ABD\'de şasırtıcı bir şekilde büyük bir gişe başarısına imza atan Paranormal Activity, bir miktar gecikmeli de olsa Türk halkını korkutmak üzere pusuda bekliyor. 15 Bin dolarlık minik bir bütçeyle çekilen film, büyük görsel efektlerden ve ses gümbürtülerine yaslanan tuzak görüntülerden uzak durarak birçok izleyiciyi ürkütmeyi başardı. Gösterildiği ülkelerde fenomene dönüşen, gençlerin evlerinde korku partileri vererek tekrar tekrar izlediği film Türkiye macerasına bu ay başlayacak. Çok küçük bir parayla çekildiği için yapımcı ve yönetmenine büyük paralar kazandıran yapım, bir korku filminin başarısının illa ki görsel efektlerle sağlanamayacağını kanıtlar nitelikte küçük ve karanlık bir yapım.
Tüm tek tanrılı dinlerde bahsi geçen ve insanların çekinerek bahsettiği cinleri merkezine alan film, hareketli kamera görüntüleri nedeniyle hayli gerçekçi görünüyor. Beraber yaşayan genç bir çiftin başına musallat olan cinin giderek artan şiddetine, çiftin evlerine yerleştirdikleri kamera vasıtasıyla canlı canlı tanık oluyoruz. Önceleri bir oyun gibi başlayan ve ikilinin gülüp eğlendigi bu olay bir süre sonra çiftin fiziksel saldırılara maruz kalmasıyla bir kabusa dönüşüyor. Asıl ilginç olansa ABD gibi bağnazlığın tavan yaptığı bir ülkede çiftin böyle bir yaratığın saldırısına maruz kalmasına rağmen ısrarla dinsel yardım almamakta direnmesi. Hatta öyleki çift bir rahip ya da klise yardımı almaktansa, paranormal vakalarda uzman bir doktora görünüyor ve bu işten sıyrılmaya çalışıyor. Filmde yer yer mantık hataları olmakla beraber özellikle çiftin odalarına yerleştirdikleri kamera görüntüleriyle tırmanan görsellik bütün boşlukları örterek bizi korkutmayı başarıyor. Filmdeki sürprizleri ele vermemek adına bunlardan bahsetmemek yerinde olur ama filmin son 15-20 dakikası gerçekten ürkültücü. Tabi birde şöyle bir sorunumuz var;filmin dünya genelindeki ülkeler için yaptığı tuhaf bir kurgulama mantığı var. ABD\'deki kopyalarında farkli bir son, Avrupa kopyalarında eklenmiş kısımlar derken, Türkiye sinemalarındaki versiyonunda yine farklı bir sonla gösterime girecek. Kulağımıza gelenlere göre korsan olarak sağda solda satılan baskılarında filmin bazı ham hallerinin gösterildiği ve sonunun sinemadakinden daha uzun olduğu söyleniyor. Lakin şunu söylemekte fayda var; uzun görüntülere ulaşılan korsan baskısına rağmen bu deneyimi yönetmen kurgusuyla sinemada daha kısa ama daha etkili şekilde izleyin. Bir filmin yapım aşamasında atılan, beğenilmeyen kısımlarının filme haksızlık yapılarak yapıştırılıp pisayaya sunulması ona yapılan büyük saygısızlık aslında. Ama insan şunu sormadan edemiyor; peki ama neden bazı ülkelerde filmin sonu değişiklik gösteriyor? Belki ilerde tüm sorulara yetkili ağızlardan bir cevap alırız.
Son derece küçük bir bütçeyle, tamamı bir evin içinde, iki üç oyuncuyla çekilen bu yarı bağımsız film belki Türkiye\'de korku filmi çektiğini iddia eden yerli yönetmenlerimize de bir ders olur. Berbat animasyon hileleri, kötü efektler ve yetersiz oyunculuklarla dolu bir dolu Türk geriliminin, böyle filmlere bakarak ders çıkarması hayli yerinde olur. Paranormal olaylara ilgi duyan, gideyim de şöyle güzel güzel gerileyim diyenler, mikro bir bütçeyle nasıl film çekilir diyenler haydi hepiniz sinemalara. İyi seyirler.