Romans

Kocasını çok seven fakat istediği cinsel hayatı yaşayamayan bir kadının, histerik bir şekilde, ilişkisiz ilişkinin derinine inmesi mi diyelim? Cinsel hayat devamsızlığının, insan biyolojisine etkilerini ve buna bağlı olarak karakterin hissettiği karmaşık duygular falan!?!? Basmakalıp düşünceler yerine, kendince olan cinsel duygularını histerik bir biçimde dile getiren kadınımızın tavrına pek anlam veremedim ama sevdim de. Tam işe girişeceklerken acayip duygular peyda olur ve melankoli havasında atom parçalayıcı sözler edilir :) O yüzden filmin bütünü tatmin etmeyebilir. Daha çok ufak detaylar ilginizi çekecektir. Film, cinsel aktivitesiyle izleyenini ele geçirmeye çalışıyor diyelim. 10/7.1

"Eğer bir erkeği severseniz ve ona tamamen bağlanırsanız size karşı isteği azalır. Fakat tamamen onun olmazsanız her zaman onun için daha değerli olursunuz. Her an gitmenizden ve bir başkasının olmanızdan korkar. Her dakika sizin ilginizi çekmeye uğraşır, üzerinize düşer ve hep bir avcı gibi peşinizdedir.Onu aldatmıyorsanız bile bırakın öyle zannetsin.

Marie artık Paul ile olan ilişkisine bu gözle bakıyordu. Onu çok seviyor fakat kendisiyle beraber olmaya ikna edemiyordu, Paul ondan hep kaçıyordu. Oysa eskiden her şey çok farklıydı. Tamamen paule ait olmaktan ve onu sevmekten mutlu olan Marie bu gerçeği ancak dayanamayıp onu aldattığı zaman anladı.

Bir erkek için en değerli olan kadın henüz elde edemediği kadındı…

'Zaten kadınlar, erkeklerin günahlarının kurbanıdır.' "

Aşk ve cinsellik konusunda kafası karışmış, psikolojisi bozulmaya gitmiş, histerik çıldırışta olan bi kadının hikayesi kadınsı ezgiyle anlatılmış. Filmdeki iç ses yüzde doksan oranında filme hakim olup, filmi sağlam kılmış. Fat Girl/Kız Kardeşim filmindeki farklı atmosferi, farklı anlatı tekniğini Catherine Breillat burdada kullanmış.
Histerik bi erotik dram. Daha ziyade pornografik. En uç sahneler mevcut. Kadının ilk muayene sahneleri neydi öyle, deney faresi gibi. Kadın, kırgınlığının acısını illede çıkarıyor; bakınız sevdiği adamın sonuna. Birkaç sağlam repliği var.
İç sesli derin bi filmdi. İzlediğime pişman mıyım, hayır pişman değilim.

Filmi geçenlerde izledim. Sonra tekrar izledim. Çünkü Fassbinder'in Querelle filminde yaşadığım bocalamayı bu filmde de yaşadım. Filmi izlerken erotik ve pornografik sahneler o kadar dikkat çekiyor ki, alt metne odaklanma fırsatı bulamıyorsunuz. Ancak üzerinde düşünerek baktığınız zaman ne kadar derin bir film olduğunu anlıyorsunuz. Film ilk başladığında umarım içses filme sürekli hakim olmaz diye düşündüm. Zira içses'in tamamen yeteneksizlik sonucu yönetmen ya da senaristin anlatmak istedikleri şeyi oyuncunun kafasından verdiklerine inandığım bir rolü olmasından. Ancak film beni şaşırttı, sonuna kadar içses'i kullanmış olmasına rağmen bunu başardığını ve yerinde kullandığını düşünüyorum. Film bu özelliği ile Wenders'ın Wings of Desire'ı ile Atıf Yılmaz'ın Selvi Boylum Al Yazmalım'ın yanına yakıştığını düşünüyorum.
Oyunculuğa gelirsek Caroline Ducey çok cesur bir oyunculuk sergiliyor. Sagamore Stevenin filmi izleme sebebim iken çok iyi bir oyunculuk sergilediğini düşünmüyorum burda. İtalyan porno oyuncusu Racco Siffredi'nin ise şanına uygun oyunculuk sergilediğini düşünüyorum. Şaka bir yana normal bir oyuncu olarakta başarılı olduğunu ispat ediyor. Oyunculuklar kesinlikle yabana atılacak cinsten değil.
Filme gelirsek bence film bir kadının cinsel haritasını ortaya koyuyor. Arzu ve sevgi çatışmasını, cinselliğin ihtiyaç ya da yaşantı uzantısı olup olmadığını sorgulatıyor. Yada aldatan kadın için bir sebepler görselliği oluyor. Özellikle kadının yaşadığı çelişkiler ve üç erkeğin üzerinde yarattıkları hisler bir kadının cinsel düşünce anatomisi hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlıyor. Ve filmin son sahnesinde Paul'u mezara verirken elinde çocuğu ile duran MAria'nın açıkçası Hz.Meryem ve İsa tablolarına benzediğini söylemeden de geçemeyeceğim. Anlayacağını eğer imgelerle doldurduysa yönetmen filmi, okunmaya müsait.
Filmin yapısı hakkında ise pornografik demek ne kadar doğrudur bilmiyorum. Zira insanda cinsel duygular uyandırma amacı taşımıyor, öyle bir şeyede sebep olmuyor. Belki süper realist bir film diyebiliriz. Her şeyi olduğu gibi göstermek sanırım yönetmenin temel amacı belkide anlatmak istediğini en çarpıcı şekilde gerçekleştirmek istemiştir. Bilmiyorum ama ben filmi beğendim.
Herkese tavsiye etmem. Belli bir yaşa geldiyseniz, cinsel tabularınız yoksa ve Avrupa Sinemasını seviyorsanız filmden hoşlanacağınızı düşünüyorum.
Herkese iyi seyirler...