Serbest Bölge

Üç kadın... Vergilerin ve gümrüğün var olmadığı bir Serbest Bölge... Ve bir Ortadoğu gerçeği...
 
Uluslararası film festivallerinin vazgeçilmez yönetmeni Amos Gitai, Cannes Film Festivali’nde yarışan Serbest Bölge de dünya sinemasının tanınmış oyuncularıyla Ortadoğu’da bir seyahate çıkıyor..
 
Serbest Bölge, Natalie Portman‘ın doğduğu topraklarda, karakteri Rebecca’nın, Chava Alberstein’in Had Gaida isimli parçası eşliğinde döktüğü gözyaşlarıyla başlıyor.. Filmde, Natalie Portman’la beraber Hiam Abbass ve Hana Laslo gibi, biri İsrail’li diğerleri Filistin’li usta oyuncuları izliyoruz...
 
İsrailli yönetmen, senaryosunu Marie- Jose Sanselme ile birlikte yazdığı Free Zone/ Serbest Bölge’de, bölge insanına ve bölgede yaşananlara dair bir tablo ortaya koyarken İsrail- Filistin Sorunu’na farklı bir çözüm önerisi sunuyor. Çözümün kadınlar ve ekonomiden geçtiğini anlatan film, izleyiciye de tüm yaşananları sorgulama imkânı veriyor..
 
***Biliyor musun Hanna, İsrail’de tek kesin olan şey, savaş ve İntifada’dır.
 

`` Düşmanın Dilini Bilsek Belki Herşey Daha Farklı Olur{muy}du ´´ Sevdiğinden ayrılmış bir kız,eşine borçlu olan adamdan parayı almak için yollara düşen bir kadın & eşine borçlu olduğu adamı bulmak için ona rehberlik edecek bir başka kadın.Yapacakları bu yolculuk sonunda herkes istediğini el edebilecek midir ?.. Asıl adı Weınraub olan yönetmen ismini İbranice çevirerek Gıtaı ismini almıştır.Festivallerin hep içinde olmuş yönetmendir.Festivaller tanınmasında büyük rol oynamıştır.Bu filmografisi ile de 12 Ödül & 13 Adaylık almıştır.Bu filminde de çeşitli 20'den fazla yapımcı vardır.Filmin başlarındaki tek plan çekimlerinden sonra,yavaş yavaş diğer karakterlerin o noktaya gelişlerini anlatmasında kullandığı teknik güzeldi.Film olağan ilerleyişini sürdürürken geçmişe dönerek hafif yansıma görüntüsüyle,İç İçe çekim tekniği efektiyle { Superımposıtıon } anlatımı güzeldi.Ve her filmde hata vardır ama bu filmde bir çekim hatası var yardımcı yönetmeniyle,asistanıyla kimse mi farketmemiş anlayamadım açıkçası. Natalıe Portman'ın yaklaşık 9 dakikalık tek çekim sahnesi & altındaki müzikle sinema en ilginç çekimlerden birine tanık oluyorsunuz.Basit ama Natalıe'nin içinde bulunduğu durumu çok iyi yansıtmış.Altındaki şarkı ise aslında bir ninni.Bu ninnin sözleri çocukça kelimelerden oluşsada içeriğinde mesajlarla dolu olması dikkat çekici.Natalıe'nin sahnedeki başarısı çok iyi.Bütün gözler üzerindeyken duygularını dile getirmek zordur.HannaMoshe rolündeki Hana Laszlo filmdeki her karakter gibi sade bir oyun sergiliyor.Ama haraketleriyle,yüz ifadeleriyle çarpıcı bir rol.Ve bu karaktere bir vücut kazandırmasıyla Cannes'da En İyi Aktrist Ödülü'nü almıştır.Filmin tek ödülü de bu olmuştur.Diğer filmlere nazaran biraz arkalarda kalmış bir filmdir yönetmenin.Bir yol filmi olan Free Zone,bu ölüçüdeki filmlerde olan en önemli şeyi kullanıyor.Diyaloglar.Yeri geliyor ufak eğlenceli hikayeler,aile,2 ülkenin politik olayları adına herşeyden bir konuşma eşlik ediyor izleyiciye.Bu da her sinema izleyicisine hitap eden bir durum değil.Çok sevilen Natalıe Portman oyuncu olarak yer alsa bile.Bir hareketlilik beklentisi olmayan,bağımsız yapımları seven izleyici kendisi için birşeyler bulabilir fakat alegorik anlatımı ile beklentisi yüksek olan seyirciler için sıkıcı bir film olabilir.Filmin son sahnelerinde alttan alttan verdiği mesaj ise izleyen her izleyicinin kendi yorumunu yapması olası bir durum. Teşekkürler okuduğunuz için...

