerinden toplumun aynasını tutan bir yapım. Gençlerin yalnızlığı, sistemin yetersizliği, ailelerin çocuklarıyla kopan iletişimi, internetin karanlık köşeleri… Tüm bunlar bu dört bölümde çarpıcı bir dille işleniyor.
Dizi yayınlandığından beri çok konuşuluyor. Bazıları "fazla rahatsız edici" buluyor ama yapımcılar tam da bunu amaçlamış. Çünkü bu sorunlar göz ardı edilerek çözülemiyor. Dizi genç izleyicilerde de karşılık bulmuş. Özellikle TikTok’ta birçok genç, Jamie’nin yaşadığı duygularla kendi deneyimlerini bağdaştırarak içerikler üretti.
Plan B Entertainment (Brad Pitt’in yapım şirketi) bu projeye başından beri destek vermiş. Pitt bizzat yaratıcı sürece katkıda bulunmuş. Diziye olan bu inanç, hem yapım kalitesine hem de konunun işlenişine yansıyor.
Eğer kolay izlenir bir dizi arıyorsanız, bu yapım size göre değil. Ama düşündüren, gerçeklere bakan, rahatsız eden ve ardından uzun süre kafanızda kalan bir yapım arıyorsanız, "Adolescence" kesinlikle kaçırılmaması gereken bir dizi. Suçun ötesine geçen, toplumsal yapıların içine bakan, hem hikayesiyle hem oyunculuklarıyla seni çarpacak bir iş.
Ezgi Eyici