Sevgililer günü kavramının kollektif hafızalarımızda tam anlamıyla ne zamandan beri yer edindiğini kestirebilmek güç fakat Google\'a \"ilk sevgililer günü kutlaması\" yazarak arayacak olursanız karşınıza kuvvetle muhtemel, Esther Howland\'ın yollamış olduğu sevgililer günü kartı mevzusundan çıkışını yakaladığını okuyacaksınız. Elbette tarihi yüz yıldan daha uzun süre öncesine dayanan her bilgi gibi bunun da yanlışlarla dolu olması muhtemel...Neticede katolik inancına dayanan bu gün, dünyayı kasıp kavuracak bir pazara dönüşmüş vaziyette. Sadece dünyayı kasıp kavurmasından bağımsız olarak, bu günde sevgilisine hediye almayanların \"duyarsızlık\" ile etiketleneceği ve mahçup olacağı gerçeği de \"sevgi\" kelimesini gayri ihtiyari bir sebeple \"istem dışı gereklilik\" konusu ile akraba ediyor.
Sevgililer Günü, yukarıda bahsetmiş olduğum iddiaya sonuna kadar sahip çıkan bir film. Çok karakterliliği ve birbirine geçmiş olan hikayeleri ile aklınıza ilk etapta Aşk Heryerde\'yi getirecek olsa da bunun bir noel filmi olmadığını hatırlatmakta fayda var. Nitekim Sevgililer Günü\'nün de artık noel ile akrabalaştığı ve kimilerine göre hazırlıklarının aylar öncesinden yapıldığı göz önünde bulundurulacak olursa aynı yolda ilerlediğini belirtebiliriz.
Film, ekonomik krizin, toplumsal ayrımların ve nispeten sınıf çatışmalarının olmadığı ütopik bir gelecekte, bambaşka bir galakside geçiyor! Yani bu bakımdan kendisini \"büyüklere masallar\" kıvamında ele alabiliriz. Öyle ki karakterlerin neredeyse hepsinin tek bir derdi var : Sevgililer Günü\'nü tek başına geçirmemek! Diğer kayda değer davranış biçimi ise, sevgi ve aşk kelimelerini kalabalık bir şekilde kullanması.... Zira laf kalabalığı konusunda bu kadar aşka sarmış bir filmin, tonlarca yan hikayesinin yanında ufacık bir aşk hikayesi dahi yok! Peki ne var? Örneğin sevdiği kıza evlenme teklif edip, önce \"kabul\" sonrasında \"red\" cevabı alan bir adamın; erkek arkadaşını ziyaret etmek üzere yola çıkan bir önceki sevdiceğinin peşinden hava alanında çıplak ayakla koşturması var! Üstelik bu korkunç duygu değişiminin sadece bir kaç saat içinde yaşandığı düşünülecek olursa, sevgiden, ya da aşktan ziyade \"ne kurtarsam kardır.\" anlayışı hakim.
Sevgililer Günü\'nün en önemli iddialarından biri, bu günü gereksiz görüp reddedeni de; aylar öncesinden hazırlık yapanı da dize getirme arzusu diyebiliriz. Yani, ustrubunla bir an önce kendine bir sevgili bul, onu bol ışıklı ve tıklım tıkış mekanlardan birine götürerek bir ton bayat muhabbet et, cümlelerin arasına olabildiğince fazla aşk meşk kat ve günün sonunda bu malzemelerle pişirdiğin kakaolu kekini partnerin ile paylaş! Elbette günümüz toplum modelinin harika pazarlama stratejileri ile orta sınıfın cebindeki bir kaç kuruşa daha göz dikmesinin böyle bir filmde kendine yer bulmasını bekleyemezsiniz. Zira Anna Hathaway\'in suretinde hayat bulan Liz karakteri dışında kalan hemen herkesin en yerinde tabir ile \"tuzu kuru\".
Gözden kaçmayacak kadar kalabalık bir kadrosu var filmin. Büyük ihtimalle bu kadar ismi başka bir proje altında izlemek oldukça zor olurdu fakat o kadar fazla karakter ve tıkışık hikayeler ile sarılıp sarmalanmış ki gaz yapmamasına neredeyse olanak yok. Bu kalabalık içerisinde en ustasından en amatörüne kadar herhangi bir oyuncunun kalibresine yaraşır bir performans izlemek bir yana dursun eli yüzü düzgün bir hikaye yakalayabilmeniz bile oldukça zor. Neticede 14 Şubat günü, koluna sevdiceğini alıp bu filme teşrif edecek olanların, filmin cıvıltısına ve gevezeliğine kapılıp noksanlarını görmezden geleceğini düşünen yapımcıların başlarına buyruk hareket ettikleri bir proje Sevgililer Günü.
Sonuç olarak kadrosu ve bağıra bağıra mutluluk ilanları asan bir film Sevgililer Günü...Sözüm ona içinde saf iyilik taşıyanların sonunda mutlu olduğu, cinlik düşünen üç kağıtçıların sap gibi ortada kaldığı bir film aynı zamanda...Yine de içeriğindeki yapay şiirselliğe kulak vermek isteyenler için bir tercih sebebi olabilir...Ha bu arada unutmadan Herkesin Sevgililer Günü Kutlu Olsun...14 Şubat\'tan bahsetmiyorum...Sevdiğiniz insan ile geçirdiğiniz her gün, her dakika ve her saniyeden bahsediyorum...Bol Seyirli Günler...