Tipik bir yol filmi. Yol boyunca yaşanılan zorlukları paranoyayı Amerika'lı gözünden izleyiciye aktarmış. İsrailli sevgilisinden ayrılan bir Amerika'lı kadın, ülkesinden sürülen Leyla ve de kocası terörist saldırıda yaralanmış Hannah. Gerçekten çok güzeldi. Tartışma esnasında Amerikalının oradan uzaklaşması manidar. Filmin muziği  bir harika vede çevirisini okudum gerçekten çok değişik mesajlar veriyor. 2 paraya aldı... Kuzuyduk, kurt olduk aslan olduk... Melodinin sürekli tekrarlanması ve bölgedeki kısır döngüyü yansıtması bence çok güzel. Özetle vakit kaybı kesinlikle değil ve bence  gerçekten son yıllarda izlediğim en güzel bağımsız (bağımsız film kategorisine girer mi bilmiyorum ama genede bu şekilde nitelendirmek doğru olur diye düşünüyorum) film.

Az çok yazdıklarımdan beni tanıdıysanız özellikle küçük bütceli amatör yönetmenlerin emek verdikleri filmleri seyretmeyi çok sevdiğimi anlamışsınızdır. Bu filmde onlardan birisi içinde ismini bazı filmlerdne hatırlayacağınız aktör veya aktristler var ama olsun.... Şans eseri yan yana gelmiş iki kadının başından geçen ilginç öyküyü anlatıyor. Kocası taksi şöförü olan Hana Laszlo, kocasının kaza geçirmesi nedeni ile kendisi kocasının borcunu almak için yapacağı yolculuğu yapmaya karar vermesi ve yolda kaynananası ile tartışarak ayrılan, Rebecca (Natalie Portman) arabasına alması ile başlayan uzun ve yorucu bir öykünün filmi. Özellikle kameranın çevreye olan enteresan yaklaşımı size değişik baş döndürücü bir film sunuyor... Ama belirtmek zorundayım bu film izlenmesi zor filmlerden bir tanesi bazan sıkıcı olabiliyor veya tekrarlara giriyor ama dedim ya amatör ve düşük bütçelerle çekilmiş... Amos Gitai enteresan bir yönetmen bazan neye odaklandığını filmin sonuna doğru anlıyorsunuz... Eğer yönetmenleri yorumlamayı seviyorsanız buda benden olsun... Kaçırmayın izleyin...

Natalie Portman'ın had gadia eşliğinde ağlamasıyla başlayan film. Bu başlangıç sahnesini kaç kez izledim bilmiyorum, bu film sayesinde had gadia yı kaç kez dinledim bilmiyorum ve izlerken kaç kez hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim bilmiyorum.Filmden önce bu giriş sahnesiyle karşılaşmam iyi mi oldu kötü mü oldu o da muallakta. Zira ben bu sahneyi görünce devamından çok dehşet etkileyici bir film gelecek sanmıştım.Yine de çamur atmayım şimdi filme, belki benim tarzım değilmiştir ki zaten izlenmeyecek bir film de değildi.Hiç bitmeyen Filistin-İsrail sorunlarını biraz olsun yansıtmış. Bana da zaten bu yüzden yetersiz gelmişti, ben daha etkili yansıtır diye ummuştum ama onlar bunun üzerinden bir yol filmi çekmişler.Filmin yine başına dönersek had gadia ile ağlayan Rebecca yahudi bir kız, had gadia da benim bildiğim israil e has bir şarkı. Ve şarkı ezan sesi ile bitiyor. Gerçekten iyi düşünmüşler.Bir ara bu film nereye gidiyor dedim, herkes mi yahudi bu filmde? Bir tarafa mı kayacak bu film diye düşündüm. Waltz with Bashir filmi geldi aklıma. Oradaki gibi Filistin'e yapılanları anlatmaya çalışırken bile İsrail'i tarafını mı tutacaklar diye de endişe ettim.Ama endişelerim boşa çıktı. Hiçbir tarafı tutmadan bitirmişler filmi.Filmde ortak paydalar da yok değildi hani. Kadın olmak, anne olmak. Dünyanın her tarafında aynı.Filmin sonunda Rebecca'nın tartışan kadınları bırakıp kaçması ki zaten sınırda terörist saldırısı varken anlamlıydı.Ayrıca yine filmin sonunda kadınların tartışmalarının saatler sürdüğünün ve bir türlü bir yere varamadıkları gerçeği de var ki ne biçim kadınlara laf koymuşlar anlatamam. Bir ortak payda da budur herhalde.Filmden bir iki sözse akıllara kazınıyor.\"Düşmanının dilini bileceksin ki onu anlayacaksın. Onlar da bizim dilimizi öğrenseler belki bir şeyler çözülmüş olurdu.\"\"İsrail'de tek kesin olan şey savaştır.\"Son olarak film genel olarak kötü tabirinden çok uzak olsa da yine de daha da üzerinde durulabilirdi, çok daha iyi işlenebilirdi dedirtiyor.İyi seyirler efem. Öptüm köprücük kemiğinizden.