Yahşi Batı: Biz Batı'nın Nesini Örnek Alıyoruz?

04.01.2010 11:44

Artık öyle bir dönemdeyiz ki, sinemaya teşrif buyurup filmi izleyen her birey, filmi izlemeye aday olan bir başka bireyi etkileme girişiminde bulunuyor." Ne kadar izleyici var o kadar film var" doğru bir tabir belki ama Cem Yılmaz\'ın her projesinde o izleyici -anlayamadığımız bir nedenle- ayrılmaya başlıyor...Mesela az önce gözüme çarpan bir yorum şu şekildeydi "Artık Cem Yılmaz komediyi bırakmış ciddi, oturaklı bir film yapmış..." hemen ardından da bambaşka bir yorum? "Bu filmi çeken kitle filmi hiç izlememiş sanırım yoksa böyle kötü bir film çıkmazdı..." Anlaşılan o ki birilerinin yaptığı üzerinden ağız ayarı bilmeden yorum yazmak da yeni nesil izleyici için bir çeşit ihtiyaç haline gelmiş vaziyette!


Cem Yılmaz bu ülkenin altın yumurtlayan tavuğu buna itiraz edilebileceğini de sanmıyorum. O sebeple ki yaptığı her iş bazı bünyelerde garip beklentiler doğuruyor. Bazı izleyici üç verip beş almanın hayal ine kapılıyor hatta bir kısmı izleyici olduğunu bile unutarak girişiyor saldırıya! Neticede bu filmin eli yüzü düzgün bir parodi filmi (teşbihte hata varsa affola) olduğu sık sık unutuluyor. Scary Movie, Disaster Movie, Epic Movie gibi abzürd mizah sınırlarını aşan hatta tuvalet mizahını bile aşarak sifonu çekmeye bile yeltenmeyen onlarca filme tükürükler saçarak gülenler nedense Yahşi Batı\'yı "fazla estetik bulmadım" diye eleştirmekle kalmıyor utanmadan bir de kafayı küfür unsuruna takıyor. Amma velakin Pulp Fiction gibi küfür ve abzürdlük panayırı olan Tarantino klasiği neredeyse istisnasız bir biçimde her daim gelmiş geçmiş en iyi 100 film listesinde ilk 3\'te yer almayı başarıyor! Peki şimdi soruyorum o halde? Bunlardan hangisi gerçek?!


Herşeyi tek tipleştirmeye ve basite indirgemeye o kadar alıştık ki bir filmi basit bulduğumuzu da basit bir şekilde dile getiriyoruz. Kesinlikle sebep sonuç ilişkisi değil bu! Şimdi Yahşi Batı küfürlü mü? Evet! Peki bazı izleyiciler neden bu küfürler kendilerine edilmiş gibi davranıyorlar onu anlamak pek mümkün değil! Yalnız ayıp olmuyor mu sayın izleyici? Bütün bir ay boyunca  ne Vavien\'in, ne Başka Dilde Aşkın, ne de Bornova Bornova gibi yapımların suratına bile bakmadın ama Yahşi Batı gösterime girer girmez salonlara üşüştün! Şimdi senin nitelikten bahsetmen ne kadar doğru? Beklentinin pek çoğunu da kendin ürettin! Başka filmlere şans tanımayıp Yahşi Batı\'yı joker olartak gördün sonra da utanmadan "bu film tam bir fiyasko" dedin. O fiyasko sözcüğünü cümlenin sonuna o kadar umarsızca koydun ki seni alkışlamamakla ayıp etmiş oluruz. Tabi burada günah keçisi aramaya hacet yok! Nitekim hepimizin bildiği gibi bizim bütün izleyici kitlemi z hiç bir zaman hak yemez (!) -akabinde- her izleyici bir sinema erbabıdır(!) Kulak veriniz...Takip Buyurunuz...


Biz gelelim Yahşi Batı\'ya...Genel kanının aksine Cem Yılmaz\'ın bence en iyi işi diyebilirim. Sadece set işçiliği açısından değil, oyunculuk açısından da böyle...Senaryoya gelecek olursak, bize göre sarktığını düşündüğümüz yanları var gibi gibi ama yine de bazı ayrıntıların hikayenin gidişatına yediriliş biçimi oldukça başarılı olmuş. Yani önceki işlerindeki kopukluklar bu filmde oldukça aza indirgenmiş! Dekorlar harika. Hani derler ya dönemin kokusu burnunuza sızıyor, aynen öyle! Oyunculuklar ise beklendiği gibi. Her oyuncu karakterine cuk oturmuş! Özellikle Zafer Algöz\'ün performansı bir harika! Yine de filmin asıl süprizi Uğur Polat!


Yahşi Batı\'nın güldürü katsayısı da küfürden sonra kafaya takılan bir başka unsur! Cem Yılmaz\'ın adı altında vücuda geldiği için seyircide böyle bir beklentinin doğması elbette çok doğal fakat her esprinin göze sokula sokula yapılmasına alışmış bir kitle karşısında onun da çabaları hor görülebiliyor. Esprilerin geniş bir yelpazesi var! Bu filmin ticari bir film olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Hedef kitlesi göz önünde bulundurulacak olursa oldukça geniş bir skalası var esprilerin. Bu bakımdan Cem Yılmaz gösterilerini takip edenlerden tutun da, Spagetti Western tutkunlarına kadar herkese hitap edebiliyor. Bu noktada Cem Yılmaz\'ın popüler kültüre hakimiyeti (her ne kadar gerekliliği sorgulanacak olsa da) şapka çıkarılacak türden.


Filmin beni en fazla rahatsız eden kısmı, Cola Turka reklamının, reklam kalıbını aşıp karakterlerden rol çalacak kadar büyümesi. Bu işin aslı hakkında malumatım olmadığı için detaylara giremiyorum fakat kola esprilerinin oldukça fazla olduğunu düşünmekteyim. Bunun maddi getirisinden elbette haberdarız ama diğer taraftan da filmin ruhunu satmış olduğu izlenimine kapılmadan da edemiyoruz.


Kısacası...Önümüze sunulanların biraz da tadına bakmasını bilmek gerekiyor! Böyle ince işlenmiş bir filmde, olur olmadık şeyleri şişirip şişirip gündeme getirmenin ne izleyici kitlesine gerçek bir katkısı var ne de üretenlere...Yahşi Batı gibi bir filmin derdimize dert katmayı amaçlamadığı, kitlesini deşarj etmeyi ve eğlendirmeyi hedef aldığı kesin! Peki öyleyse neden dertlenmeye bu kadar meraklıyız? Şimdiden İyi Seyirler...